Paranın öldürdüğü ruh, kılıcın öldürdüğü bedenden fazladır. walter scott
Rû //
Rû //

Öykü İnceleme / Şeker Kutusu

Yorum

Öykü İnceleme / Şeker Kutusu

14

Yorum

45

Beğeni

0,0

Puan

825

Okunma

Okuduğunuz yazı 29.11.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Öykü İnceleme / Şeker Kutusu

Öykü İnceleme / Şeker Kutusu



Rıfat Ilgaz’ın “Şeker Kutusu” adlı hikâyesi, gündelik yaşamın sıradan bir ayrıntısından hareketle dönemin toplumsal yapısını eleştiren anlatıdır. Görünürde bayram ziyaretleri ve hediyeleşme etrafında şekillenen olay örgüsü, aslında sınıfsal farklılıkları, toplumsal değerlerdeki çelişkileri ve insan ilişkilerindeki samimiyet kaybını açığa çıkarır. Hikâyenin merkezinde yer alan şeker kutusu, orijinal niteliğinin ötesinde statü, çıkar ilişkisi ve insani zaafların simgesine dönüşür.

Ilgaz’ın yalın dili ve gündelik konuşma doğallığı taşıyan diyalogları, metne güçlü bir ironi kazandırır. “Şeker Kutusu” yüzeyde bir bayram öyküsü izlenimi verse de Türk öykücülüğünde nesne merkezli anlatımıyla birey-toplum ilişkilerindeki yapaylığı sorgulayan hiciv örneklerinden biridir.

Bu simgesel anlatım, hikâyenin olay örgüsünde belirgin bir döngüsellik üzerinden derinleşir. Başlangıçta Ali Yılmaz’ın özel olarak bir şeker kutusu yaptırmasıyla başlayan olaylar elden ele taşınan kutunun sonunda yeniden Ali’ye dönmesiyle tamamlanır. Bu döngüde içtenlikten yoksun ilişkilerde yapılan jestler, bir anlam üretmek yerine kendi ekseni etrafında dönen boş eylemlere dönüşür. Bayram gibi paylaşımın ve dayanışmanın sembolü olan bir zamanda bile insanlar birbirine samimiyetle değil, statü kaygısıyla yaklaşır.

Ali Yılmaz’ın tutumu, bireysel duygular ile toplumsal roller arasındaki gerilimi görünür kılar. Nişanlısı Sevgi’ye götürmek üzere özenle seçtiği “üzeri çiçekli, içi dışı kadifeli, iç kapağının ortası aynalı, pırıl pırıl selefonlu,” kutu, Ali’nin duygusal ilgisini gösterişli bir nesne üzerinden ifade ettiğini açıkça ortaya koyar. Yani kutu hem duygunun dışavurumu hem de bu duyguyu estetik bir ambalajla sunma arzusudur.

Kutunun parlak, aynalı kapağı, duygusal bir armağanın içtenliğinden çok dış görünüşe verilen önemi temsil eder. Ali’nin “İki kat kâğıda sarın kutuyu, şıklığı dışarıdan belli olmasın” sözü, metinde doğrudan sıkılganlığının ifadesi olarak verilse de bu davranış toplumun erkekten beklediği ölçülülük ve duygunun kamusal alanda gizlenmesi anlamını da taşır. Ali Yılmaz’ın birkaç kez alkol alması, cesaret arayan biri olarak sıkıntılarını bastırma çabasını, özgüven eksikliğini ve sosyal ortamlara adapte olma tarzını yansıtır.

Ilgaz, bireyin iç dünyasıyla toplumun görünürlük baskısı arasındaki çatışmayı sade bir ayrıntı üzerinden aktarır. Tam da bu noktada öykü, nesnelerin gündelik hayattaki simgesel anlamlarını inceleyen modern düşünürlerle ortak bir kavramsal zeminde okunabilir.

Roland Barthes’ın “Mitolojiler” adlı eserinde belirttiği gibi, gündelik nesneler zamanla işlevsel anlamlarını yitirerek ideolojik birer mit’e dönüşür. Şeker kutusu da tıpkı Barthes’ın tanımladığı biçimde, yalnızca bir armağan olmaktan çıkarak toplumsal statüyü temsil eden bir göstergeye bürünür. Bu bağlamda Ilgaz, bireyin duygusal eylemini dahi toplumsal kodların belirlediği bir “mit” düzlemine taşır.

