Okuduğunuz
şiir
7.1.2011 tarihinde günün şiiri olarak seçilmiştir.
PİEATA
BENİM BAHAÇEM YOKSULDU
İKİ DALA BİR YAPRAK DÜŞERDİ AĞAÇALARIMDAN
kUŞLAR ÖDÜNÇ ALIRDI KANATLARINI
AŞK BİLDİĞİM RÜZGARIMDAN...
Kayadan rüzgarın alacağı Ve yaradan geriye neşter Senden bir şiir alacağım Üstünü örtmek için Bismillah Ölmeden okuduğun son fatihayı Ruhuna bir aşkın...
Ey bir suda kendi suretine pike yapan martı Ve aynada kendi egosuyla sevişen kadın Dişlerinin arasında unuttuğun kadavra Küflü bir şiirdir O adam...
Bir öpüş harcıyla kardım yüzümü Siyah bir maviye düştüm başka eksenim yoktu Dirseklerimden kırdım kollarımı elim sende İçime batmaya bıraktım bir Titaniği
İşte cüzzamlı bir şiirim en son Kimsenin kapsını açmadığı Nefesimden bir La vurulmuş Yaralı bir Fa içeri İki Mi ölü Reguiem’den
Bakmayın böyle yeşil durduğuma Embryom Kan Sureti insan Kaçak bir ruhum ben...
CÇ_
Paylaş:
8 Beğeni
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiirinizin altında kopan gürültünün iyiye alamet olduğunu düşünüyorum. Ben yazdıklarınızdan ziyade yazılanların Türk şiiri adına iyi bir gelişme gibi görüyorum. Tenkit mutlaka olmalıdır; çünkü tenkit sanatkarın vicdanıdır. Tenkitten mahrum bir sanat vicdanını yitirir ve olmadık vadilerde yok olur gider. Her ne kadar bazı dostlarımız üsllup kusuruna düşse de, bazıları da tenkit yerine şiiri tahlil etmeye kalkışmış olsa da hepsinden bir şeyler öğrendiğimizi düşünüyorum.
Bence şiiriniz güzel bir şiir; tabii ki bir takım pürüzler olacak. Bu, en usta şairlerde bile görülen bir husustur. Onun için birileri bir şeyler söyledi diye kırılmamak lazım. Ben de şiirin anlatan değil bir takım ihsaslarla insanı kendine çeken, onu bazen düşündüren, bazen hüzünlendiren, bazen bilsen ne hülyalara sürükleyen bir sanat olduğunu düşünenlerdenim. Biliyor musunuz, bazen şiirin başındaki bir mısradan aldığım yarayı şiirin sonuna kadar taşırım. Kötü olan şey, şiir bitene kadar hiçbir mısradan etkilenmemektir. Martıların neden suya daldıkları çok mu önemli... Sanatta gerçeği ararken sanatın kendisini kaybettiğimizi ne zaman fark edeceğiz?...
Söylenecek hatalar varsa mutlaka söylenmelidir; ama şiiri kadavraya çevirmenin de doğru bir şey olduğunu düşünmüyorum. Şair şiiri yazmakla bir risk alır. Bu risk geleceğe kalıp kalmamaktır. Dolayısıyla bu -yazmak- başlı başına takdir edilecek bir şeydir. Dili güzel kullanıyorsunuz, buluşunuz da mükemmel. Yazmaya devam ediniz. Çok daha güzel şiirler yazabileceğiniz hususunda ümitvarım...
Sevgiler, selamlar...
cinar39 tarafından 1/9/2011 1:19:46 AM zamanında düzenlenmiştir.
şiirde oluşan klavye hatalarının kimse tarafından şaire hatırlatılmamasını yadırgıyorum...özellikle güne düşmüş bir şiirde olursa...en azından seçki kurulundan şaire bir uyarı yapılabilir diye düşünüyorum...okuduğum her türlü metinde gözümü tırmalıyor ve hatırlatmadan kendimi alamıyorum...
şair arkadaşım şiirinizin hikaye bölümünde gözünüzden kaçmış klavye hataları mevcut...emeğe saygıdan ötürü hatırlatırım...
‘’Ey bir suda kendi suretine pike yapan martı Ve aynada kendi egosuyla sevişen kadın Dişlerinin arasında unuttuğun kadavra Küflü bir şiirdir O adam...’’
Martı rastgele bir suda kendi suretine değil denizdeki balığa pike yapar Ve aynada kendi egosuyla sevişen kadının dişlerinin arasında unuttuğu kadavra basbayağı palavra,
Küflü bir şiirdir O adam...’’Bence çok saçma...
Şiir ne zamandan beri manasız cümle kurmak oldu?
Saygılarımla efendim saygılarımla.
feyzi kanra tarafından 1/8/2011 8:56:00 PM zamanında düzenlenmiştir.
Efendim, Şiirde imge bütün bir iskeleti ele geçirir ve dahi bu imgelemin karşıladığı somut,soyut,olgusal bir gösterge yoksa, siz istediğiniz kadar" Ben deruni şiir yazdım ."deyin ya da muhibleriniz istediği kadar "Kardeşim şiir çok gaydırıguppak ;lakin sizin kültürünüz yetmez böyle şiirleri anlamaya."babından aba altından sopa gösterirse göstersin,güneş balçıkla sıvanmaz:
İmdi,
"Kayadan rüzgarın alacağı Ve yaradan geriye neşter Senden bir şiir alacağım Üstünü örtmek için Bismillah Ölmeden okuduğun son fatihayı Ruhuna bir aşkın..."
