5
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1093
Okunma

ben bu hengameler arasında
gedip geliyon
Özleme, özlemler içinde
dönüp bi defacık bile bakamadan
sadaca önümden yeyebiliyon
o da guru-deri peyniri
mubarek boğazımı bile garakdırdı
kaş bardak su işdim
bilmeyon..
bizim gız da Allah ne verdiyse
tabağı zeytinyağıynan doldurmuş
Allan onarca(ğı) işde
niyeyse
iri-yeşil bi zeytini gözüme kesdirdim
çatalınınan bir iki uğraşdım
bu sefte tamam deyon
zeytin fırtıyo
tabağın içinde bir-kaş tur attırdıkdan sonura
zeytin pırtdı,
bu sefte de tabakdan ziniye sıçradı
içimden “hinci çatalı kesin zipledim” deyon
narasın gardaşııım..
gene garavana
bir iki hamle derkene sıkışdırdım bi köşeye
hinci gaşcak yerin galmadı gari
son bi atak daa
ne ğezer,
net(i)çe gene mafiş,
gene p(f)iyasgo
ya kayıyo olmadık bi yanna gediyo
ya da patanaş yapan gamyon tekeri ğibi
olduğu yerde
fırıl fırıl dönüyo
amma.. yağ gaygan
öyle olmasa pelvannar
haşgaş yağı sürer öyle demi
ya da çatalın ucu kütüdü
yalan söylemeyen hinci
valla orasını bilemecen,
zorda galan kedinin
köpeğe hışardığı ğibi
her seftesinde elimizden gaçırdık
bi türlü galebe çalamadık
…. zeytini
yalınız benim asabım oldukcana bozuk
bırak gülmeyi, nefesini dutdu çoluk-çocuk
soluk almayı bile
aklının ucundan geçirmeyo kimse
emme bütün gözler benim çatalın ucunda
“hu çatal bi ziplense
zeytin yakalansa da hu işgence bitse” deye
dova ediyollar belli
nayeti
biz gene elden gaçırdık yeşil zeytini
… Gara dayı efendi iki barnağıynan dutdu
benim yeşil zeytini
önşe bana uzatdı
alayın deye uzadınca elimi
zembelek atmış ğibi
adam yangından mal gaçırıyomuş gibi
çevik bi hamleynen ağzına atma(z) mı
şerefsiz mehruh!
gevişini gösdere-gösdere
“-len gara yeğen bırak ..ına ğodumun
hu fanteziliği yauu
adam gibi elininen al ye hunu
biz köylüyüz, o(ğ)lum
gorkma kimse seni gınamaz
zufrada iki gıçı-ğırık gancık garı var deye
hemi de ne demişler
alışmadık gışda don durmaz”
“-bak zeytin böyle yenir
sen gakmış Fıransız gaşşığıynan
Alaman herzesi yeyon
ben senin uruhunu bilirin
sen de o aselet yok!
alt tarafın anan sarımsak-boban sovan
sen daha dünkü bok,
ne oldun da ne oluyon
sen kiiim,
çatalınan zeytin yemek kim
kendini ne bok sanıyon
a gapberif, namıkör
aynaya bak
boyunu gör”
daha bi sürrü bişiyler dedi
ne dediğini duyduğum mu var..
bi de göt cebinden çıkarıp da ayna uzatmaz mı
alıp yere çarpasın ay oğlan
emme bilemeyon irengim
penbe miydi, mor muydu
kül müydü, boz muydu
Özlem ordamıydı,
ve hepsinden can alıcı nokdası
halımı görüyomuydu
ooff off
öldüm, bittim
mahf oldum
terledim, eridim gahroldum
Gara döyüsün gaflarından perişan oldum
vel hasıl açcık da
cehaletimin gurbanı oldum
bereket versin Özlem..
Özlem hemen devreye girdi
dayısını azarladı
hemi de nassı!
“-dayıcığım tabakdaki zeytinyağının çok olduğundan
herhalde çatalın ucu da kütelmiş
olur böyle şeyler
lütven uzatma” dedi
bi sevinş gapladı ki içimi
o kadak olu(r)
şükür etdim valla
aklımda o döyüsün dediklerinin zerresi yok..
sonura yerinden bi hışımınan gakıp
“-gayfanız varısa ben bi gayfa içebilir miyim
…
kimsenin bişi demesine fırsant bile vermeden
“-ya da bende nesgayfa var getireyim
beraber gidelim” dedi
bizim gızınan barabar çıkdılar evden
sinirli sinirli getdiler
ne demeğise nesgayfe getirmeye
orta malledeki dayısı gilin eve
ben ha deyinşe kendime gelemedim
kimsenin sesi-soluğu çıkmadı
ebi-cetdi esamesi okunmadı
neçe sonura bizim sütlü nesgayfalar geldi
emme dat dökmedi
fazla sürmedi musafirler de gakdılar
ebem bile onnarı hayada gadar savışdırdı
bizim gızda onnarınan getdi
uğurladı
geldi..
