Her yeni fikir, başlangıçta diğerleri arasında azınlıkta kalır. thomas carlyle
Rû //
Rû //

Nadide'nin Sırrı

Yorum

Nadide'nin Sırrı

17

Yorum

35

Beğeni

0,0

Puan

817

Okunma

Okuduğunuz yazı 7.3.2025 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
Nadide'nin Sırrı

Nadide'nin Sırrı

Sabahın ilk ışıklarıyla uyandı. Buz kesen gecenin soğuğu, adeta odaya yayılmıştı. Kalın hırkasını omuzlarına alarak mutfağa geçse de yüreğindeki titreme geçmek bilmiyordu. Ocağa çayı koyduktan sonra çocukların odasına gitti. Yanaklarından öperek onları sevgiyle uyandırdı. “Günaydın kuzularım, kalkın bakalım, kahvaltıyı hazırlıyorum” dedi. Sesindeki neşeye rağmen içinde derin bir huzursuzluk vardı.

Masayı hazırladığı sırada kapı çaldı. Gelen apartman görevlisiydi. Nazik bir tavırla ekmek ve gazeteyi uzattı. Teşekkür ederek siparişleri alan Nadide’nin yüzünde tanıdık bir heyecan belirdi. Kapıyı kapatır kapatmaz gazetenin günlük köşe yazısına baktı. ‘’Hanımlar, unutmayın! Hepiniz evinizin kraliçelerisiniz. Size köle gibi davranılmasına asla izin vermeyin!” Dudaklarında hafif bir tebessüm belirmişti ki eşi Aslan Bey ‘’Ne sırıtıyorsun öyle? Pişmiş kelle gibi!’’ diyerek salona girdi. Öfkeyle elindekine vurup “Kaç kere söyleyeceğim okuma şu Tomris’in saçmalıklarını! Yine kadınları ayaklandırmaya çalışıyor, değil mi ha?’’ diye bağırdı.

Nadide bir şeyler demek istese de çocuklar gelince susmak zorunda kaldı. Hep birlikte kahvaltıya oturdular. Aslan Bey, tabakları şöyle bir süzerek kabuğu soyulmamış yumurtaları görünce kaşlarını çatarak eşine seslendi. Yanına yaklaştığında ”Az eğil hele! Kulağına bir şey söyleyeceğim” diyerek tabaktan aldığı yumurtanın kabuğunu başında çatlatıverdi. Kırılanın yumurta değil annelerinin kalbi olduğunu fark etmeyen çocuklar, babalarının bu tavrını şaka zannedip kahkahalarla güldüler. Az sonra okul servisi geldi. Nadide, şefkatle kucaklayıp araca bindirdi onları.

Eve dönüp kocasıyla baş başa kaldığında kendinden emin bir tavırla “Yaptığın hiç doğru değil! Beni çok üzüyor, çocuklarımıza da kötü örnek oluyorsun” dedi. Aslan Bey ise elini buyurgan bir hareketle havaya kaldırıp susmasını işaret ederek ”Eh, kes artık! Sabah sabah karı dırdırı da hiç çekilmiyor. Doğruyu yanlışı senden mi öğreneceğim? Cahil karı!.. Kalkmış da bana akıl veriyorsun!’’ diye söylendi. Nadide, sürekli onu susturan, sözlerini küçümseyen kocasının bir gün kalbine dokunacağını umut ederek yüzüne acıyarak baktı.
”Ne bakıyorsun öyle bön bön! Getir şu ceketimi, işe geç kalacağım. Ha, o gazeteyi de getir! Tomris denen kadının yazılarını okuya okuya dilin iyice uzadı ” dedikten bir süre sonra kapıyı çarpıp çıktı.
Ev sessizliğe büründüğünde derin bir sır da açığa çıkmak için sabırsızlanıyordu. Susturulmuş ve aşağılanmış olmanın ağırlığı Nadide’yi durdurmak yerine sürekli harekete geçiriyordu. Bilgisayarı açtı. İncecik parmakları sadece kendisi için değil aynı durumdaki tüm kadınlar için de hızla tuşlara dokunuyordu. Yazısını bitirip editöre e-posta atarken gelen kutusuna bir ileti düştü.