İlk bentteki çağrışımların birbiriyle çok sıkı ilişkisi var diyen bir Âdem'in gerekçelerini de ortaya koyması gerekir."Kayadan rüzgar toz alır"güçlü bir gönderme kabul.Eee devamı?Yaradan neşter alınır mı? Olsa olsa yaraya neşter vurulur.Bu anlamda da ilk dizedeki buyurgan ,meydan okuyan aşığın bir anda karizması çizilir:Hani sen kaya idin,yel ancak kayadan toz alabilirdi; e ne oldu da birden yaralandın ve o tuhaf neşter ne yapacağını bilmez halde.Hatta burada bir anlatım yanlışlığı var;zira ilk dizeyi bir eylemsiyle bitiren şair,ikinci dizeyi sanki o eylemsiyle ilişkilendirmiş gibi "yaradan geriye neşter." diyor.Cümle bozuk."Yaradan geriye neşter kalır" mı demek istiyor?Diğer dizelerde de çok karmaşık bir özne -yüklem sorunsalı var.Yani ki ortak yükleme bağlamaya çalıştığı dizeler ,anlamda olduğu gibi cümle kurgusunda da aynı savruklukta aykırı durumda ve bas bas bağırıyor:"Ey şair Allah için bizi bir derleyip topla!" diye.Bir tuhaflıkta iki binli yılların şairlerinde en uç aşk- meşk, cinsellik arzeden mevzuularda bile dönemin moda hacı-hoca jargonunu şiirden eksik etmiyorlar.Buna pek gülüyorum.Ha bire "Araftayım,cennet,cehennem,bismillah uzan geliyorum ."türünden sözler ekiyorlar şiirlerine.
"Ey bir suda kendi suretine pike yapan martı Ve aynada kendi egosuyla sevişen kadın Dişlerinin arasında unuttuğun kadavra Küflü bir şiirdir O adam..."
Oldu mu şimdi şair,az önce bir güzel bismillah çekip ,elhamını okuduktan sonra nereden çıktı sevişmeler,dişlerinin arasında pörsümüş insancıklar...
Hasılı diğer bentleri açıklamaya lüzum yok.
Bence bu arkadaşta şairlik kumaşı var;lakin kafası karışık biraz.Keşke şiirini dinlendirseymiş,o zaman ufak tefek kurgu hatalarını görür,ortaya çok güzel bir şiir çıkarabilirmiş.
Timur Beyin değindiği:"Bu sitede hiç kimse eleştiriyi kabul etmiyor."sözüne bayıldım.Hakikaten böyle,geçenlerde bir hanım arkadaşın şiirine biraz eleştirel bir şeyler yazdım,keşke yazmaz olaydım;hatun beni Türkiye'ye malamat etti.Öğrencilerimiz de giriyor bu sitelere,adımızın geçtiği yazıları merak edip okuyorlar;Hanım Abla bizim ne psikopatlığımızı,ne şiirlerimizin beş para etmezliğini,ne kıskançlığımızı bıraktı.Doğruyu yazsak kızıyorlar,yazmasak şişkinlikten öleceğiz; şiir iltimas kabul etmez ki arkadaşlar.Ne demiş yahya Kemal:" Güzel bir şiire güzel bir kızdan daha az rastlanır." Şiirle kalın.
Sayın Cümali Bey, Sabrınıza ve beyefendiliğinize şapka çıkarıyorum.Maksat sizi tahkir etmek değildi mirim,şiir için aklımıza gelenlerdi.Kişiliğinize saygımız sonsuz.Ayrıca en can alıcı cümlemizi unutmuşsunuz.BU ARKADAŞDA ŞAİRLİK KUMAŞI VAR. Sürç-i lisan ettikse affola.
Oldu mi simdi Sair,az önce bir güzel bismillah cekip elhami okuduktan sonra nerden cikti- sevismeler,dislerinin arasinda pörüsmüs insanciklar---- aslinda elestiriden cok alay etme bicimi--- olsa da-ben saygiyla itraz edecegim- siiri algilamaktan cok yargilama gayreti-kücümseme vs vs, bunlarin hepsine eyvallah... ama itirazim-
SAIR DEGIL ORDA ÖLEN--- BEN HALA YASIYORUM---
SAIR. BIR DIZE DE ÖLDÜRÜR;DIGER DIZEDE YASATIR- BISMILLAH CEKMEK;FATIHA OKUMAK DA-BIZIM KÜLTÜMÜZ DE-INANCIMIZDA OLAN GERCEK-YADSINAMAZ- TABI KI SIIRDE DE OLMASI YADISINAMAZ--- ZATEN-BURDA DA ACIKLAMISSINIZ- DIGER BENTLERI ACIKLAMA GEREGI DUYMAMISSINIZ- AYRICA-NESTER YARA ILISKISI-BEN YARDAN NESTER ALINMIS DEMEDIM- YARADAN GERIYE KALAN NESTER, DEN -KASTIM-YARANIN VAR OLMASINA NEDEN -OLAN IMGEYDI-HER KIMSE HER NEYSE---
---
ASLINDA GÜZEL OLAN BIR TARAF DA VAR BU SIIR DE--- SIIR-OKUNMUSTUR
SAIR- AMACINA ULASMISTIR-
OUMLU;OLUMSUZ TÜM ELEsTIRILER ICIN; YÜREKTEN TESEKÜRLER- YÖNETIM. BASTA OLMAK ÜZERE-SIIRE DEGER KATAN HERKESE TESEKÜRLER- TASATURDAN DOLAYI YAZIM HATALARI ICIN -ÖZÜR
Sayın Cümali Bey, Sabrınıza ve beyefendiliğinize şapka çıkarıyorum.Maksat sizi tahkir etmek değildi mirim,şiir için aklımıza gelenlerdi.Kişiliğinize saygımız sonsuz.Ayrıca en can alıcı cümlemizi unutmuşsunuz.BU ARKADAŞDA ŞAİRLİK KUMAŞI VAR. Sürç-i lisan ettikse affola.