Jean Baudrillard ise modern toplumda nesnelerin artık kullanım değerlerinden çok “gösterge değerleriyle” işlev kazandığını vurgular. Ali Yılmaz’ın kutuyu seçerken gösterdiği estetik özen, bu gösterge ekonomisinin edebi bir örneğidir. Şeker kutusu, bir sevgi ifadesinden çok, görünürlük ve beğeni nesnesine dönüşür. Dolayısıyla Ilgaz’ın hikâyesinde armağan verme eylemi, samimi bir paylaşım değil, statüsel bir jesttir.

Bu dönüşümün toplumsal ve insani yönünü Georg Lukacs’ın “şeyleşme” (reification) kavramı açıklar. Lukacs’a göre modern toplumda insan ilişkileri ekonomik ve toplumsal baskılar altında nesneleşir. Öyküde kutunun elden ele dolaşması, bu yabancılaşmış ilişkilerin somut bir yansımasıdır. Her karakter nesneye kendi çıkarı doğrultusunda yaklaşır.

Ali Yılmaz, sosyal prestij kazanmak için kutuyu kullanırken nişanlısı Sevgi, bu anlamda ekonomik yaklaşım sergiler. Melahat, müfettişten terfi almak, Şenol, futbolda profesyonel kadroya geçmek, belediye meclis üyesinin kızı Sevim ise nişanlı olduğunu bilmesine rağmen romantik duygular beslediği Ali’ye kültürel bir gelenek olan bayram gününde kutuyu ulaştırır. Bu döngüsel dolaşımda her karakter, kendi toplumsal konumuna göre davranır; böylece öykü, toplumsal hiyerarşiyi ve ilişkilerdeki sahte dengeyi görünür kılar.

Olay örgüsü gündelik yaşamın akışı içinde, sıradan mekânlarda gelişir. Çiçekçi, şekerci, meyhane ve ev gibi mekânlar, karakterlerin toplumsal yaşantılarını görünür kılan sahnelerdir. Bu alanlar, gündelik hayatın sıradanlığı içinde insan ilişkilerinin yüzeydeki yapaylıklarını ve derindeki yalnızlıklarını yansıtır. Bayram gününün seçilmesi, paylaşma ve mutluluk duygularının en çok dışa vurulduğu bir zamanı işaret eder; ancak bu sevinç atmosferi, karakterlerin içsel boşluğunu görünür kılarak ironik bir karşıtlık oluşturur.

Yazar, öyküsünde üçüncü tekil kişi anlatıcıyı kullanır. Olaylara dışarıdan gözlemci bir bakışla yaklaşırken, zaman zaman karakterlerin iç dünyalarına da yer vererek anlatıya derinlik kazandırır. Diyaloglarda gündelik konuşma doğallığı korunmuş; karakterlerin sosyoekonomik durumları kullandıkları sözcüklerle sezdirilmiştir. Dildeki yalınlık ve doğallık, öykünün gerçekçi atmosferini güçlendirir. Betimlemeler ölçülüdür; anlatım, olayın akışını kesmeden karakterlerin ruhsal durumlarını sezdirir. Öykünün son sahnesinde kutunun iç kapağındaki aynaya özellikle yer verilmesi bireyin kendisiyle yüzleşmekten kaçınma anını temsil eder. Bu yönüyle Şeker Kutusu, Türk öykücülüğündeki toplumsal gerçekçi çizginin sade ve etkili bir örneğidir.

EbRuAsya//

Öykünün alındığı kitap adı: Şeker Kutusu

Yazarı: Rıfat Ilgaz

Basım yeri ve tarihi: Çınar Yayınları- 2008- İstanbul

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Öykü inceleme / şeker kutusu Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Öykü inceleme / şeker kutusu yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Öykü İnceleme / Şeker Kutusu yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Sabitlendi Etkili Yorum
/ yüRekTen
/ yüRekTen, @-yurekten
29.11.2025 21:54:59

Ebrucum, bu öyküyü çok severek okumuştum ve konusunu da hiç unutmadığım öykülerden biridir. bütün büyü kutunun hiç açılmadan elden ele dolaşmasında... zira kutuda aslında şekerlemeler değil de bizim yüzeysel ilişkilerimiz, “bir şey yapmış olmak için yapmak”taki o pişkin mahirlik, birbirimizi ustaca ve bazen -nasıl da ahmakça- aldattığımızın aynası duruyor. kutuyu açar açmaz yüze yansıyan, ancak insanın hâlâ kendini göremediği o ayna.

Ilgaz’ın ne derece zekice bir tasarımıdır bu. karakterine kutuyu özellikle aynalı seçtirmesi.