‘’Sevgili Tomris Hanım!..
Sesiniz, sesimize güç verdi. Sayenizde ekonomik özgürlüğümü ve toplum içinde saygınlığımı kazandım. Eşim, bana ve çocuklarıma çok adil davranıyor. Tüm kadınlar adına size teşekkür etmek istedim.’’
İçinden ‘’Umarım bugün ben de’’ diyerek bilgisayarı kapatıp aklındaki sorularla baş başa kaldı. İki ay evvel gazetenin genel yayın müdürü aramış, topluma olan değerli katkılarından dolayı düzenleyecekleri tören hakkında bilgilendirmişti. Plaketle onurlandırılacağını duyunca önce sevinçten havalara uçmuş sonra da kara kara düşünmeye başlamıştı. O’nun Tomris’in gizli yüzü olduğunu kimse bilmiyordu. Tören günü gelip çatmıştı. Eşi durumu öğrenince büyük bir öfkeye kapılacak belki de boşanacaklardı. Vakit yaklaştıkça Nadide’nin içindeki gerilim de artıyordu.

Aslan Bey, sabah güneşiyle birlikte manav tezgahının başına geçti. Bu saatlerde pek müşteri gelmezdi. Bir çay söyleyip evden getirdiği gazeteyi masanın üzerine bıraktı. On aydır okuduklarından karısının etkilenmesini istemezken kendisi etkilenmişti. ‘’Kadınlar toplumda hep eziliyor’’ demişti Tomris, geçen günkü yazısında… Aklı çocukluğunda kalmıştı. Babasının sorumsuzca davranışları, annesini yediği dayaklardan korumaya çalışması… ‘’Ben erkek adamım ‘’ demişti babası. ‘’Severim de döverim de. Hem ne demiş atalarımız? Kadının sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin.’’ Yüzü ekşidi birden. Sabahın köründe kalkıp yemeyip yediren, içmeyip içiren, üstünü başını giydiren, yırtık önlüğünü yamalayarak yenisini almak için para biriktiren o fedakâr annesi şimdi yaşamıyordu. ‘’Allah için Nadide’ye bir fiske bile vurmadım bu zamana kadar, keşke o yumurtayı da…’’ diye geçirdi içinden.

Çayından yudumlayarak, gazeteyi aldı. ‘’Anne olarak kadın, çocuklarının ilk öğretmenidir. Sevgi ve saygıyla verdiği eğitim, sadece çocukların değil toplumun gelişimini de belirler. Eş olarak ise ailede denge ve huzuru sağlar.’’
’’ Hıh!’’ Diyerek yine mırıldanmaya başladı. ‘’ Bak, burada saçmalamış işte! Ne öğretmeni ya hu? Benimki cahil cahil! Tamam ben de beşinci sınıfa kadar okudum ama hayat okulundan mezun oldum. Yıllarca esnaflık yaptım. İnsan sarrafıyım. Onun vasfı ne? Çamaşır, bulaşık yıkamaktan başka ne bilir? Kimden ne öğrenmiş de eğitim verecekmiş, ha? Bu arada ilk müşterisi gelmiş domates istiyordu. Ürünü tartıp verdi. Tekrar gazeteyi eline aldı. Köşe yazıları zihninde büyüdükçe büyüyordu. O an fark etti ki korkusu sadece Nadide’nin değişme ihtimali değildi. Asıl korkusu kendi kurduğu düzenin alt üst olmasıydı. Okuduğu her cümle zihninde yepyeni pencereler açıyordu.

‘’Kadın ve erkek iki farklı çiçek gibidir; birlikte bir bahçeyi güzelleştirirler. Kadın ve erkek bir kuşun iki kanadıdır biri olmadan diğeri yükselemez.’’ Bu cümleler üzerinde uzunca düşündü. Çok kızdığı hatta nefret ettiği Tomris’e karşı içinde garip bir hayranlık oluştu. Tomris sadece kadın haklarını değil kadın ve erkek eşitliğini savunuyordu. ‘’Vay be! Aslında başbakan olacak kadınmış’’ dedi. Sayfaları çevirirken denk geldiği haberde ‘’Kadın Haklarının Cesur Sesi: Tomris Ödül Alıyor!’’ Yazıyordu. Altındaki fotoğrafa bakınca neredeyse gözleri yerinden fırlayacaktı. Bu nasıl olurdu? Manav tezgahını öylece bırakıp eve gitti. Kapıyı sertçe açıp içeri girdi. Nadide tören için hazırlanıyordu. Aniden korkuyla arkasına döndü. Aslan Bey gazeteyi yüzüne fırlatarak bağırdı. ‘’Çabuk söyle! Bu sen misin?’’ Hangi sır sonsuza kadar saklanabilir diye düşünerek tedirginliği üzerinden atıp kararlı ve tok bir sesle:
‘’Evet’’ dedi.
‘’Tüm bunlar senin başının altından çıkmış olamaz. İki kelimeyi bir araya getirip konuşamayan sen! Tüm bunları neden yazdın? Beni el aleme rezil mi edeceksin?
‘’Aynı evde yaşadığımız halde sana sesimi duyuramadığım için yazdım! Benim gibi susturulup sesini çıkaramayan kadınlar için yazdım! Eşit hak ve özgürlüklere sahip olduğumuz halde sınırlandırıldığımız hatta yok sayıldığımız için yazdım!’’
‘’Yazmayacaksın! Hem, çıkar şu üstündekileri. Tören mören yok! Gitmeyeceksin.
‘’Gideceğim! Herkes beni alkışlarken, senin aşağılayacağını bile bile gideceğim’’

Bu tartışmanın ardından kapıyı açık bırakarak dışarı çıktı. Tomris’in yazıları Aslan Bey’in zihninde yankılanıp duruyordu. Kadın ve erkek, iki kanat… ‘’Nadide bensiz uçamaz’’ dedi. Peki ya ben?’’

Gazete binasında tören başlamış ödüller dağıtılıyordu. Az sonra Tomris’in adı anons edildi. Birçok kadına ilham olan konuşmasını ‘’Sevgi ve saygı olmadan ne sağlıklı yuva ne de bir toplum inşa edilebilir ‘’ sözleriyle bitirirken salondan alkışlar yükseliyordu. Plaketini alırken ön sıralarda oturan kocası ve çocuklarıyla göz göze geldi. Aslan Bey ne göğsündeki kabarıklığı ne de gözlerinde ışıldayan kıvancı gizleyemezken çocuklar annelerine sarılmak için sahneye doğru sevinçle koşuyorlardı.

EbRuAsya//

Paylaş:
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Nadide'nin sırrı Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Nadide'nin sırrı yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Nadide'nin Sırrı yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
s.eyyubi
s.eyyubi, @mustafaalagoz
25.3.2025 05:17:47
Çok içimizden birileri. çok tanıdık geldi... elinize sağlık.
Suat Zobu
Suat Zobu, @suat-zobu
9.3.2025 15:10:19
Aslan'ın gereksiz kabalığı gerçekten kınanacak cinsten.
Final güzel bitiyor ama.
Öykü de hak ettiği yerde tebrik ederim.

