8
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
1367
Okunma

İçimde bir var bir yok yaşıyorsun
ünlenmiş sevda kuşları
tenime değmeden morarıyor göz kapaklarımda
dövülüyor bir halı siyahlaşana kadar
hiçbir at bu kadar sıkı koşamaz
nallarına çakılıyor bir beton acımasız
çiviler bir gece ulaşıyor gökyüzüne
tevbelere rahmet yetişemez
bir at mı ?
asla
tarandım başka başka saçların içinden geçerek
bazen mavi bir deniz oldu önümde
bazen kolu kırık bir memleket çarptı kaşlarıma
kamburunu çıkardı yıllar
oysa daha yaşanacak çok şeyin adı geçiyor
örneğin;
seninle güzel olmak var
yaşamak var bir meyhane de meze tabağı
ölmek var kasaturaya dayayarak başını
seninle bir ağaca yaslarız birbimizi
ağaç toprağa salar kendini
böylece yaşamış oluruz
böylece doğurursun gündüzleri
göz kapaklarım morarır zamansız
bir var bir yok yaşıyorsun
sonrası kalır hep
emperyalizm yol olur köprüye uzanarak bir nesile
emperyolizm yok olur yine bir neslin içinde
bunu sen başardın biliyorum
bir yol upuzun akıtırcasına kendini dağların boşluğuna
kenarlarına yatay şekilde dizilmiş kabristanlar
bir mezar var uzuyor değmek için bir ağaca
adam rahatından oluyor gibi gözüktü
kumandaya uzanmak ancak bu kadar meşakatliydi
adam değiyor ağaca ve bir elma koparıyor
içine alıp büyütmek için mi ? Hayır
dokunmak istiyor gerçek bir maddeye
adam belki öldü
belki cennette
ilk elma yeniden koparıldı dalından
tövbe,tövbe
bir ağaç sürüsünün içinde
bir varsın bir yoksun
güneş düşüyor önümüze bir gece vakti
elleri cebinde yürümek bir görünüştü sadece
dahası var
ayaklarımda değil damarlarımda
geçiyor bir sıvı,hızlı hızlı
acelesi bir var gibi bir yok gibi
ay düşer bardağımıza bir buz gibi
o zaman tutarım güneşi ellerinden
şimdi sana tekrar bakıyorum bütün serinliğim ile
bir varsın bir yok.
Eylül’