şekerlemeleri yememekse, ilişkilerde içtenlikten, samimiyetten kaçışımızın belirtisi. oysa açsak, tatsak o tatlıları, hem yüzümüzde bir gülümseme oluşacak hem kendimizi mutlu edeceğiz hem de karşımızdakini. üstelik hakikat de ortaya çıkacak.

çapraz bir açıdan baktığımızdaysa, bir kutu şekerlemeyi birbirimizle paylaşacak kadar bile cömert olmadığımız hakikatiyle yüz yüze geliyoruz ki, belki de en acı olanı budur he mi?

ne güzel irdelemişsin, az sözle öyle çok şey söylemişsin ki... kelâmının tadından bizi de nasiplendirdiğin için teşekkürler:)

tebriğimle.

ŞuLeCannn
ŞuLeCannn, @sulecannn
2.12.2025 21:23:36
Merhaba sevgili Ebru. Kafam dinginken yazını okumak istedim ve şimdiye nasip oldu canım. Şeker kutusu anlatısı ne kadar gerçekçi ve dayandırıldığı temeller ne kadar sağlam. Bizlerin birbirimize bakış açımızı ve maddiyat üzerinden kurduğumuz değer algımızı çok güzel anlatmış yazar ve sen de çok güzel özetlemişsin. Terfi etmek, kariyer sağlamlaştırmak, sınav geçmek, kız istemek, havalı gözükmek, gösteriş yapmaya kadar birçok alana hitap eden süslü şeker kutusu içindeki ayna ile de kutuyu açmasak da bu kirli yanlarımızı sorgulatarak yine de bir şekilde bize ayna tutmuş. Kalemin ve analiz yönün çok kuvvetli ve seni emek verilmiş yazılarınla aramızda görmek bizim için büyük bir şans. Çokça tebrik ediyorum. kalemine sağlık. Selamlar, sevgiler.
İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
30.11.2025 19:40:48
çok güzel yazılmış kutluyorum
KurşunKalem
KurşunKalem, @kursunkalem2
30.11.2025 13:24:25
Emeğine, yüreğine sağlık, tebrik ederim sevgili Ebru...

Sevgilerimle
meselci
meselci, @meselci
30.11.2025 12:44:14
Emeğinize çok sağlık, tebrik ederim. Güne yakışmış bir paylaşım.
Etkili Yorum
çiftçi
çiftçi, @ciftci1
30.11.2025 12:41:52
Güzel bir tahlil ve değerlendirme olmuş.
Hikâyenin dili niteliğinde, sade, açık, anlaşılır.
Eski Anadolu insanının samimiyeti, sadeliği, art niyetsizliği hepimizce malumdur. Ancak, her toplumda olduğu gibi, bizde de, yine Anadolu insanının tabiriyle kılçıklık yapan mutlaka çıkar.
Aslında Ali Yılmaz, ilk başlarda utangaç, kendine güvenmeyen, cesareti az olan bir tip olarak tasvir edilmiş. Bu zaten Anadolu'nun genel özelliğidir. Çoğu zaman duygularını açık etmekten, hatta başkalarının yanında sevdiğine bakmaktan bile çekinen bir karakter anlayışı.
Bir babanın, yeni doğmuş veya küçük yaştaki evladını babasının yanında kucağına alıp sevemeyişi gibi.
Sonrasında Alı Yılmaz'ın statü için, bence beğenilmek, takdir edilmek, özellikle de sevdiğine verdiği değeri göstermek için çok özel bir kutu seçmiş olduğu anlaşılıyor olmalı.
Ne gariptir ki, sevdiğinin hediyesini bir başkasına hediye edene Sevgi'de sıkıntı var. Tabii bunun sebebi de ekonomik olabilir. Ancak, Anadolu insanı, hele hele ki, sevgililer birbirlerine hediye ettiklerini asla başkasına vermezler. Vermedikleri gibi bir ömür boyu bile saklamaya çalışırlar.
Bizim özümüz, kültürümüz genel olarak böyledir.
Kısaca biz bize benzeriz.
Bu hikâyede aslında güzel bir örnekleme yapılmış.
Kısaca, herkes önce, aynada kendine bakmalı. Kim olduğunu, ne istediğini bilmeli. Sonra başkalarına doğru yelken açmalı.
Güzel bir kutunun manevi değeri bilinmeyip ekonomik vasıtaya dönüşmesi elbette olabilecek bir durum. Bu da insanlığın ekonomik isteklerinin bir bakıma yansıması, dışa vurumu diyebiliriz.
Ne olursa olsun, sonuçta her insanda bir "ben / ego" duygusu her zaman var. Önemli olan, bu duyguyu körüklememek.
Şimdi mi?
Maalesef, bencillik ön safhada...
Rıfat Ilgaz, Ömer Seyfeddin gibi çok iyi bir hikâyecimiz.
Anlamlı ve değerli inceleme için Ebru Hanımı kutluyorum.
Saygı ve selamlar.
Ahmet Coşkun 1
Ahmet Coşkun 1, @ahmetcoskun1
30.11.2025 12:24:29
Güzeldi

