4
Yorum
10
Beğeni
0,0
Puan
1313
Okunma
Ne hoş şey Tanrım şu şarap
seni büyük harflerle yazdırıyor buruk bir havayla
bir sahilden çekip gitmek ne hoş gözüküyor
Ahmet ağabey’de severdi içmeyi
Bizim evin aşağısındaki Fransız mösyölerde
kıskanıyorlar Ahmet ağabeyi
Ahmet ağabey yudumlayarak içmezdi
yanında peynir de istemez
ağzına diker dirseğiyle silerdi
bir gün mösyö şarap geldi
böylece bir kez daha sayılı yerlerinden öptüm
yürürlüğe girdi uzayan saçların
ele ele gidiyoruz seninle
böyle canlı bir saç görmedim ömrümde
bir de boynun var
babasının kızına baktığı gibi
bakıyorum,bahsini ediyorum
beni izliyor Ahmet ağabey
dirsekleri kirleniyor
kantocu peruz’u hayal ediyor
belki de yaşıyordur hala
onunki yalnızlığın melankolisi
cezayir menekşelerini kurutuyor
boynuna asıyor yalın kalanların
dirsekleri kaşınıyor
fikrimin ince gülü çalıyor
şımartıyor Ahmet ağabeyi
serkldoryan sigarasını çok severdi
belki onun için ters yakardı hep ilk seferde
omuzuna simrug kuşunu koyup
yalnızlığı kutsallaştırır
Ahmet ağabey Fransız mösyölere taş çıkartır
Tanrım şu şarap denilen şeyi belki hiç tatmadım
eğer ki içseydim günahını bir çiçekçi kadına yüklüyebilirdim
ne hoş şu şarap denilen şey Tanrım
belki sadece bunun için ölebilirdim.
Şiir karadır ağabeyler’
temmuzikibinonaltı’