21
Yorum
51
Beğeni
5,0
Puan
1769
Okunma

Telaşlı gözlerle bakardım yaşama
koca yıllar gömülürdü anılarıma
Ruhum sevgi arsızı bir çingene idi
özgürlüğü ve hep kırmızıyı sevdi
dokundukça aşka iklimini keşfetti...
Çürümeye durmuş bir sakızı
kötü bir titreme ile patlatırken ağzımda
Acımak denen bir oyun oynardım
ebesi ben olan yalanda...
Geçerdim eşek yükü ile
yalın ayak düş tarlasından.
kır çiçekleri toplardım sevda yalaklarından..
Sıvazlardım Kar’lı dağların sırtını
titrerdi kalbim üşümezdi ellerim.
Yağmur yerden göğe yağar mı demeyin...
Elveda dediğim tüm hüzünlere
teselli ödülü olurdu biriktirerek yazdıklarım
Çektikçe üzerime yedi kat yerin örtüsünü
değişirdi mecazlar sedyesinde gökyüzü
Isıtırdı yüreğimi unutkan zamanların sağır yüreği
Yitirilen sözcükler olsa da;Her biri insan yüzü
iki bacağımın arasından, tersten bakıp
beklerdim misafirlerimi zifir karanlık örtse de üstümü.
Bütün saatler acıya kuruldukça
ustura körleşirdi vefasız yüreklerin yanında
Kalaylardım yaşamı Roman lehçesiyle
’Alasın kremini süresin yarana rangada ranga..’
Denemekse ağır travma
çocuk düşü gibi yalın
inatçı bir saplantı oluşurdu kafamda...
Doğaçlama aşklara inat gerçek sevdalara...
Akrep yelkovanı kovaladıkça göçebe yollarda
kanayan bir öykü olurdum kumrular sokağında...
ferda,ca
Ranga;Aşk
5.0
100% (44)