Selam ve saygılar.
Gule
Gule, @gule
9.3.2025 00:11:10
Öyküde Aslan karakterini iki farklı rolde görüyoruz. İlki tam bir kasap, bildiğin kereste odun, yani aşık olunacak, sevilecek, hele ki evlenilip, çocuk sahibi olunacak bir adam değil gözümde ama velev ki Nadide yine de gönlünü kazara, huyu huyuna suyu suyuna değil de, hele ki kendi naif adının da tam tersi aksi birine kaptırdı kalbini ve kendi gönül rızasıyla evlendi diyelim. Müsadenle ben de biraz işin kolayına kaçıp, bu ihtimalden yürüyüp bi yorum yapacağım, öbür türlüsünü yani varlıkları yok sayılıp, kaderleri ve alın yazgıları ailelerinin elinde esir tutularak hiçbir söz hakkı tanınmadan çizilenlere sayfalar ve cümleler yetmeyeceği ve de kalbim de kaldıramayacağı için bugünlük o konulara ve mayınlı tarlalara hiç girmiyorum.

İkincisinde ise Aslan'ın da yumuşak karnı olan bir fedakãr annesinin ve acılı bi geçmişi olduğunu görüyoruz. Kusurlarımızı üstü örtülü kamufle etmekte, bahanelerin arkasına sığınıp, hataları halıların altına süpürmekte üstümüze yok zaten...Erkekler için bu bir ata sporu, kadınlar içinse annelerinden kızlarına miras, fısıltılarla dizdiği kilitli bir çeyiz sandığı...

Nadide bu kadar hoşgörülüyken ve kocasının kabalığını da alttan alırken, anlamadığım kocası niye ona böyle düşman?

"Onun vasfı ne? Çamaşır, bulaşık yıkamaktan başka ne bilir? Kimden ne öğrenmiş de eğitim verecekmiş, ha?" derken misal...

Gazete küpüründe kocasına hayranlık uyandıran bir kadınken evde neden yüreği buruş buruş?

Hikayenin bu ikili çatışmasından farklı farklı odalarda tek tek sorgulanan bütün uzuvların, dizginlenemeyen sürüyle duygunun hakim olduğunu görüyoruz.

Güzel açıları yakalayıp, güzel konuşturup, sorgulatmışsın.

Tebrikler Ebru...

İbrahim Kurt
İbrahim Kurt, @ibrahimkurt
8.3.2025 20:44:01
dil mükemmel kutluyorum
çiftçi
çiftçi, @ciftci1
8.3.2025 18:02:19
Güzel anlatımlı, nadide hikayeniz için sizi ve 'Kadınlar Günü'nüzü içtenlikle kutluyorum.
Tomris ismi, bende önce 'Tomris Uyar'ı hatırlattı. Hatta 'acaba?' dedirttiniz bana.
Aslan Bey de maşallah, tam aslanmış hani. Kendini 'Hayat Okulu'ndan takdirname ile mezun olmuş, allame sananlardanmış.
Hikayenin güzel bir yanı da, çocukların temiz kalpleri, safiyane davranışları. Kafada kırılan yumurtanın kırılışını 'şaka' gibi algılamaları saflığın güzelliği.
Olumsuz tarafı, kötü örnek oluşu elbette.
Nadide / Tomris'i ben de alkışladım, hikayenin sonunda.
Tebrik ve takdirlerimle Ebru Hanım.
Saygı ve selamlarımla...
çiftçi
çiftçi, @ciftci1
8.3.2025 14:49:15
Yazınızı mutlaka okuyacağım.
Kadınlar Günü'nüzü bütün içtenliğimle kutluyor, nice güzel eserlere temennisiyle saygı ve selamlarımı iletiyorum.
Daim olun.
Aliustaoğlu
Aliustaoğlu, @aliustaoglu
8.3.2025 11:57:09
Gerçek hayatta mutlu sonla biten hikâyelere rastladınız mı hiç?
Ümmühan Yıldız
Ümmühan Yıldız, @ummuhanyildiz
8.3.2025 10:00:18
Bir şiir, bir şarkı, bir koku, bir resim, bir romandır kadın.
Zarafettir, asalettir, narindir, annedir...

