7
Yorum
7
Beğeni
4,8
Puan
858
Okunma
Benim bu sitede sevdiklerim, sevenlerim var. Zaman zaman mesleğimle ilgili anılarımı burada paylaşırım. Değer veren de var, vermeyen de. Hepsi de başım gözüm üstüne…
Otuz sene giydim o üniformayı. Bazen: “İyi ki asker olmuşum.” Dediğim günler oldu. Bazen de halkın dediği gibi “Askerlikte mantık yoktur” dediğim günler de.
Bu gün sizlerle acısı hala yüreğimde olan bir anımı paylaşacağım.
Silahlı Kuvvetlerde iki türlü denetleme vardır, Birisi planlı, diğeri habersiz.
Yıllar önce planlı denetlemenin başlayacağı sayılı günlerindeyiz.
Birlik Komutanımız bizi brifing salonunda topladı. Denetim öncesi çalışmaları öğrenecek. Sırayla soruyor:
“Hazırlıklar ne durumda.”?
Bağlı birimler ellerindeki kâğıttan cevap veriyorlar:
“Temizlikler yapılmıştır. Evrak klasörlerine renkli kartonlar yapıştırılmış, asetatla kaplanmıştır.
Benim branşım İstatistik (O yıllarda Hava Kuvvetlerinde vardı ilk ve tek. Daha sonra subay ve Astsubaydan kaldırıldı bu sınıf.)
Biliyorum. Komutan beni değil de branşımı sevmiyor. Daha önce rakamlarla hazırladığım bir dosyayı kenara atmış;
“Astsubayım ciddi işlerle uğraş. Silahlı Kuvvetler bilimle değil emirle yönetilir. Bundan sonra senin görevin Yer emniyet astsubaylığı!”
Talimatlar. Yönergeler emirler doğrultusunda görev yapıyorum. Ama uygulamalar mantığıma sığmıyor.
Toplantıda en son soruyu bana sordu:
“Yer emniyetçi sen neler yaptın?”
“Komutanım. MUSLUĞU KAPAT, AKIM 220 WOLT, FİŞİ PRİZDE BIRAKMA, IŞIĞI SÖNDÜR, YANGINDA ÖNCE KURTAR etiketlerini yapıştırdım.
“Aferin.”
Komutan da olsa zoruma gitti bu ifadesi. Okumayı söken ilkokul çocuğuna söylenen bir ifade gibiydi:
“Komutanım musluğu açan zaten kapatır, karargâhımızda 220 wolttan başka enerji yok, aklı eren fişi prizde bırakmaz, ışığı da açan kendi söndürür, yangın anında kurtarılması gereken yerinden kaldırılması zor olan evrak dolaplarını değil canlarını kurtarır.”
Çok kızdı. Gözleri büyüdü. Yüzü kızardı Komutanımızın. Sinirlendi ,bağırdı:
“Astsubayım hattini aşma. Ukalalık yapma. Bu Astsubayın Kısım amiri benim odama gelsin.”
Kısım amirim ileri görüşlü, beni seven, Üniversitede de okuyor olmamı takdir eden bir subaydı. Komutanın yanına girdi, çıktı. Üzgündü. Beni çağırdı:
“Bir hafta göz hapsi!”
“Ne yapmışım binbaşım?
Ban de sordum. Bana da bağırdı. “
“Onu da ben mi öğreteyim sana. Bul bir sebep işte!”
GÖRÜLEN LUZUM ÜZERİNE denilen bir gerekçeyle evimden, eşimden, çocuklarımdan ayrı kaldım. Her gün Nöbetçi Amirliğine imza verdim.
Ben o zamanlar öyleydim.
Şimdi de aynıyım,
5.0
75% (3)
4.0
25% (1)