rahmet olsun

yüreğine sağlık

kutlarım...
Larmina.
Larmina., @larmina-
30.11.2025 11:35:43

Rıfat Ilgaz yaşasaydı bu günleri kaleme alsaydı diye düşüncem oldu

okurken birtek kendimizi akliyarak

Başarılı inceleme yazını okumak çok güzeldi
Tebrik ederim sevgilerimle
Etkili Yorum
Süphan
Süphan , @suphan
30.11.2025 10:03:26
Sevgili Ebru

Rıfat Ilgaz’ın hem insana hem hayata dokunan o ironik anlatısını ele alış biçimin derinlemesine yaptığın inceleme çok güzeldi. Rıfat Ilgaz'ın sıradan insanların iç dünyasını görünür kılan o kendine özgü sesine, sen de kendi kaleminle yeni bir duyarlılık kattın. Ayrıca uzun zaman aradan sonra yaptığın paylaşımın seçkiye değer bulunması da beni çok mutlu etti.
Hikayenin bam teli burası sanırım. Bayram gününün seçilmesi, paylaşma ve mutluluk duygularının en çok dışa vurulduğu bir zamanı işaret eder; ancak bu sevinç atmosferi, karakterlerin içsel boşluğunu görünür kılarak ironik bir karşıtlık oluşturur.

Ebru, yıllardır satırların etrafında gösterdiğin özeni, bir cümlenin yerini defalarca tartarak kurduğun sabrı ve yazıya duyduğun sarsılmaz sevgiyi yakından biliyorum. Kimsenin görmediği anlarda bile saatlerce süren o dikkat, her satırın nabzını tek tek kontrol edişin, metne duyduğun saygının ne kadar büyük olduğunu gösteriyordu. Bu kırmızı kurdele işte günlerce çabalamanın, o inatla sürdürdüğün emeğinin karşılığı.

Seçki kuruluna böylesi özverili çalışmaları güne getirdiği için teşekkür ediyorum.
Gün yazısını içtenlikle tebrik ederim; şeker gibi bir yazı olmuş. Kaleminin bundan sonra da aynı incelikle, aynı güçle yol alacağına yürekten inanıyorum. Kalem eline gerçekten yakışıyor. Seni okumak büyük keyif.

Sevgiler
Serkan BOL
Serkan BOL, @serkanbol
30.11.2025 09:45:59
Ebru Hanım dün okumuştum eserinizi. Belli oluyor çok emek veriyorsunuz. Nakış nakış işliyorsunuz. Biz okurlarınıza da keyifle okumak düşüyor.

Güne gelen eserinizi ve sizi kutlarım. Kaleminize yüreğinize sağlık.

Saygılarımla...
s.eyyubi
s.eyyubi, @mustafaalagoz
29.11.2025 19:46:01
Emeğinize sağlık, edebiyatımızın büyük öncülerinden Rıfat Ilgaz'ın bu güzel eserini gayet başarılı bir şekilde değerlendirmiş olmanızı taktirle karşılıyorum. Bir eseri değişik bakış açılarından irdelemeniz beni memnun etti. Bu platformda bu kıymette eser verildiğini görmek beni mutlu etti. Biraz da gayretlendirdi diyebilirim. Büyük bir emek verdiğiniz için tebrik ediyorum.
C.Mıhcı
C.Mıhcı, @c-mihci
29.11.2025 19:13:53
Mahir bu olguyu toplumun genel biçime bakarak, “suni denge” teorisi ile açıklamıştı.
Yazarın anısına sonsuz saygıyla..

Kaleminiz ve yüreğinize sağlık

Sevgiyle.
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
29.11.2025 19:08:50
Aslında eleştiri de bir edebiyat türüdür.
Bilgi ister, emek ister, dikkat ister.
Teşekkürler Ebru...
Selam ve sevgiyle.

Yahya İncik
Yahya İncik, @yahyaincik
29.11.2025 18:57:28
Güne yakışacak bir inceleme örneği öyküye ve eleştiriye kafa yoranlar için çokça emek verilmiş referans kaynakları ayrıca kıymetli derim. Tebrikler
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL