Çirkin ve zarafetten yoksun bazı kadınlar, gerektiği gibi övmesini bildiklerinden, ömür boyunca sevilmişlerdir. andre mauroıs
redfer
redfer

Eski bir İstanbul efsanesi

Yorum

Eski bir İstanbul efsanesi

13

Yorum

17

Beğeni

0,0

Puan

2712

Okunma

Eski bir  İstanbul efsanesi

Eski bir İstanbul efsanesi

Doğduğum ,büyüdüğüm ,yaşadığım vede elveda diyeceğim bu şehre armağanım olsun.




İstanbulu bir altın külçesi halinde seyretmek,
o kadar tatlı o kadar lezzetli bir sarhoşluk ki...
bütün kainat bütün insanlar adeta efsunlu gibi
her şey bu mukaddesliğin takdisine uğramış







kabuslu bir rüyadan dev gölgeler arasından doğardı güneş
ışığında hayran bırakan manzara türleri
kızıl balçığa bulanmış yağmur yağardı zerre zerre
sonsuz zamanın içinden gelmiş gizli sembollerle









bir debdebe bırakılırdı boğazın solgun yüzüne
kaç zamandan aşkın erişilmez iklimlerinden
tecrit aynasına girmiş rıhtımlarında gezinen
poyrazın delilikleriyle didişirdi yelkenler
sırtüstü yüzen sandalların suratını tokatlardı dalgalar









her ağacın dallarında cıvıl cıvıl öterdi serçeler
erguvan çiçeği, hanımeli ,akasya kokuları arasında
güneş alevden bir ejder gibi kaynardı
yürekleri kurşun gibi eritip kendi cevherine benzeterek








büyükçe bir şimşek parıltısı şehrin yarı harap sokaklarını
caddelerin her cihetini doldururdu
ufkun çizgisine kadar uzanan her dalga boyu
her kıvrımını kendi rengiyle gözlere nakşederdi
mistik ilhamların huzuruna çıkardı istanbul
kim bilir hangi ihtirasların mahiyetini öğrenirdi









sonbahar mevsiminde eflatundan boncukları vardı
parlak yelelerini sallayarak koşardı bulutlar
geniş kanatlı martılar açlıktan havalanır
ağlayan seslerinden başka hiçbir ses duyulmazdı
sesini bir daha işittirmenin yanılgısıyla uçuşurlardı










sürüp giden tesadüflerinde ayrı bir merasim
her gün yeni bir havadisle çalkalanırdı sokaklar
büyük bir isyanın öncesi münakaşalar
geceleri oteller her gün yeni baştan dolup boşalırdı
gündüzleri elmas kadar parlak bir güneşin altında
bin türlü hiddetle beraber yürürdü kalabalıklar









hulasa varlıkların aşk fısıltıları, kanat çırpışları, şıpırtıları
kim bilir hangi sedef kabuğunda, balık pulunda, kaya çukurunda
uyuyan ay ve yıldız binlerce varlığın sesleriyle uyanırdı
bir ev sahibi gibi hoş geldin derdi elini uzatarak
dost hayallerin kentine han odasında köylü kızına









mesut uykusundaydı saray
yosun bakışlı uçurumun kenarında bir fener gibi
akşamın son ganimetlerine ışık tutardı
yavaş yavaş üstünün kapanışını, örtülüşünü seyrederdi istanbulun
ta haliçe ilerleyen ve gerileyen dalgaların sağır gürültüsüyle










yağmurun sünger gibi delik deşik ettiği kaldırımlar
cüsseleri üstünde aksiyle konuşurdu bir yığın hayali varlık
kökü çok derinlerde çınarların rüzgarla dağılan yaprakları
dalga seslerinin tiziyle derinleşen devası bir su kütlesi
sıcaklığını kaybeden göklerin altında namütenahiye doğru akardı









