HASRETİNLE YANAR GÖNÜL💐
(Edip Akbayram Anısına)

Sanmayın ki unutulur
Hatırlayıp anar gönül

...

Neticeye nasıl varsın mahkeme

Sessizdir çoğunluk, azmış azınlık
"Dur" de, iştahı bitmeyen şikeme


...

Yılların yorgunluğu, ama hep dik
Türkülerinle büyüdük, seninle coştuk
Aşkı, hasreti, özgürlüğü konuştuk

Teller titrerken, yürekler coşar

...

Aldırma gönül dedi
Aksak ayağıyla koştu

...

Daha benim türkülerimi de söyleyecektin, "
Şaban, kasetlerini en az yirmi yirmi beş kez dinledim, abartmıyorum en az, yirmi yirmi beş kez dinledim; sözlerin çok güzel, müziğin çok güzel, ama bazı yerlerde "..Şurası birazcık şöyle olsa daha iyi, daha güzel olur" dediğim yerler oluyor. Ama ben bu bölümleri değiştiremem. Biz, profesyonellere vereceğiniz çalışmaların bir vitrini olmalı, bu kayıtların üstünde çalışılıp nerede hangi alet nasıl giriş çıkış yapılacak bunların düzenlenmesi gerekli, bunları yaptır getir, söz o zaman söylerim!" demiştin sevgili canım abim..
Candan teşekkürle sesin kulağımda, sıktığım elinin sıcaklığı hâlâ avuçlarımda, bakışındaki duygu, insana verdiğin değer, sevgin ve saygın ile bir onur anıtı gibi hâlâ karşımdasın. O günü unutmadım, ( 1998 Antalya Konyaaltı 12 Eylül Açık Hava tiyatrosu konseri, soyunma odası kapısı)
Ben bir aranjör bulup gerekli düzenlemeyi yaptıramadım...yaptıramadım; suç bende!...

...

Yılların yorgunluğu, ama hep dik
Türkülerinle büyüdük, seninle coştuk
Aşkı, hasreti, özgürlüğü konuştuk

Teller titrerken, yürekler coşar

...

Anadolu'nun sesi, gür bir çığlık
Yılların yorgunluğu, ama hep dik
Türkülerinle büyüdük, seninle coştuk
Aşkı, hasreti, özgürlüğü konuştuk


...

Yılların yorgunluğu, ama hep dik
Türkülerinle büyüdük, seninle coştuk
Aşkı, hasreti, özgürlüğü konuştuk

Teller titrerken, yürekler coşar

...

Halk için söyledi durdu
Mevlaya konuk oldu
Rahmet ile ona vardı
Rahmetli EDİP AKRAYRAM

...

Bir zamanlar şen kahkahalarla çınlayan taşlar,
Şimdi sessiz, şimdi suskun,
Terinos’un yüreğinde ağır bir sızı var.

Önünde durur eski evin,

...