6
Yorum
25
Beğeni
5,0
Puan
2390
Okunma


nisan o kadar uzak ki artık
hani anlasan, başı ağrıyor insanın bazı zaman
ama öyle bir ağrı ki,
kulağımıza gelir o deniz sesi
köpüklerini itiverirsin kıyısından saçlarının
uzak şarkılar, kardeşim böyle söylemişti
-abi, değişince ne değişir örneğin
ya da inince artık dünyaya, nesindir
ince bir işçiliği olduğu belli sorularda
çuvalladığım doğru
dünyayı kaplayan karanlıkta
geometri büyür gözlerimde
iki kenarın eşek davasına terli sırtımı yaslarım
soğurum
soğur rüzgar
kulakları kızarır sevdanın
bahar ciğerlerine tazelikler neşredince
ya da basit bir röprodüksiyon
tuba ağacını koklayan bülbül olur hayaladam
ne acayip ötüyormuş, benim sakalar, serçeler, güvercinler
masal anlatan martılar, medeniyet görmüş kırlangıçlar
ama biz seninle cüce balabana tabiyiz ve tali
yolun açık olsun
önce bir dur, kapat kapıyı, ışıklar açık dursun
bilmek neye yarar
adına heves edince, iki rengi vardır maddenin
yazısında kadere eşlik ederken
ne kadar uzun sürüyor sana bakmak
su içinde susamışsın
aydınlıkta karanlık
boylu posun devrilesi gölgen aç bir hayvan
nasıl güzel kalınacağını mı soruyorsun
ta içinden geliyor, çaresi sen
ne kadar uzun sürüyor sana durmak
bir dağa tırmanmak gibi
konuşmak, söz almak, söz vermek,
buna rağmen Tur suskun
haya saati, belki tuttukça mübarek bir amerika
az’la yetinen karakıtayakadaraçılankuyu
peygamber duası alıyor iki memnun m
karnın terazi savuruyor
kaç m var karnında, kuşlar teninden giyiniyor
cüce balabana kan gölü gözlerine hayran
kucak açıyorsan millet oluyorsun
bir millet ki göz dikiyor rüzgara
karanlığa elleriyle iman etmeyi öğretiyor
şeyatin sokağına girmeye korkan ben, rivayetler uydurunca
korkma, tut elimden diyor
bilmek neye yarar
adına hevesle gezilen şu taşlık
revnak mahzun olmadıklar düşürür eteğine
kasığından vurulmuş bir at gördüm ben
nerede bulsam ayrı bir güzel diş
bir nefes alsa sahralara bayram gelir
develer sırrınca diz çöker
çöller sanıyla yâr doğurur
nisan o kadar uzak ki artık
hem cidden bilmek neye yarar
bizce ölüler mutlular
kimi işkence eder ruhuna, yanakları sararır
yıllar geçecekse, yılmakta buna dahil
kalbin ortadan ikiye yarılır
tüter dudakların gazete kağıdında tırnak belası
halklarına kadar bağımsız gecenin
kandan şelalesine devrimler çizdirir
orada bir doğu
efkâra çare sunamazsın
iki çay içemezsin,
şarap dökemezsin
nisan gibi bahar olamazsın da
diyebilirsin ben hala aşkdolu
5.0
100% (15)