deniz kenarında iskelede vakit geçirirdi
bank üstünde oturup akşamın saatleri
dağların ötesinde güneş kendi ölümünün ayinini
koyu lacivert gölgelerden lahdini hazırlardı
ufkun kıvrımlarına gümüş zırhlar geçirip
altın bir yelpazeden yayılırdı ışık parçaları
ateşten yarasalar şuraya buraya uçuşurdu
gurubun her bereketi yağardı gökten









her gün birkaç geminin taşıyacağı yükler indirilirdi
tekrar yüklenir, çivilenir tahta sandıklara
yolcular güvertede kimi pencerelerde konuşurdu
sadece ağlayan kadınların bakışları uzanırdı uzaklara
kızlı, erkekli çocuklar ay ışığında oynaşırdı
alaca karanlıkta evlerin bahçesinde








iki dizini altına alıp sandalyesinde öylece otururdu kız kulesi
her lehçesiyle hurilere benzeyen çehresiyle
yalılardan gelen boğazı bir altın filizi gibi tutuşturan ışığın altında
eski istanbul kızlarının edalı bakışlarına nazire ederdi









ayın erişemediği gölgeler içindeydi evlerin ışıkları
sokak fenerleri daha çok trajik şekilde kırmızı görünürdü
gecenin tılsımlı yekpareliğinde kendi kendilerini yakarlardı
açık pencerelerden dışarı vururdu yaldızlı karanlıklar
bir çok ressamın peşinden koştuğu muhteşemlikte
latif bir manzaranın kadim ihtişamını hatırlatırlardı










bütün geçmiş zamanları anlatan bir masaldı istanbul
asırlar boyunca her efsaneden her şeyden bir tat
çok az maceracının bir kaç haliyle yaşadığı bir büyü
bir yığın ecdat mirası camilerde davudi ezan sesleri









bir vahdet-i vücut içinde buğulu mavilikler
derin ve erişilmez sırların giziydi
aşkın başka bir nevini keşfeder gibi
bir tükenişten sonra yeniden doğuş gibi










suda kavisler çizerek yanı başlarından geçerdi
bir kayığın ala bulaca aydınlığı
çok eski bir metni tefsir eder gibi müphem parıltılarla
onlarca gece kuşu bir akıntıya kapılmış
karanlığın girdabında kendi musikilerini icra ederdi
çalan söyleyen dinleyen sadece kendiriydi
görünmeyen neylerden yaprak yaprak dökülürdü nağmeler









bir masal meyvesinin yarım dilimine benzerdi ay
müptelaydı tepelerin üzerinde kızarmış ince parıltılara
koyu bir aşkın diğer unsurları gibi
kendi kendine icat ettikleri ışığın değişik hazlarını yaşarken
mücevher değerinde mor, pembe, eflatun kıvılcımlar
değişken parıltılar asil sırlarını taşırdı geceye









adeta bir rüyanın içindeydi istanbul
çılgın bir hayalin düşündeydi mehtap
perde perde açılan bir sonsuzluğun
gümüşten yontulmuş dalga kıvrımlarıydı









yeni bir ahengin sıcak kokularını saçardı
tadılmayan arzuların hasretiyle her zerre
bir aynanın içinde hepsinden başka çehre
ışıklar eski masallardan süzülmüş
sesi duyulan rengi görülen her ne varsa
hepsi bir arada hasılı hayallerin büyüsünde










billurdan külçelenmiş karanlığın derinliğinde
henüz son kıvamı bulunamamış
daha cazip seslerden üflerdi rüzgar
ince kadehlerden iksirler çekip
bir duanın sonucu gibi denizin üstüne fırlatırdı nefesini









bir kudretin etrafında tennurelerin dönüşleri
niyazında hiç dinmeyen enfes nağmeler
çehresinde altın sırmalar
faslı baharın bambaşka ufuklarından taşınmış
arap atları üzerinde cenge giden akıncılara benzer
hepsi hoş duyguların cezbinde zamanı unutmuşlar








