6
Yorum
16
Beğeni
0,0
Puan
984
Okunma
Sana olan sevgimi yatıralım masaya
öyle yumuşak bir yatağa gerek yok şimdi
ellerini serbest bırakalım
ayaklarını çekelim aya karşı
öpersin onu yanaklarından
belki üstünü de örtersin
büyür kocaman olur tekrardan
sen hala çocuk zannedersin
o’na piyona çalmaya öğretiriz
parmakları bir ağacı avuçlayacak kadar şevkatli
şöyle güzel bir frank da alırız
üstüne tam oturacak gibi
elleriyle çeker kumaşını bileklerini aralar
sana benzeyen şeyler çalıyor
sana benziyor geriye kalanlar
düşler sokağında takılır ayakları
belki yeni bir bedene düşer incitmeden
gözleri elmas oluyor beyaz
kirpikleri yeni açılmış bir dükkanın tentesi
pantolonu desen hala eskimemiş
bizim mahallenin köhne dilencisi
saçları orta asya’dan doğmuş da gelmiş
geriye yatıyor ilerledikçe
koş sevdam koş
yavaşlıyorsun sevdikçe
bir gün sende büyüyeceksin
şöyle güzel bir takım elbisen olur
beyaz yaka da yakışır sana
elinde çantan yürürsün
her yerin kırışır
gözlerin ilk günkü gibi kalır
bozulmaz ama
sana benzeyen şeyleri görürsün
seninle eskiyen şeylere gülersin bakarak
sonra kafanı kaldırır emin adımlarla devam edersin
koş sevdam koş
sende bir gün bitersin.
ağustosikibinonaltı’