Çalışan
üreten
yazmayı seven
daha güzel bir sevgi için daima çabalayan,
8 Mart Dünya Kadınlar ve edebiyat defteri sayfa günü ’nü tebrik ediyorum EbRuAsya//

sevgilerimle selamlar 🪷🌸⭐️🌺🌾☕️👌
neneh.
neneh., @neneh-
8.3.2025 07:23:08
Muhteşem ötesi bir hikâye düşmüş usta kalemden yine.Kutluyorum.Sağlıcakla saygıyla.
/ yüRekTen
/ yüRekTen, @-yurekten
8.3.2025 04:05:32

Ne yazık ki erkek egemen toplumlarda kadınlar üzerindeki güç ve otorite her zaman onları aşağılamanın ve kontrol etmenin acımasız bir aracı oldu. Bu, erkeklerin ancak kadınları küçülterek kendilerini büyük hissedebileceklerine dair ciddi bir yanılgı.

Bizim açımızdan ise halleri acınası:)

Tebriğimle.
Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
8.3.2025 00:37:02
Tebriklerrr ...
Nilüfer Aksu
Nilüfer Aksu, @nilufer-aksu
7.3.2025 12:58:29
Bir gün
Bir güncük yaşamak için
Her gün ölmek zorunda mıyız .!?

Öpüyorum,Ruhum
Hep yazasın e’mi…


Sevgim çokça….))

Bedri Tokul
Bedri Tokul, @bedri-tokul
7.3.2025 10:09:56

“HANIMLAR UNUTMAYIN! HEPİNİZ EVLERİNİZİN KRALIÇELERİSİNİZ. SİZE KÖLE GİBİ DAVRANILMASINA İZİN VERMEYİN.”

Nadide mi, Tomris mi? Tomris mi, Nadide mi?
Toplumuzda aile hayatlarında baskı gören, horlanan (ne yazık ki) çoğunlukta olan Nadideler
Öte yandan “Ben bir bireyim. Özgürüm, eşitim.” Diyebilen, başkaldıran (ne yazık ki) azınlıkta olan Tomrisler.

Böyle bir kurgu.
Böyle sürpriz bir sonuç.
…Ve kendine has üslubuyla yetenekli yazar EBRU.

Ne diyor yazar?
Neler demiyor ki?
Onun dediklerini, demek istediklerini vermek istediği mesajı ben onun kadar güzel anlatamam ki.
En iyisi mi? Siz bu yazıyı bir daha, bir daha okuyun.

Plaket töreninde ben de vardım. Katılanlar dağıldıktan sonra, tebrik etmek için çıkış kapısında bekledim Tomris Hanımı.
Kendinden emin adımlarla kapıya geldi. Elimi uzattım;
“Tebrik ederim.”
Uzattığım elimi sıktı. Sevgiyle baktı gözlerime:
“Teşekkür ederim. Ben sizi bir yerden tanıyor gibiyim.”
Tebessüm ettim:
“Ama ben sizi çok iyi tanıyorum. Yazılarınızı zevkle okuyorum. Siz hep yazın hep…”
Tekrar teşekkür etti. Kutlu bir görevi yerine getirmiş olmanın mutluluğuyla el salladı.
Çıktı gitti.

SAYGILARIMLA…

Oktay Güvener
Oktay Güvener, @oktayguvener
7.3.2025 09:17:33
Yüreğiniz dert görmesin kaleminiz daim olsun üstadım. Selametle kalın.
deniz_tayanç1
deniz_tayanç1, @deniz-tayanc1
7.3.2025 07:19:40
Aslan Bey rahatlıkla bir hanımla yer değişebilir.
Bu tablo aslında hep böyledir.
Bir elmanın yarısıyız.
Şimdi elmalat GDO'lu, bu kadar.
Atomik düzeyde, dejenerasyon var.
Galiba tarihin sonundayız.

Çok saygımla Üstadım
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL