10
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1643
Okunma

“-mesel-mesel meliki
o(ğ)lu-ğızı oniki
ot verdim melemedi
duz verdim yalamadı
ıkınır sıçamazıdı
donunu alıp gaçamazıdı”
"-olcağından değil ya
mesel işde
bi çobanınan,
bi canavar
arkadaş olmuşlar,
günü-ğelmiş
canavar,
“bana bi can yoldaşı” deyeleg
çobandan
bi guzu isdemiş
arkadaş oldukları uçun o da;
“-ben hu bayırı dırmanayın,
garşı dağa çıka(yı)n
bi gaval çala(yı)n
sürü bana doğru akışır gelir
en arkada biri galır;
en arkadada galan burnu yağlı
götü ballı
(yani sümüklü-ötürüklü )
kel guzu o senin ossun” demiş
…
senin çoban dediğini etmiş,
dırmanmış depeye
başlamış “fülülün fülülün” deye
gavalını çalmaya
canavar da
en arkada galan
burnu yağlı,
götü ballı guzuyu sırtlamış hadee
(orman)gorudakı evine
guzunun adını da
zağır ebelerinin adıdır
eşeynen
fatma;
"Eşe-Fatma” gomuş,
yemlemiş, sulamış,
beslemiş, bakmış,
yumuş-arındırmış
guzu da çok ğözel
hemi de nassı;
gabadayı bi guzu olmuş,
ha bunda
de bunda derkene
olcak ya?,
canavarınan, guzu
birbirlerine havas olmuşlar
evlenip, yuva gurmuşlar
gün gelmiş,
felek garı-gocanın yüzüne ğülmüş
Eşe-Fatma guzlacı olmuş
Eşe-Fatma beslenmiş-
garnı böyümüş
emme bu arada,
senin gurnaz dilki
bizim Eşe-Fatma’yı görmemiş mi?
görmüüüş,
iri parıl parıl gözlü
tüyleri ıldır ıldır..
eti-budu demişsin besili, damızlık ğibi
gafaya gomuş guzuyu
cız-bız, külbastı kebap yapıp yemeyi
dilki, gizli-ğizli tığlamış bunnarı
canavarınan, Eşe-Fatma ayilesini
çal(ı)ların arasından
bi zabah baksaykı canavar efendi
öküzlerinen çift sürmeye ğetmiş,
bu hemen davranmış evin gapısına
ı ıhh.. gaya ğibi sa(ğ)lam,
elinden gelen bişiy yok..
dilki a(ğ)şama ğadak, sinnenmiş beklemiş
ağşamleyin canavar gelince
"-et yedim etlendim
süt işdim sütlendim
aç Eşe-Fatmam gapıyı
ben geldim" demiş, gapı açılmış
canavar eve girmiş, gapıyı gapatmış..
ertesi-ğün gazma-kürek, canavar işe getmiş
dilki gapıyı çalmış
emme gapı gene açılmamış
aklına bi gurnazlık gelmiş
"-et yedim etlendim
süd işdim sütlendim
aç Eşe-Fatmam gapıyı
ben geldim" demiş
gapı gene açılmamış..
taha ertesi ğün dilki gene bunarı tığlamış..
ağşam canavar efendi eve gelincek;
"-et yedim etlendim
süd işdim sütlendim
aç Eşe-Fatmam gapıyı
ben geldim" demiş
gapı açılmış..
ertesi ğün canavar gene evden gedince
dilki;
"-et yedim etlendim
süt işdim sütlendim
aç Eşe-Fatmam gapıyı
ben geldim" demiş
Eşe-Fatma; tabi gapıda ünneyenin sesinin inceliğinden
gelenin canavar olmadığını sezmiş
tabi gapıyı gene aşmamış,
dilki gene ağşamlara ğadak
aç aç dolanmış
a(k)şama do(ğ)ru gene
çal(ı)ların arasına sinlenmiş
canavar geldiğinde bi ğözel dinlemiş
ağşamüsdü,
canavar gelince gene
"-et yedim etlendim
süt işdim sütlendim
aç Eşe-Fatmam gapıyı
ben geldim" demiş
gapı gene içerden açılmış, eve girmiş..
dilki bu,
hin o(ğ)lu hinin tekiymiş
hatasını ertesi ğün yanışını telafi etmiş
canavar gazma-kürek gene işe ğedince
şeytan dilki sesini canavarın sesine
benzetmiş
gayat galın perdeden
"et yedim etlendim
süt işdim sütlendim
aç Eşe-Fatmam gapıyı
ben geldim" demiş
burnu yağlı, götü ballı gara ğuzu
yani Eşe-Fatma da kendi kendine
"-canavar gocam haralda evde bişiy unutdu"
neyi unutdu acabına ola?”deye
guzu-guzu gapıyı açıvırınca;
!!
gurnaz dilki bi anda hopbadanaak
Eşe-Fatmanın üsdüne atlamış,
ömü(ğü)nü sıkmış,
Eşe-Fatma
bir-iki debelenmiş
mebelenmiş amma
“garnı burnunda” olunşa
“iki cannı” ne de ossa
fazla direnememiş
son nefesini “hık” deye vermiş
senin gurnaz dilki,
önüş yüreni
sonura ciğerini
sonura gaba etlerini
en sonunda da hurasıydı burasıydı derken
lu lu luup! etmiş
Eşe-Fatmayı hamıdık-humuduk
bi ğözel afiyetnen yemiş,
üsdüne de buz gibi Yeni Çeşme suyundan işmiş
“ooohhh!” demiş.
uykusu ğelmiş emme
canavara yakalanırın deye
tun tun yitmiş getmiş
tabiii
bi ta(ha) da
o ğedennerde görünmemiş
neyise bırakalım hin o(ğ)lu hini
canavar a(ğ)şama eve gelincekleyin bi baksaykııı;
“elle ezzatını”
gafasından aşşa gızgın yağ gazanı boşalmış
aklı depesinden uçmuş getmiş..
gapı açık!,
eşe-fatmanın gannarı her yerlerde bulaşmış
tüyleri dağılmış
dilkinin hayınnığını anlamış
emme olan olmuş
“bu sinirinen gakıp,
zararınan oturmakdanısa” deye
bi pilan yapmış
ordan hemen varıvımış,
gazma-küreğe sarılmış
dereğap derin bi guyu gazmış
içine bi ğözel ataş yakmış
köz etmiş
guyunun üsdünü
ağaşlarınan, çer-çöp,dalınan
çulunan-mulunan gapamış
"-ekmeğ edecen dilki gardaş
ha bi bişirivi"
deye dilkiyi ça(ğı)rmış,
dilki gelince çulun üsdüne oturtmuş
dilki közün ıscaklı(ğı)nı
tandırın ısca(ğ)ı sanmış
bu arada canavar guyunun üsdündeki
ağacın birini çekerine-çekmez
ha ha haap!
cumburlop
cumbadak
haydiii
dilki guyunun dibini boylamış
guyruğu, gılağı
götü-başı yanmış
yandıkca cooozz cooz diye
"ele götüm, ele daşşa(ğı)m" deye
aşşadan ba(ğı)rırımış
canavar daa
Eşe-Fatmanın öcünü almış
gene de guyunun ağzına gelip,
dilkiye bakmış
o hala aşşadan
"ele götüm, ele daşşa(ğı)m" deye
ba(ğı)rırımış
"-ele daşşam der misin"
Eşe-Fatmamı yer misin"
demiş,
bu mesel de burda bitmiş.
“-dede dilki goyun yer mi”
“-yau bunun alt tarafı mesel
“mesela yani”
!
bak hinci mesel bu;
canavarı
guzuynan garı-ğoca etdiri(r)
dilkiye guzu yeditdiri(r)
yaa”
“hıı”
“yaa!”
Çalı/1933
5.0
100% (12)