redfer

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Eski bir istanbul efsanesi Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Eski bir istanbul efsanesi şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Eski bir İstanbul efsanesi şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
TUĞAL  KÖSEMEN
TUĞAL KÖSEMEN, @tugalkosemen
7.5.2016 12:36:01
İstanbulu şiirlere,romanlara,kitaplara sığdırmak çok zor üstad.
Ama bir doygun ve sağlam şiirde de böyle güzel anlatılabilirdi.
Kutlarım etkin kaleminizi,sevgi ve esenlik dileklerimle...
AZAP
AZAP, @azap
25.4.2016 11:41:57
İstanbul için ne dense yapılsa az dost kutlarım bu görkemli vefa dolu yüreğini harika bir şiirdi kal esenlik içinde...
beren yılmaz
beren yılmaz, @berenyilmaz
25.4.2016 09:53:02
İki dizini altına alıp sandalyesinde öylece oturuyordu kız kulesi
her lehçesiyle hurilere benzeyen çehresiyle
yalılardan gelen boğazı bir altın filizi gibi tutuşturan ışığın altında
eski İstanbul kızlarının edalı bakışlarına nazire ederdi ....

Her bir dizesinde ayrı bir serenat '
İstanbul aşkı ancak bu kadar güzel resmedile bilir beyaz sayfalara ..
Emeğinize sağlık sevgilerim ile Sayın redfer..

beren yılmaz tarafından 4/25/2016 9:53:41 AM zamanında düzenlenmiştir.
ASIKLUZUMSUZ
ASIKLUZUMSUZ, @asikluzumsuz
25.4.2016 00:33:12
Uzun soluklu, güzel bir eser
Gönlüne, ömrüne bereket değerli dost
Kutluyorum yürekten
Sonsuzluğun sahibine, emanet olasın, sağlıcakla kalasın
SEMA DAAĞLI
SEMA DAAĞLI, @semadaagli
25.4.2016 00:21:16
KALEMİNİZ DAİM İLHAMINIZ BOL OLSUN ŞAİR.KUTLARIM GÜZEL ŞİİRİ VE KALEMİ.
BAŞARILAR DİLERİM.SELAM VE SAYĞIMLA.
Işık  Mehmetali
Işık Mehmetali, @isikmehmetali
24.4.2016 20:40:09
Uzundu şiir ama anlamlı ve akıcıydı usta beğeniyle okudum
Kalemin var olsun
______________________________Selamlar
MUHARREM değirmenci
MUHARREM değirmenci, @muharremcde-irmenci
24.4.2016 20:38:34
mukemmeldi hocam
nevrettin uludağ
nevrettin uludağ, @nevrettinuludag
24.4.2016 17:20:33
harıka şiiri yazan şairi tebrık eder saygılar sunarım
Nurefşan.
Nurefşan., @nurefsan-
24.4.2016 17:15:53
Her zaman ki gibi muazzam bir şiirdi
Selam ve dua ile
sahrayeli
sahrayeli, @sahrayeli
24.4.2016 15:00:04
duyarlı yüreğin var olsun hocam ne güzel dile gelmiş İstanbul kutluyorum saygılarımla her daim
BEN BİLMEM
BEN BİLMEM, @ben-bilmem
24.4.2016 14:18:36

adeta bir rüyanın içindeydi istanbul
çılgın bir hayalin düşündeydi mehtap
perde perde açılan bir sonsuzluğun
gümüşten yontulmuş dalga kıvrımlarıydı

Hocam ne yaptınız?
Bir yıllık malzemeyi kullanmışsinız.
Muhteşem bir eser olmuş.
Tebrikler.
kürşad çerçen
kürşad çerçen, @kursadcercen
24.4.2016 12:52:41
Çok sağlam bir şiir olmuş kutlarım hocam..
Müzeyyen yavuz
Müzeyyen yavuz, @muzeyyen-yavuz
24.4.2016 12:02:56
şiir harika yürek sesiniz var olsun
selam ve sevgilerimi bıraktım efendim o kocaman yüreğe sonsuz saygılarımla
iyigünler diliyorum tüm şiir seven yüreklere
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL