10
Yorum
24
Beğeni
0,0
Puan
778
Okunma
Atilla İlhan’ın ’Ben Sana Mecburum’ adlı şiirinden büyük ölçüde duyduğum haz ile yazılmıştır.Şiir özentilik ve ya nazire değil bire bire kendi cümlelerimle kurulmuş olup sadece o duyguyu yaşadığım için onunla bağdaştırdım.
Başımda iki genç
elbiseleri kırmızı
siyah topuklu ayakkabılarıyla dans ediyorlar
bu bir resital ve sarhoşum ben
senin uğruna dönüyor her şey başımda
çığlık çığlığa bölünüyoruz seninle
çoğul yalnızlıklar besliyoruz
üstüme gelecek kadar kalabalıklar
sevmek rezilce yaşanan korkular besliyor
bir akşam yoruluncaya dek devam edecek
bıçağın daima kör tarafından kanatırcasına
gurur denen diasporanın altına yatarcasına
fahişe bir sevgi bestesi çalıyor arkadan
yalnızlığın vakur uğultusu
bu sana mecburluk hissi
içimden çıkan en büyük paranoya
insanlığı bütün halinde toplasam
bir müezzin olup ezanı okusam
ya da bir rahip olup herkesi kandırsam
sen eksik kalıyorsun,sana muhtaçlık doğuyor
ve günlerden cuma olunca
eski zamanlardan bir sen çalıyor
seni kimseler yaşayamaz
yaz aylarında bir martı oluyorsun
çığlık çığlığa uçuyor
ve kış aylarında ıhlamur açıyorsun
yaprakların bölük bölük ölüyor
ne vakit seni yaşamayı düşünsem
bu hayatta anlaşılması zor
günahsız olmalı fakat kirlenmemeli ellerimizden
susturup bütün gökyüzünü
kuşları sana pay ediyorum
başka türlü yaşanılmıyor
bu sana mecburluk hissi
yaşamayla da anlaşılmıyor
şu an beli bornovadasın
belki de kızlar kahvesinde gözlerin yaşıyor
bölük bölük çekiliyor önüne masalar
fıskiyelerden ıssız şaraplar akıyor
bu sana mecburluk hissi
ah seni kimse bilmiyor,kimseler bilmiyor
ne yapsam neler yapsam
başlayıp.Ellerimden sarhoş oluyorum
bu muydu yaşamak,bu muydu benim en güzel kavgam
ben sana mecburum,böyle zamanlarda anlıyorum.
varoluşun dayanılmaz hafifliği ve yalnızlık kokusu.
’Gök çe’