Özlemin hanımefendiliği,
anlayışı, galenderliği
ille de ğözelliği
geyimi-guşamı
gonuşması
kültürü, göreseği
ha bire annadıyo gari
“dur” deyecen
“ben zati havasın” ya!
dediklerinin hepiciğini beş falasıynan biliyon zati
ben gonuşmayınca
gukguluğa getdi ardı sıra bakıyo
baybay ediyo
ikindin üzeri
güneşde bi vuruyo ku gıpgızıl
ıldır ıldır bakır çalığı
etrafda nar çiçe aşmış gibi
buğarada ben kendimi gapdırmışıyın hâlâ
“Özlemin dudak boyası ne renk” deye düşünüyon
dönüp bi defa bile bakamadım ki
anasına sattımın
aklıma geldi sütlü nesgayfa gupası
elime aldım, cama dooru dutdum
dudaklarının izine bakdım
bek bişiy görünmeyo
“-şükür dedim”
..
“-şükür boya-moya sürmeyo”
gene de şeytan dürtdü
oradakı su ilekesine bakdım
olmadı
dilimin ucuynan dokandım
dat-mat yok
höyle her bi tarafını yalayalak dolandım
acı bile canım sıkıldı
“boya acı olmamı”
bi de içini höyle barnağınan siler gibi
diliminen sile-süpüre yaladım
baya bildiğin bardak
emme.. o acılık hala var
…
“eyi de neye boyarlar kı”
duralakdan bizim gız geri ğeldi
ha bire Özlemden bahsediyo
Özlem hep beni gonuşmuş,
“-abin çok efendi” demiş
“-çok terbiyeli” demiş,
“-okuyor mu” deye sormuş
“-dayım çok kaba, çok üzüldüm” demiş
“-abin lütven üzülmesin” demiş
dayısına çok gızmış
“kültürsüz” deye
“kaba herif” demiş
“-ne kadar gözel,
ne ğadar anlayışlı
nassı bi hanımefendi görüyon mu
nassı ağırbaşlı,
ne ğadar olgun deği mi”dedi
“-ne ğadar akıllı-uslu”
beni daha fazla üzgün görmemek uçu
nesgayfa almaya ğetmiş
gedip gelesiye dek dayısına
söylenmiş, gahretmiş
“-dayısına gızgısından,
o ğadak emek verdi de
ben iki gupa içer deyodum
bi gupa nesgayfa bile işmedi” dedi
“-ne sen işdin,
ne de bi başgası işdi
dayısı gökgörmedikden başgası da işmedi”
.
…
…
…..
….
“-neh!” demişiyin kendi-kendime
nassı seğirtdim ordan
tükürüvüdüm, öğüyvüdüm
narasın,
sabınınan sürtü-sürtüvüdüm a(ğ)zımı yüzümü
ovu-ovudum bulaşık deterjannarıynan
bulaşık bezleriynen filen emme
ı-ııh!
öğüre-öğüre bi hal oldum
öğümekden boğazım gurudu
gözlerim gan çanağı
aklıma geldikce
kansırıyon, tükürüyon
emme faydasız,
ne ağzımdan acı,
ne yüzümdeki sıyrıklar eyileşdi
burnumdam koku ğetmedi
bi hafta file hep böyle
ne bişiy yeyebiliyon
ne de içebiliyon
boğazımdan bişiy geşmeyoru ki
DİPNOT
hengame: karışıklık, kargaşa
garakmak / karakmak : boğazına durmak, boğazından geçmemek, öksürüğe karmak
hışarmak: meydan okuma, kavgaya davet, kavga etmek, kavgaya zorlamak,
herze: b.., pislik, gereksiz söz ya da davranış
kalender: yufka, yufka yürekli, hoşgörülü, nazik, ince
öğümek, öğürmek: şiddetli şekilde kusacak gibi olmak ancak; kusamamak
5.0
100% (5)