5
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
1398
Okunma

birer birer kapandı kapılar
ses ve ışık tutsak edildi karanlığa
sonsuzluğa uzayan zaman
dar geldi bir nefeslik ömrün kalıbına
oysa insandı
kuş kadar canı vardı
çıkacaktı bir gün
ne çok erken
ne de çok geç
her yaprak düşerdi toprağa
sanki gülümser gibi
tomurcuklanır çiçekler
baharla açar yeniden
zamana yazılan hikayeler
okunur ve biter
bir sonu var bilen bilir
her bahar sonbaharı bekler
bir yudum sevgiye hasret
öksüz yalnızlıkların çocukları
sıcacık bir el özleminde
yanmış küle dönmüş
okşanmayı bekleyen saçları
ah dünya!
gidenin dönülmezliğinde
bunca keder yükü
bunca acılar
kuruyan o eski sevgi bahçelerinde
ne bir kuş sesi
ne açan bir çiçeğin rengi
hepsi hepsi
bir avuç kül grisi
ah dünya!
sinsi karanlıklarından
sevgisiz yalanlarından başka
söyle !
ne kaldı bak ellerimizde ...
/ bir ışık olacaksa eğer karanlıklara , yandıkça daha da büyüyecek umutlar ... /
Mert Yiğitcan
18 mart 2016 / istanbul