7
Yorum
5
Beğeni
0,0
Puan
632
Okunma

Yine Sıdıka’yla çıktık yola. Ağır aksak gidiyor, hiç alışkın olmadığımız sesler çıkarıyordu. Gideceğimiz yere vardık.
“Hayrola Sıdıka bu gün neşen yok gibi?”
Sesi kırgın, sitemkârdı.
“Yok, bir şeyim.”
“Yok… Yok… Sende bu gün bir haller var. “
“ Moralim bozuk. “
“Hayırdır. Sana, senin canını sıkacak bir şey mi söylendi?”
“Bir şey söylenmedi ama çok şey yapılacak.”
Sıdıka’nın canını sıkan şey neydi? Onunla konuşup öğrenmeliydim:
“Hadi çekinme anlat. Sorun bensem özür diler gönlünü alırım. Diğerleri bir şey yaptılarsa da, konuşur bir hal çaresi buluruz.”
İç geçirdi:
“Her zaman - Hadi Sıdıka- dediniz gelmedim mi? Bu çamur dediniz geçmedim mi? Bu dağ dediniz aşmadım mı? Bunu nasıl yapacaksınız bana, nasıl ?”
Sinirliydi. Sesimin en yumuşak haliyle:
“ Hadi anlat. Derdin her ne ise bir çözüm bulurum ben. Güven bana.”
“O gelecekmiş. Ne gerek vardı ki?”
“O kim Sıdıka?”
“ O işte. Yeni gelecek olan. Tabii o genç, o hünerli, eli yüzü düzgün. Ama genç ve güzel olan nazlı olur.
Nazı çok olan da başa beladır. Gelsin bakalım görürsünüz nazlarını. “
Biraz düşündükten sonra Sıdıka’nın canını sıkanın ne olduğunu tahmin ettim. Sıdıka O’nun gelmesini istemiyordu. Güldüm, elimi göğsüne koydum:
“Vayy… Benim Kahriman Sıdıka’m. Demek derdin O’nun gelecek olması. O süs güzeli hele bir gelsin. Sen hiç merak etme. O’nu koyduğumuz yerden kıpırdatmayız. Biz seni terk etmeyiz. Az mı emeğin var üstümüzde. Biz senden vaz geçer miyiz hiç? Yine eskisi gibi seninle beraberliğimiz devam eder. Biz seni çok seviyoruz.”
Sevindi, rahatlamıştı:
“ Ben de sizi çok seviyorum. Her mihnetiniz başım gözüm üstüne.”
Diğerleri olanların farkında değildi. Konuştuklarımızı duymamışlardı.
Dönüş yolundayız. Sıdıka pür neşe. Bıraksak kanatlanıp uçacak…
Kimdi bu Sıdıka?
Sıdıka arkadaşımın SKODA marka arabası. Nereye gitsek hep onunla gideriz. Biz O’na SIDIKA deriz. Arkadaşımın sıfır bir araba alma planı var. Bir kaç gündür onu konuşuyoruz. Demek ki;
konuştuklarımızı duymuş telaşlanmış, kıskanmıştı.