12
Yorum
28
Beğeni
5,0
Puan
1079
Okunma

Uzağına bırakılan üç beş lisan acizliğiyle temsil
Özlemin kıyısında yiten nasibe uzanır
Üzeri kavruk acziyetin
Defahatle yazılmış bir ağıt gibi çökmüş iç yerimde canhıraş bir söylem
Kutsi bir hadisin sağlamlığında limanımda soluk alır güz gülleri
Oysaki kasımpatılar musallaya yatırılmış solmuş bir meyyit
Yığın yığın kazıyor toprağı rençber
Şiire değmiyor şairin eli
Yazılacak ne varsa tüketmiş acı istila etmiş her yeri
Bilinmez bir cümlede aşılmaz acziyetin karanlığını okur
Kırık dökük bir lehçe dil kesiği kan tutar
Kanatır hüzne açık yetim gözleri
Küstüm çiçekleri koparırken şafaktan
Ellerimi kavurur ateşin alazında
ben pejmurde ağlak çocuk
Hallerimle hemhal olan sözleri ç’alıyorum mevsim yitip giderken
Kayboluşları mı asıyorum gecenin iç eden gülüşüne
Bu kasvetli şarkıyı kim astı geceye
Dünden kalan hüzünlerim vardı
yüreğimde
Alt edemediğim imgelerin içinde
sırdaş olmuş tutsaklığım
Beceriksiz bir kalemin peydahladığı hazan iklimi bir söylence gibiyim
Uslanmaz beynimin dip köşelerinde
T’arafsız buseler bıraktım
Aksağanı bozuk küfürleri anlatamam
Lisanımı y’azık ettim yıkanmamış onca hayallere
Ah yalnızlığın yarası varsay
Kayboluşlarımı arama küfelik bir sarhoşluk bu bendeki ahval
Hani soluma ağırca geldi bu sevda
K’açmak en iyisi zamanın kadranına asarak gerçeği
Söylesem yâre dokunur söylemesem dil sızlar
Keşkeleri s’attım
Yırtılan yüreğimde mahur ağlarım
Ateşim söndü savruldu külüm
Meçhule giden meczup gibiyim!...
Şerbetleniyorum iksirli bir şiirin demiyle!
Nuray AYHAN...
5.0
95% (21)
4.0
5% (1)