1
Yorum
7
Beğeni
4,7
Puan
1233
Okunma

Çatısı damlayan rutubetli bir gecekondudur gökyüzü.
Bembeyaz çocuklar, düşümün arka bahçesinde.
Afrika gibi simsiyah tırnaklarım.
Acıya mukavemet göst/eriyor beyin hücrelerim.
Aramı bozuyorum dünyayla,
Sana bakan pencerem gayb(a)çılıyor.
Aydınlığımı tasdik ediyor Diyojen.
Ben kaçıp sana,
Sen koşup kitaba sığınıyorsun.
Beni sana getiren bir bağlacı, bütün bağlamından koparıp
Şehrin en uzak yerine sürüyorsun.
Ve artık pasaport icat edilmiştir.
Çitle çevrilir gözlerin
İçime nam salar seni sevmek
Kabz edilir kalbim, kalbince.
İçimde biraz annem,
Biraz sen
Biraz papatya…
Şimdi kızgın bir imparator gibi çökecek gece.
Bir zürafanın boynu kadar uzayacak kelimelerle vuracak sırtıma,
Belki yenileceğim
Belki esir düşeceğim,
Ben yine Freud’a küfür edeceğim.
Bin çeşit ölüm gelirken aklıma.
İçinde dünya
İçinde ucu bucağı olmayan bir çığlık
İçinde gidişin olan bir trene biniyorum
Tam kapının garında duruyorum.
Varlığını, ellerini tutarken kanıtladı ellerim.
Sonra gökyüzüne kuşlar çizdi.
pyNst_
5.0
83% (5)
3.0
17% (1)