Oldu mi simdi Sair,az önce bir güzel bismillah cekip elhami okuduktan sonra nerden cikti- sevismeler,dislerinin arasinda pörüsmüs insanciklar---- aslinda elestiriden cok alay etme bicimi--- olsa da-ben saygiyla itraz edecegim- siiri algilamaktan cok yargilama gayreti-kücümseme vs vs, bunlarin hepsine eyvallah... ama itirazim-
SAIR DEGIL ORDA ÖLEN--- BEN HALA YASIYORUM---
SAIR. BIR DIZE DE ÖLDÜRÜR;DIGER DIZEDE YASATIR- BISMILLAH CEKMEK;FATIHA OKUMAK DA-BIZIM KÜLTÜMÜZ DE-INANCIMIZDA OLAN GERCEK-YADSINAMAZ- TABI KI SIIRDE DE OLMASI YADISINAMAZ--- ZATEN-BURDA DA ACIKLAMISSINIZ- DIGER BENTLERI ACIKLAMA GEREGI DUYMAMISSINIZ- AYRICA-NESTER YARA ILISKISI-BEN YARDAN NESTER ALINMIS DEMEDIM- YARADAN GERIYE KALAN NESTER, DEN -KASTIM-YARANIN VAR OLMASINA NEDEN -OLAN IMGEYDI-HER KIMSE HER NEYSE---
---
ASLINDA GÜZEL OLAN BIR TARAF DA VAR BU SIIR DE--- SIIR-OKUNMUSTUR
SAIR- AMACINA ULASMISTIR-
OUMLU;OLUMSUZ TÜM ELEsTIRILER ICIN; YÜREKTEN TESEKÜRLER- YÖNETIM. BASTA OLMAK ÜZERE-SIIRE DEGER KATAN HERKESE TESEKÜRLER- TASATURDAN DOLAYI YAZIM HATALARI ICIN -ÖZÜR
Kayadan rüzgarın alacağı Ve yaradan geriye neşter Senden bir şiir alacağım Üstünü örtmek için Bismillah Ölmeden okuduğun son fatihayı Ruhuna bir aşkın...
Ey bir suda kendi suretine pike yapan martı Ve aynada kendi egosuyla sevişen kadın Dişlerinin arasında unuttuğun kadavra Küflü bir şiirdir O adam...
Bir öpüş harcıyla kardım yüzümü Siyah bir maviye düştüm başka eksenim yoktu Dirseklerimden kırdım kollarımı elim sende İçime batmaya bıraktım bir Titaniği
İşte cüzzamlı bir şiirim en son Kimsenin kapsını açmadığı Nefesimden bir La vurulmuş Yaralı bir Fa içeri İki Mi ölü Reguiem’den
Bakmayın böyle yeşil durduğuma Embriyom kan Sureti insan Kaçak bir ruhum ben...
CÇ_
Şair Cumali Çorbacı’nın, hayatını yurt dışında sürdürmekte olduğu gerçeğini göz önüne aldığımızda, şiir poetikasına ve şiir diline buradan aktarmış olduğu bir anlatım gücü hâkimdir.
Şair Çorbacı ‘’şiir imgelem ile’’ yazılır sözünü doğrulayan çok sayıda genel şiir sunumları mevcuttur. İmgelem ise şiir eleştirilerinde en çok tartışıla gelen bir kavramdır. İmgelemin, anlaşılmazlığı insanların şiire toptancı bir yaklaşım tarzıyla ‘’ben bu şiirden bir şey anlamadım’’ noktasına götürmektedir. Şair, şiire kendi okumalarını merkez alarak, hatta ideologyasını da bu işin içerisine sokup, şiir dilini oluşturur. Bu da şiirin herkesce anlaşılması zorlaştırır. Şiirin dizelerle yazıldığı ve ritm, iç uyak ile beslendiği oradan temasına ulaştığı, okurca anlamdırılmaya çalışıldığı düşünüldüğünde, şair Çorbacı’nın kendi şiir teması ve kurgusu, imge dünyasını okurların bire bir yakalaması zaten mümkün değildir. Okura düşen, kendi anlam dünyası ve metinler arası okuma şeklini düşünerek, okumasını yapması gerekir. Bu durumda, her okuma, yeni bir şiir anlama/anlamlandırma çabasına dönüşecektir.
Bu bakış açımızı merkeze alarak, bir anlama/anlamlandırma çabası da tarafımızdan yapılacaktır.
‘’Kaçak bir ruhum ben ‘’ dizegesi şairin Elest’ Cem’inde ruhların toplandığı ve Tanrı’nın ruhlara ‘’Bela’’ ahdini verdiği süreyi imlemektedir. İşte ruh o andan itibaren ‘’kaçaktır’’ dünya denen konar-göçer âleme salınmıştır.
‘’Bakmayın böyle yeşil durduğuma Embriyom kan Sureti insan’’
Ve Tanrı insanları ‘’ Lütfe’den (kan pırtısından) yaratmıştır. Yeşil bu yaratımı sembolize etmektir. Ruhlara bir suret lazımdır ki, işte bu ben-i âdem’dir(insan)
Şair Çorbacı, yaratım sürecini bu bölümde kurgusunun finali olarak sunmuştur.
Şiiri tersten okuma devam edersek;
‘’İşte cüzzamlı bir şiirim en son Kimsenin kapsını açmadığı Nefesimden bir La vurulmuş Yaralı bir Fa içeri İki Mi ölü Reguiem’den’’
Şairin, intihar metni olarak düşündüğü(Reguiem),şair yalnızlığına göndermedir. Şair kalabalık içerisinde yalnızdır. Sınır da ruh hâlleri taşımaktadır. Buna köklerinden uzak olma eklemlendiğinde; gece,şaire akıl oyunları yapar ve kendi müziğini çalar. İşte o yalnızlık müziğine, intihar düşüncesi eklendiğinde, şair Çorbacı’nın derilerin çürümesi, Hz.Eyyüb’ün hastalığı olan cüzzama gönderme yaparak, yazdığı şiirin dizgelerinde kopmalar oluşturduğunu göstermektir. Ve şairin gurbet yalnızlığı kapısına çalacak bir ölümden başkaca dostu olmadığını göstermektir. İşte artık ‘’nefesinden bir La, Yaralı bir Fa ve iki Mi olarak isimlendirdiği ölümün notası çalmaktadır. Geri de bir ‘’intihar metni’’ bırakarak.
İki bölüm birbirine eklemlendiğinde, zaten konar-göçer olan ruh şairin gurbet sarmalına dolaşmış ve onu notaların çığlığıyla intiharın eşiğine kadar getirmiştir. Tıpkı ‘’Nilgün Marmara’’ gibi…
Şairin sembolizmden beslendiği ve telmihler yaparak, imgelerini sunduğu şiirin tersten okumasına devam ederken, aşk çıkıyor karşımıza ve terke ramak kalma ya da terk edilişin en koyu gecesi olan intihara karar verilen ‘’yalnızlığın en koyusuna çekilme anı’’
‘’Bir öpüş harcıyla kardım yüzümü Siyah bir maviye düştüm başka eksenim yoktu Dirseklerimden kırdım kollarımı elim sende İçime batmaya bıraktım bir Titaniği’’
Titanik filmi insanlara koskoca bir gemin batışı olarak sunulmamış orada asıl tema, yoksul ve zengin arasındaki, aşk’ın ortaya çıkardığı dramdı.Şair Çorbacı,sevi’nin çocuklaştırdığı elim sende oyununu,dramatize ederek, sevgilinin son öpücüğünü,hayal ederek,hüzünden,umuda eksen kayması yapmıştır.Bunun için en yakın iki rengi kullanarak yapmış,siyah-mavi ikilemini..Kollarının kırılması;yani uzakta (gurbette) olsa da sevgiliye bağlı kaldığını ve intihar metninin bir bağımlılık ahdine dönüştürdüğünü anlatmaya çalışmış olmalıdır.
Narkissos kendi suretini su üzerinde seyredip, bu seyir süresinden kendi suretine âşık olduğu bilinen mit’lerden hareketle veya ayna metaforu düşünülerek şair Çorbacı, yine sembolist öğelere bürüdüğü şiirinde, sevgiliye seslenerek;
‘’Ey bir suda kendi suretine pike yapan martı Ve aynada kendi egosuyla sevişen kadın Dişlerinin arasında unuttuğun kadavra Küflü bir şiirdir O adam...’’
Kâh onu martı’ya benzetmiş, burada sevgilinin çığlığı düşünülmüş, yine devamla, sevgiliye sitemle onun benciliği ön plana alınmış, tıpkı Narkissos’un ben egosu… Bu benciliğe vurgu ve sitem şairin kendisini küflü şiir imgesi ile ortaya koyduğu ve ölüm sonrası cesedin, yani aşkın bittiği anda kadavra’ya dönüştüğü imlemesini yapmıştır.
Şairin, sevgiliye sitayişi bu bölümde ön plana çıkmıştır. Şair kurgusuna bağlı kalmıştır.
Biz şiiri okumamıza sondan başa doğru yapmış olduğumuz için ilk bölüm geldiğimizde final okumuş oluyoruz. İşte finale dair sözlerimiz:
‘’Kayadan rüzgârın alacağı Ve yaradan geriye neşter Senden bir şiir alacağım Üstünü örtmek için Bismillah Ölmeden okuduğun son fatihayı Ruhuna bir aşkın...’’
Şair şiirinde biten bir aşkın son şiirini kaleme aldığını, artık bu saatten sonra, sevgilinin, şaire yapacağı bir şey kalmadığını,’’Rüzgâr dağdan ne alır; alsa alsa tozunu alır’’ denilen anomin kullanımdan bozma dizgesiyle, ayrılık yarasına neşter vurulduğunda, orada dikiş izlerinin kalacağını yani anıların ipine sarılacağını, yazılan bu şiirle artık şairliğinin bittiğini bununda sonra da aşkı defterinden sildiğini söyleyerek bitirmiştir.
Son Söz: Şair Çorbacı’nın şiirini sondan başa doğru okuduğumuzda, aşkın bitiminin, ölüme denk olduğu ve şairin beslenme damarı olan aşk ve kadın yok olduğunda şairliğininde bittiği söylemek gerekmektir. Şiirin dizegelerinin kopuk olduğu savı yukarıda örneklediğimiz okuma şekli ile hiçte öyle gözükmemektedir. Şair Çorbacı, şiirinin teması, kurgusu ve imgelem dünyası ile yine güçlü şiirlerinden birini kaleme almıştır.
Yahya İNCİK/Şanlıurfa/8.01.2010 saat:18:48
Yahya İncik tarafından 1/8/2011 10:40:45 PM zamanında düzenlenmiştir.
Şiirin pek çok tanımı var elbet kişisel olarak en beğendiğim tanımlardan birisi de Platon'un ''şiir büyülü sözdür'' tanımı.Hakikaten üzerinde konuşulmaya değer güzel bir şiir çıkmış karşımıza bu gün.Ancak sıkıntılı olduğunu düşündüğüm bir taraf var söylemeden geçemeyeceğim.Çok fazla ardıl anlamlı kurgular var.Satırlar arasında irtibat kurmak ya da şiirin bütününde ne var anlayabilmek için çok fazla kafa yorduğunuzda büyüsü kaçıyor. Sayın Timur Kohen epey kafa yormuş kısmen haklılığı burdan belli.Ama yine de hakkını vermek lazım şair bir yürekten çıkma nev-i şahsına münhasır dizeler._Cana_rumuzlu hanımefendinin yorumuyla sunduğu katkıda çok güzeldi ayrıca. Saygılarımla.
her şiirimizde bir şekilde kendimizi bir başka boyuta taşırız...bu gönül dilinin kaleme yansıması, hissedişin resmedilmesidir... tarzım olmamasına rağmen farklılığın lezzetini buldum şiirinizde... bunaltıyı hissettirdiniz... yüreğin ağırlaşmış kanatları yorgunluğumuza eş oldu... tebrikler ve selam ile... aşk daim olsun...
Sanaldan bunaldım artık. Şiirin bir ayağı kopuk: fikir. Karşımda bir şey duruyor ama nedir. Şair okuyucunun önüne pişmemiş aş koymaz. Bize malzemeyi vermiş al sen pişir diyor. Soyut olmalı ama bir boyutu da. Şair bir sanatçıdır, odundan sandalye yapar, ama okura hep kereste satıyor ve ben verdim malzemeyi al sen yap diyor sandalyeni. O zaman burda okuyucu sanatkardır, yazan değil. Burda bir denge olmalı hem yazan hem okuyan sanatkar olmalı.
Şiir serbest yazıldıysa imge kullanımı varsa ya da kısaca şiirse anlamsal olarak şiiri eleştirmek yapılabilecek hataların başında gelir. Soyut anlamlar yakalamaya çalışmış birinin (saçma kuram ve yokluk ifade etmediği sürece) somut kelimelerinden eleştirmek asla mümkün değildir. Eleştiri bütünü ifade eder önce bütünden bakıp sonra bölümlere indirgene eleştiri herzaman doğruyu verir. Sayın Çorbacı şiirleri üzerine eleştiri yazsı hazırlayan biri olarak(tüm şiirlerini kapsayan bir kritik yazısı) bu şiirinde söylebilecek bir kaç ufak ayrıntı olarak hatalar bulunabilir. Bunlara geçmeden aşağıda belirtilen bazı noktaların şiirden nasıl kopuk bir yorum ve eleştiri olduğunu şiire ne denli zarar verdiğini belirtmek lazım.
