Tekrarı yoksa yanlışının
kendine acımaktan başka çaren de kalmaz, umudun ne suçu olabilir
gözünü açabilseydin tuz dökülmeden donukluğuna
yarın kayabileceksen yine
bugünden kalacak dersin de bir faydası olmaz, bunu ben de biliyorum
sert çocukların da yumuşak bir köşesi vardır icabında
beyaz saçlı erken yaşlı kahraman
oradan buraya can sıkıntısını getirecek

saça, ota, boka, toka takarak
bu adımlar da yavaş
merdivenler biteceği güne kadar tabloda bir eşek görüyorum
semeri abalıdan alıp takoza tutturarak
kampana imal edeyim

dinliyorsan, bu aralar iyi değil denizin tadı
balıklar pulsuz mu alık
içte yayladan dönme köpek susuzluğu
bu aralar buralar daha bir karışık
nasıl bir yıllık izinse, alacağı olsun idari yönden
çatık kaşlı ses mutluluğu çağıramasın
tepetaklak rüzgarın halleri
ayıp mı ayıp sap
buğdaya el basar

çok yakınında ciğerlerimin resmi .

gelsen, bir otobüs camına yaslasan yüzünü
bir kedi emzirir gülüşün el sallayan insanlar arasında
sarkık bir öğle sonrası, tabi ki normal şartlar altında
kü köktür,
sebil büyük bir kalp
gündelik takılan tanrılar verniksiz masalarda yemek yerken görüntülenir
ishal karalar bağlar
adisiyonu rüzgar alıp kaçar
topumuz sibop kazası
torba kanunlardan göğe bir afrikalı şikayeti yükselir
ses vaer
gündelik çelikleri bükebilmek için sen vaer
bilhassa bunda bir kü daha ararsam
nereye kaçırdığmı cevaplayamam kabuğunu limonun
sızım sızım şikayet ıhlamur çiçeğinde
sarı bir apışın aşk yarasıdır
ne mübarek dayanmak gündüze, alnıma su değmez

haydi, hiç olmadı gideceğin bir yer nasılsa vardır
içimden geçsin en uzun otobüs
yansın valizin
buruş buruştura gündeliğe çıkarayım elini
geceye yine varırım da, düğündür tüyleri kılları uzun olanların
burda ya da orda,
ta ki yarın yine kaybedilmeye
tekini gör, ince bir tibuç, dördümüz de girebiliriz

fall a inan
hayat, kahve fincanında söndürdüğün son sigarada saklı