6
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
2368
Okunma

“-köye misafir geldiğinde
gençler hep birlikte
Kale’deki ardıçlı yamaca tırmanırlardı
Gökdere de söğüt yaprakları hışırtısı
ve coşkun bir su sesi Gökçeşme’de
Aşşamellenin su yolundan önce...
Gökburunun altında, Gökdere cağıldardı
Karşı Çeşme de su! hatıldan taşardı
orda yunurdu Ötemallenin as(v)bapları,
yalak Sarı Mamıdın dört ağaçlı
etrafı yüksek çöğür-çelenli
elma bahçesine akardı..
daha hamken yelin düşürdüğü almaları
gonu-gonşu, eşe-dosta yollarmış
ardından Azizin Ömer’e
parasını toplattırırmış
Hacının Ismayıl’la bundanmış dargınlığı...
eşeklere çalı odunu yükleyip, Mısırlı’dan
sepetler dolusu “yaz alması” getirdi Hatma halam,
eşeleğini topraga gömdük
“gışın donar, bahara cücükler” dedi anam
“aslında gıdası gıliğindeymiş”
deyip yedi ebem
“eski adamlar” öyle dermiş,
Karşıbağda bademe aşılanmış kayısı
evin önünde de
bir-kaç dal da eriğimiz vardı.
iki “göksulu”muz Taşınbaşı’nda
Nizeli Armudun yarısı bizimdi
satmaya giderdim Tokmacık’a
Hakkıoğlu Ramazan yardım ederdi
ama ben yol boyunca dağıtırdım
sepetlerden birindeki armıtları”
“-bizim göksulu armıtlar
harman önü, haftasına varmadan, geli(r)-ğeçer
harman sonu gelir-çatar değirmen vakti
biz gene armıt satmaya ğetdiğimiz;
Tokmacık yollarındayız zabbahın acı zeheri
o aralar, bu defa da
Tokmacığın “gantar topu ”
armıtları erer
..
güneş yakmadan her zabah yollardayız,
üsdüne sürü köpekleri
gantartopu’nu methede methede gandırdım biladeri
peşime takıldı bi(r) zabah güçcük bilader
değirmenden dönüş yolunda belli ki
gantartopu armıt dolu he(y)beler,
bilader merak ediyoru
çoğ acıktık belki
“hu gantartopu”nu
selamlar veriyoz,
“bereketli ossun emmi” deyoz
acıyıp halimize biri
birer gantartopu verdi,
yedik!, tadı damaktan geder mi,
sonura karşımızdan gelen adamlar armıt deği(l),
selam bile vermeyollar vallahi
baktık olaca(ğı) molca(ğı) yok, biz de
her karşımızdan gelene
“-terazi var mı amca”
“-yok oğlum, hayrola?”,
“-armut alaca(ğı)dık da!”
sanki terezi ossa paramız varımış gibi
“-bizi(m) ki satlık deği(l)” deseler de
neredeyse hepsi birercik verdi
bi dene bile yemedik
emme; Yanbunarı dönene dek
eşeğin saman torbasında
epey armıt irkdik...”
Çalı/ 1766
DİPNOTLAR
eşelek: eşik, elma-armut gibi meyvelerin yenmeyen kısmı, çekirdek ve çevresi
göksulu: çabuk erip geçen, dayanıksız armut çeşidi
kantartopu: sert, dayanıklı, tatlı-sulu geç olgunlaşan iri bir armut çeşidi
5.0
100% (11)