Şiiri eğer anlamlandıramıyorsanız asla üzerine gitmeyin der ünlü bir eleştirmen, bende aynen tavsiye ediyorum eğer imgelerin içlerine giremiyorsanız o zaman bırakın girebilenler girsin.
En basit körnek vermek gerekirse ;
''''Siyah bir maviye düştüm başka eksenim yoktu'' Siyah bir maviye nasıl düşülüyor merak ettim başka eksenim yoktu derken hangi dizeyle ilintilenmiş anlaşılmıyor''
bu şekilde bir yaklaşım asla kabul edilemez özellikle burada çok basit bir imge varken bunu bu şekilde deforme etmek şaire şiire çok zarar vcerir. Siyahı renk maviyi renk ya da bunları birer basit imge olarak görürseniz bu şekilde algılar ve yazarsınız. Oysa orada mavinin deniz, gökyüzü, yarin gözleri, mutluluk, özgürlük vb gibi bir çok imgeyi ifade ettiğini bilir ve siyahın aslında bu güzel durumların kötüye dönüşmüş hali ya da yaslı, kasvetli, kötü ye dönmüş halini ifade etmek için kullanıldığını görebilirdiniz. Tabi bu benim bakış açımda genel çercevede böyle, dahada derine inerseniz meserla ben bunu kararmış bir gökyüzü, kirlenmiş bir deniz, yarıda bırakılmış bir mutluluk, ya da özgürken mutsuz olmuş bir an olarak resimleyebilirim.
''Ey bir suda kendi suretine pike yapan martı Ve aynada kendi egosuyla sevişen kadın Dişlerinin arasında unuttuğun kadavra''
Burasıda ilginç bir açıklama olmuş 1dize ve ikinci dize bir birini bütünlemiyor yani bir birine devam niteliğinde bağlı değil bunu sanki iki ayrı durum anlatıyormuş gibi düşünürseniz hata yaparsınız. Ama burada birinci ve ikinci dizenin aslında aynı şeyi anlattığını birbirinin pekiştiricisi olduğunu düşünürseniz o zaman 3 dize hem birinci hemde ikinci dizeye aynı göndermeyi yaparki burada şair işi biraz yokuşa sürmüştür neticede anlatımını daha değerli daha vurucu kılmak için bu yola gitmişdir. Sonrasında 4 dize aslında hiç kopuk değil bilakis baktığınızda onun oradaki durumu tamamen bu 3 dizeyi bütüne bağlamaktır. Başta dediğim gibi ben sayın şairin tüm şiirlerini içeren bir eleştiri yazısı hazırladığım için bu şiirinede eleştiriyi o yazıya bırakacam gerçi açıklama yaparak az çok yapmış oldum ama yinede şu şekilde okumak lazım şairi kelimlerini dikkat çekici yapmak adına imgelerinde uçlara kaçan bir tarzı var bu durumda hayallarini yakalamak adına biraz daha soyut düşünmek laızm şairii okurken.
''Bakmayın böyle yeşil durduğuma'' şiirin öz dizesidir. Okumak anlamak değildir. şiirce.
Ali Sevimli tarafından 1/8/2011 12:11:11 PM zamanında düzenlenmiştir.
Sayın Kohen, şair adına konuşamam ama şiir adına konuşabilirim.
Şiir mısralarla yazılır cümleyle değil. Şiir anlatmaz, hissettirir Ne kadar az çekimli fiil, o kadar mısra, şiirlerde çekimli fiil yerine isim soylu sözcükler kullanmak ustalıktır. Pek çok şairin -günümüzde özellikle- cümleye rağbet etmeleri yazılanı şiir yapmaz. Şiirde tahkiye olmaz şiirde mısra egemenliği vardır. Eğer cümle hakimiyeti varsa ona şiir değil manzume denir.
Şair o mısraları kendince illâki bir yere bağlamıştır, biz okurlar kendimiz bulup çıkaracağız.
‘’Ahmet Haşim , Piyale adlı şiir kitabının önsözünde şiir anlayışını şöyle açıklar: “Şiirin asıl özelliği ‘duyulmak’tır. Şiirin dili musiki ile söz arasında ve sözden ziyade musikiye yakındır. Yani bu dil, bir açıklama vasıtası olmaktan ziyade bir telkin vasıtasıdır ve şiirde musiki anlamdan önce gelir. Bu bakımdan kelimeler, şiire, anlam değerlerinden çok musiki değerleriyle girerler. Şiirin anlam bakımından açık olması zaruri değildir. Şiirin doğduğu yer şuuraltıdır. Konu ise sadece terennüm için bir vesiledir”. Şiirde musikiyi ön plana alan, anlam açıklığını ikinci plana atan, mısralarda geniş ve akıcı bir telkin yeteneği arayan ve şiirin kaynağını bilinçaltında bulan bu anlayış ile sembolizmin şiir anlayışı arasında yakınlıklar vardır. Ancak sembolist şiirin asıl unsur olan sembol, Haşim’in şiirlerinde yoktur. Onun, anlamı anlaşılmayan veya değişik yorumlara elverişli bulunan şiirleri pek azdır. Bu bakımdan Haşim’i sembolist bir şair olarak kabul etmek pek güçtür. Haşim’in şiirine en uygun anlayış tarzının, empresyonizm olduğu kabul edilebilir. Gerçekten şiirlerinde dış dünyaya ait gözlemlerinin kendi iç dünyasında yarattığı izlenimleri aksettirmesi bu anlayışın en açık göstergesidir.’’ Der ki dünyada şiir edebiyatı bu görüş paralelinde biçimlenir.
Yanlışa düşmeden, anlam bulanıklığı oluşturmadan, farklı açıdan hissettirmektir şiir.
Herkesin söylediği gibi söylense bu şiir olur muydu?
Şiir estetik zevk uyandırmaktır, sözcükler arası kimya oyunudur
Ve sanırım klavye farklılığı sizin de dikkatinizden kaçmamıştır.
Hepimiz öğreniyoruz birbirimizden ne güzel! Defter bir okulsa bakış açılarımızı da elbette cesur bir şekilde ortaya koyacağız, siz bakış açınızı ve eleştirinizi dile getirmişsiniz ne güzel. Kutlarım
Ben şiirde sathi bakış sahiplerinin takıldığı İllizyon kelimeler yerine ŞairTimur KOHEN'in o akıl dolu dikkatleri başka yönlere sevk ederek asıl gösterilmek istenen yanılgıyı elinin tersiyle iten ve asıl sırrı yakalayan o tahliline takıldım. Şimdi o can yakıcı soruyu soruyorum. Onlarca taktirane sathi yorumların mı şiire ya da şairine bir katkısı olur yoksa Bir Timur KOHEN tahlilinin mi? Şiirin bitmeyen yolculuğunda şairelere her zaman yol gösteren can alıcı eleştirmen gerek. Sayın KOHEN de onu yapmış. Şiire nasıl bakılması gerektiğini, arazların nasıl ayıklanacağını gsterdiği için KOHEN'i, ve bu kaliteli tahlile teşne olduğu için de PİEATA şairini kutluyorum. Son sözümü de şairin bu yaklaşımlara yapacağı yorumdan sonra söyleyeceğim saygılarımla.
Eleştirime saygı çerçevesinde cevap verdiğiniz için teşekkür ederim, bu nezaketi yakalamakta bir erdemdir.
Sanırım eleştirdiğim noktayı biraz daha açmam lazım; hani diyorsunuz ya, 'Kayadan rüzgarın alacağı' bu dize bitmemiş alacağı 'var' dedirtiyor bu dize yani, 'Kayadan rüzgarın alacağı var ' ve devamında 've yaradan geriye neşter' aynı düşünceye sevk ediyor, yani; neşter alacaklı gibi oysa yaranın alacaklı olması gerekir, zaten bu iki dize ve bağlacıyla birbirine bağlanmış ayrı düşünmek mümkün değil. Hatta dizeden şuanlam bile çıkıyor; 'Ve yaradan geriye neşter kaldı aslında tamtersi olmalı neşterden geriye yara kalmalı.
Gelelim Siyah maviye düştüm dizesine, son açıklamanızı dikkate alarak tekrar sormak istiyorum buradaki imgenin bulut olduğunu anlatmak istiyorsunuz hani siyah bulutu simgeliyor (ki kara bulut olur siyah olmaz kalıplaşmıştır) mavi de gökyüzünü burada da karmaşık bir durum ortaya çıkar, yani; siyah maviye düşmek yerine siyahın maviye yükselmesi gerekir, çünkü siyahla bulut imgelenmiş doğal olarak su imgelenmiş su maviye düşmez mavide gökyüzüyle imgelenmiş tersine su gökyüzüne yükselir.
Eleştirime saygı çerçevesinde cevap verdiğiniz için teşekkür ederim, bu nezaketi yakalamakta bir erdemdir.
Sanırım eleştirdiğim noktayı biraz daha açmam lazım; hani diyorsunuz ya, 'Kayadan rüzgarın alacağı' bu dize bitmemiş alacağı 'var' dedirtiyor bu dize yani, 'Kayadan rüzgarın alacağı var ' ve devamında 've yaradan geriye neşter' aynı düşünceye sevk ediyor, yani; neşter alacaklı gibi oysa yaranın alacaklı olması gerekir, zaten bu iki dize ve bağlacıyla birbirine bağlanmış ayrı düşünmek mümkün değil. Hatta dizeden şuanlam bile çıkıyor; 'Ve yaradan geriye neşter kaldı aslında tamtersi olmalı neşterden geriye yara kalmalı.
Gelelim Siyah maviye düştüm dizesine, son açıklamanızı dikkate alarak tekrar sormak istiyorum buradaki imgenin bulut olduğunu anlatmak istiyorsunuz hani siyah bulutu simgeliyor (ki kara bulut olur siyah olmaz kalıplaşmıştır) mavi de gökyüzünü burada da karmaşık bir durum ortaya çıkar, yani; siyah maviye düşmek yerine siyahın maviye yükselmesi gerekir, çünkü siyahla bulut imgelenmiş doğal olarak su imgelenmiş su maviye düşmez mavide gökyüzüyle imgelenmiş tersine su gökyüzüne yükselir.
''Kayadan rüzgarın alacağı...'' Rüzgarın kayadan alacağı var, ''Ve yaradan geriye neşter'' dizelerin anlam akışına göre neşterin yaradan alacağı var onlamı çıkıyor, oysa yaranın neşterden alacağının olması gerekir, eğer böyle değilse...
''Ey bir suda kendi suretine pike yapan martı Ve aynada kendi egosuyla sevişen kadın Dişlerinin arasında unuttuğun kadavra'' Bura ilk iki dize ve bağlacıyla birbirine bağlanmış ama hemen ardından gelen dizede;''Dişlerinin arasında unuttuğun kadavra'' deren sanki sadece kadının mutluluğu kadavra ozamanda suda pike yapan martıyı konunun dışında bırakmış oluyor.3. dizenin ilk iki dizeyide içine alması gerekirdi ve ''Küflü bir şiirdir O adam...'' dizelerden bağımsızca dörtlüğe ilştirilmiş.
''Siyah bir maviye düştüm başka eksenim yoktu'' Siyah bir maviye nasıl düşülüyor merak ettim başka eksenim yoktu derken hangi dizeyle ilintilenmiş anlaşılmıyor, sonuçta eksen bir cismin izlediği yoldur ama ortada ne cisim var nede o cisimle ilgili bir yol, tabi titaniğin batarken izleyeceği yolu saymazsak ki ozamanda eksen dememek gerekirdi.
''İşte cüzzamlı bir şiirim en son Kimsenin kapsını açmadığı Nefesimden bir La vurulmuş Yaralı bir Fa içeri İki Mi ölü Reguiem’den'' şiirin övülmeye değer yeri burası işte, şair kendini cüzzamlı bir şiire benzetiyor ve ardından notalarla mozartın ölüm döşeğinde yazdığı parçaya gelerek anlam bütünlüğünü son noktasına akdar yakalıyor. Yukakrıda açıklamaya çalıştığım dizelerde böyle bir bütünlük yok işte.
''Embiryom Kan'' burada bir harf hatası var embiryo değilde embriyo olması gerekir.
Şiirin tanımı üzerine bir tartışma yazmadım ben, şiirde mısralardan bağımsız olan dizeleri tek tek çıkardım gösterdim, eğer bu tahlilllerimde bir yanlışlık varsa bunlar üzerine tartışmak daha mantıklı olur çünkü ben şiirin Afmet HAŞİM'e göre tanımı üzerine bir eleştiri falan yazmadım, mesele şiirin tanımı ya da birinin şiiri nasıl algıladığı değil şiirde ortaya koyduğum eksik taraflardır, bu eksik taraflar üzerine tartışılsın denilsinki sizin eleştirdiğiniz mısralarda hiç bir eksiklik yoktur, eleştirdiğim noktaların haksızca olduğunu açıklayabilecek biri varsa buyursun, zaten olamazda şiir de birbirinden bağımsız bir çok dize var dizeler arasında bir bütünlük yok. Birde bu sitenin ve diğer edebiyat sitelerinin en büyük eksiği şu; herkes kendini mükemmel sanıyor, eleştirilmeyelim istiyor, herkes yüreğine sağlık, kesene bereket desin, kimse kimsenin eksiğine dokunmasın, edebiyat bumu? ben eleştirilmek istiyorum, bu yüzdende haksızlığa uğradığımı düşünüyorum. Son kez açıklayayım bu şiirde eleştirdiğim noktaların haksızca ve mantıksızca yapıldığını biri izah etme zahmetinde bulunursa ben sitedeki kaydımı sildireceğim, yok eğer yaptığı eleştirilerde haklıysam beni bundan önce ve şimdi yerden yere vuranlar üyeliklerini ortaya koyabilecekler mi?
sayfama seref verdiniz ancak bu güzel ve ayrica elstirel yorum icin iki kücük itirazim var --- Biri,kayadan rüzgarin alacagi belli_TOZ, ikincisi-NESTER- bir yaranin en yakin tanigidir---birinciye tekrar dönelim- kaya rüzgardan hic bir sey alamaz- ikinciye tekrar dönelim-nester yaradan geriye bir iz birakir--- ---ve son kücük bir detay- siyah bir maviye düsülür hep- gök cekimli bakarsaniz Semaya--- yani siyah bulut mavi gök yüzü- gök cekim nasil oluyor derseniz- ee onu da sair imgeler,yer cekim nasil olursa öyle---- siiri düz yazi gibi okuyup yorumlarsaniz- o zaman saire olmasa da -siire haksizlik olur- siir zaten sözle ifade edilemiyeni yazarak ifade etme sanatidir--- sonsuz saygim ve sevgilerimle---
Sayın Kohen, şair adına konuşamam ama şiir adına konuşabilirim.
Şiir mısralarla yazılır cümleyle değil. Şiir anlatmaz, hissettirir Ne kadar az çekimli fiil, o kadar mısra, şiirlerde çekimli fiil yerine isim soylu sözcükler kullanmak ustalıktır. Pek çok şairin -günümüzde özellikle- cümleye rağbet etmeleri yazılanı şiir yapmaz. Şiirde tahkiye olmaz şiirde mısra egemenliği vardır. Eğer cümle hakimiyeti varsa ona şiir değil manzume denir.
Şair o mısraları kendince illâki bir yere bağlamıştır, biz okurlar kendimiz bulup çıkaracağız.
‘’Ahmet Haşim , Piyale adlı şiir kitabının önsözünde şiir anlayışını şöyle açıklar: “Şiirin asıl özelliği ‘duyulmak’tır. Şiirin dili musiki ile söz arasında ve sözden ziyade musikiye yakındır. Yani bu dil, bir açıklama vasıtası olmaktan ziyade bir telkin vasıtasıdır ve şiirde musiki anlamdan önce gelir. Bu bakımdan kelimeler, şiire, anlam değerlerinden çok musiki değerleriyle girerler. Şiirin anlam bakımından açık olması zaruri değildir. Şiirin doğduğu yer şuuraltıdır. Konu ise sadece terennüm için bir vesiledir”. Şiirde musikiyi ön plana alan, anlam açıklığını ikinci plana atan, mısralarda geniş ve akıcı bir telkin yeteneği arayan ve şiirin kaynağını bilinçaltında bulan bu anlayış ile sembolizmin şiir anlayışı arasında yakınlıklar vardır. Ancak sembolist şiirin asıl unsur olan sembol, Haşim’in şiirlerinde yoktur. Onun, anlamı anlaşılmayan veya değişik yorumlara elverişli bulunan şiirleri pek azdır. Bu bakımdan Haşim’i sembolist bir şair olarak kabul etmek pek güçtür. Haşim’in şiirine en uygun anlayış tarzının, empresyonizm olduğu kabul edilebilir. Gerçekten şiirlerinde dış dünyaya ait gözlemlerinin kendi iç dünyasında yarattığı izlenimleri aksettirmesi bu anlayışın en açık göstergesidir.’’ Der ki dünyada şiir edebiyatı bu görüş paralelinde biçimlenir.
Yanlışa düşmeden, anlam bulanıklığı oluşturmadan, farklı açıdan hissettirmektir şiir.
Herkesin söylediği gibi söylense bu şiir olur muydu?
Şiir estetik zevk uyandırmaktır, sözcükler arası kimya oyunudur
Ve sanırım klavye farklılığı sizin de dikkatinizden kaçmamıştır.
