10
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
1149
Okunma

çocukluğum erik ağacına bakar
huzurlu bir gün yaşanır altında
oradadır
düşlerde kurulan ev
pencerelerine dutlar sarkan
resmi çizilir balkonunda
güzelliğin
cennet midir nedir
bir su akar iğde ağaçlarının kıyısından
kuşburnu çiçekleri gülümser pembe yüzlü
alnımızda ışıyan güneşe
orada yalnız değildir insanlar
çocukları için çalıştıkça
açıldıkça mısır koçanının yaprakları
beyaz dişleriyle
yüzümüz güler
ardı kesilmez düşler
şarkı yapar çocuk sesimiz
ilerde çay suyu
çamaşır yıkayan kadınlar dinler
tüm ağaçların doruğuna yetişir boyumuz böyle
yere ve göğe yazılır o an
adımız
elma ağacına dönüktür yüzü çocukluğun
dallarına kurulan salıncağa
yanına yakılan ocağa
patatese mısıra nohuta
çayda yüzen oğlanların sesi duyulur uzaktan
ilerde atacağımız hesapsız adımlar
çıkacağı günü bekler
yüzümüzü ısıtan Temmuz’da
kocaman bir bahçedir çocukluk
ileriye dönük oyunlarda
yapar ilk denemeleri
ömrün bütün katlarına çıkılır
çıkılır inilir ağaçlara
yine de
yeni doğuyormuş gibi anneden
ağlayarak başlanır her çağa..
25. 06. 2016 / Nazik Gülünay