Hepimiz öğreniyoruz birbirimizden ne güzel! Defter bir okulsa bakış açılarımızı da elbette cesur bir şekilde ortaya koyacağız, siz bakış açınızı ve eleştirinizi dile getirmişsiniz ne güzel. Kutlarım
Şiirin tanımı üzerine bir tartışma yazmadım ben, şiirde mısralardan bağımsız olan dizeleri tek tek çıkardım gösterdim, eğer bu tahlilllerimde bir yanlışlık varsa bunlar üzerine tartışmak daha mantıklı olur çünkü ben şiirin Afmet HAŞİM'e göre tanımı üzerine bir eleştiri falan yazmadım, mesele şiirin tanımı ya da birinin şiiri nasıl algıladığı değil şiirde ortaya koyduğum eksik taraflardır, bu eksik taraflar üzerine tartışılsın denilsinki sizin eleştirdiğiniz mısralarda hiç bir eksiklik yoktur, eleştirdiğim noktaların haksızca olduğunu açıklayabilecek biri varsa buyursun, zaten olamazda şiir de birbirinden bağımsız bir çok dize var dizeler arasında bir bütünlük yok. Birde bu sitenin ve diğer edebiyat sitelerinin en büyük eksiği şu; herkes kendini mükemmel sanıyor, eleştirilmeyelim istiyor, herkes yüreğine sağlık, kesene bereket desin, kimse kimsenin eksiğine dokunmasın, edebiyat bumu? ben eleştirilmek istiyorum, bu yüzdende haksızlığa uğradığımı düşünüyorum. Son kez açıklayayım bu şiirde eleştirdiğim noktaların haksızca ve mantıksızca yapıldığını biri izah etme zahmetinde bulunursa ben sitedeki kaydımı sildireceğim, yok eğer yaptığı eleştirilerde haklıysam beni bundan önce ve şimdi yerden yere vuranlar üyeliklerini ortaya koyabilecekler mi?
sayfama seref verdiniz ancak bu güzel ve ayrica elstirel yorum icin iki kücük itirazim var --- Biri,kayadan rüzgarin alacagi belli_TOZ, ikincisi-NESTER- bir yaranin en yakin tanigidir---birinciye tekrar dönelim- kaya rüzgardan hic bir sey alamaz- ikinciye tekrar dönelim-nester yaradan geriye bir iz birakir--- ---ve son kücük bir detay- siyah bir maviye düsülür hep- gök cekimli bakarsaniz Semaya--- yani siyah bulut mavi gök yüzü- gök cekim nasil oluyor derseniz- ee onu da sair imgeler,yer cekim nasil olursa öyle---- siiri düz yazi gibi okuyup yorumlarsaniz- o zaman saire olmasa da -siire haksizlik olur- siir zaten sözle ifade edilemiyeni yazarak ifade etme sanatidir--- sonsuz saygim ve sevgilerimle---
Sayın Kohen, şair adına konuşamam ama şiir adına konuşabilirim.
Şiir mısralarla yazılır cümleyle değil. Şiir anlatmaz, hissettirir Ne kadar az çekimli fiil, o kadar mısra, şiirlerde çekimli fiil yerine isim soylu sözcükler kullanmak ustalıktır. Pek çok şairin -günümüzde özellikle- cümleye rağbet etmeleri yazılanı şiir yapmaz. Şiirde tahkiye olmaz şiirde mısra egemenliği vardır. Eğer cümle hakimiyeti varsa ona şiir değil manzume denir.
Şair o mısraları kendince illâki bir yere bağlamıştır, biz okurlar kendimiz bulup çıkaracağız.
‘’Ahmet Haşim , Piyale adlı şiir kitabının önsözünde şiir anlayışını şöyle açıklar: “Şiirin asıl özelliği ‘duyulmak’tır. Şiirin dili musiki ile söz arasında ve sözden ziyade musikiye yakındır. Yani bu dil, bir açıklama vasıtası olmaktan ziyade bir telkin vasıtasıdır ve şiirde musiki anlamdan önce gelir. Bu bakımdan kelimeler, şiire, anlam değerlerinden çok musiki değerleriyle girerler. Şiirin anlam bakımından açık olması zaruri değildir. Şiirin doğduğu yer şuuraltıdır. Konu ise sadece terennüm için bir vesiledir”. Şiirde musikiyi ön plana alan, anlam açıklığını ikinci plana atan, mısralarda geniş ve akıcı bir telkin yeteneği arayan ve şiirin kaynağını bilinçaltında bulan bu anlayış ile sembolizmin şiir anlayışı arasında yakınlıklar vardır. Ancak sembolist şiirin asıl unsur olan sembol, Haşim’in şiirlerinde yoktur. Onun, anlamı anlaşılmayan veya değişik yorumlara elverişli bulunan şiirleri pek azdır. Bu bakımdan Haşim’i sembolist bir şair olarak kabul etmek pek güçtür. Haşim’in şiirine en uygun anlayış tarzının, empresyonizm olduğu kabul edilebilir. Gerçekten şiirlerinde dış dünyaya ait gözlemlerinin kendi iç dünyasında yarattığı izlenimleri aksettirmesi bu anlayışın en açık göstergesidir.’’ Der ki dünyada şiir edebiyatı bu görüş paralelinde biçimlenir.
Yanlışa düşmeden, anlam bulanıklığı oluşturmadan, farklı açıdan hissettirmektir şiir.
Herkesin söylediği gibi söylense bu şiir olur muydu?
Şiir estetik zevk uyandırmaktır, sözcükler arası kimya oyunudur
Ve sanırım klavye farklılığı sizin de dikkatinizden kaçmamıştır.
Hepimiz öğreniyoruz birbirimizden ne güzel! Defter bir okulsa bakış açılarımızı da elbette cesur bir şekilde ortaya koyacağız, siz bakış açınızı ve eleştirinizi dile getirmişsiniz ne güzel. Kutlarım
Kayadan rüzgarın alacağı Ve yaradan geriye neşter Senden bir şiir alacağım Üstünü örtmek için Bismillah Ölmeden okuduğun son fatihayı Ruhuna bir aşkın... ,,,,,,,,,,,, SELAM KURBAN DOST EMEĞİNE DİLİNE SAĞLIK HAK İLE DERGAHIAN GELDİM PUANIM TAMDIR YUREĞİNE İMANIM HEAL YUREĞİNE CAN KURABN GÜZEL DOST,,,,
epey şiirini okumuşLuğum vardır eLbet buradan ve başka başka yerLerden...
sen ki gördüğüm okuyan bir adamsın, değerLendirirken biLe eften püften konuşmayan hemde.. fakat iki kişi arasında geçenLerde kaLmana da hep hayıflanmışımdır.. zararı yok tabiki bunun kimseye, Lakin ne vakit bireyseLLikten çıkıp sahaya ineceksin merak etmiyor da değiLim sayın çorbacı...
yazdıkLarına keLâm etmek bana düşmez, bahsini ettiğim iLeriye bakmandır...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.