9
Yorum
13
Beğeni
0,0
Puan
1205
Okunma


Dün 14 Şubat sevgililer günüydü.
Bugünün bizim ailemizde başka bir önemi daha var!
O gün, yani 14 Şubat eşimin aynı zamanda doğum günüdür de.
Sabah kalktım. Montumu giydim. Bereyi başıma taktım.
Eşim uyuyor:
“Hanımcığım canımcığım. Gidiyorum. Ben gelinceye kadar bir şeyler hazırla kahvaltı yaparız.
Doğruldu. Perdeyi köşesinden açtı:
“Yağmur da yağıyor. Hayırdır sabah sabah nereye?”
“Bugün 14 Şubat hem senin doğum günün hem de sevgililer günü. Sana pasta alacağım.”
Kendinden beklenmeyen bir çeviklikle yataktan indi. Başımdaki bereyi çekti aldı. Montumun yakasından tuttu:
“Çıkar şu montunu. Senden pasta isteyen mi var? Hem hastayım diyorsun hem de bu soğukta pasta almaya gidiyorsun. Bir pasta kaç liradır biliyor musun? Ona vereceğin parayla çarşıya çıktığımızda peynir alırız. Zaten evde az kaldı. Otur oturduğun yerde.”
İzin vermedi evden çıkmama,
Kahvaltımızı yaptık. Sonra günlük yaşantımıza döndük.
Açtık televizyonu sevgililer günü haberlerini izledik, duygulandık.
Acı haberleri duyduk yüreklerimiz yandı.
Akşam oldu.
Kapının zili çaldı. Bize pek gelen giden olmaz. Merakla kapıyı açtık. Bir kurye kutu getirmiş. Kutunun içinde pasta, bir de not:
“Anam benim. Yaş günün kutlu, ağzınızın tadı hep böyle olsun. Oğlunuz Serhat.”
Törenle pastayı kestik.
Tabağımdaki pastadan çatalla eşime bir lokma yedirdim.
Yedi. Aynısını o da bana yaptı.
Hani bir söylem vardır ya-anlatılmaz yaşanır- diye. İkimizin de duyguları bulutlara el verdi.
Karşılıklı ağladık.
Bizim gençliğimizde böyle şeyler olmazdı. Nişanlı da olsak görüşemezdik. Evlendikten sonra çocuklarımızı anamızın, babamızın yanında sevemezdik. Ayıplanırdı, ayıp karşılanırdı.
Elli küsur yıldan sonra gençler gibi birbirimize pasta yedirdik.
Yine kapı zili. Yine bir kurye. Yine gelen bir yaş pasta. İçinden çıkan bir not:
“Anneciğim yeni yaşın kutlu olsun. Allah sizleri başımızdan eksik etmesin. Kızınız Seval”
Onun pastasından da yerken çalan bir telefon. Arayan büyük kızımız:
“Anne sana pasta sipariş edecektim. Ama kardeşlerim göndermiş. Babam hesabına baksın. Ona para gönderdim. Sen mutfağını seversin. Hani beraberken bir tabak takımını beğenmiştin. Sen sezdirmedin ama ben anlamıştım. Git o takımı al anneciğim! Yeni yaşın kutlu olsun.”
Okuduğum, duyduğum, beğendiğim bazı cümleleri not ederim ben. O cümlelerden biri:
“Kemiyet değil, keyfiyet önemlidir ”Diğeri de:
“Mutlu olmanın en anlamlı tarifi –MUTLUYUM- demektir.”
Biri de“Zarf önemli değil mazruf önemli!”
Yaşlandık. Bundan sonra birbirimizin koltuk değneğiyiz. Yıkılmamak için birbirine yaslanmış
Cumbalı ahşap evler gibiyiz. Birimiz yıkılırsa diğerimizin dayanağı kalmaz. O da peşinden yıkılır.
Biz bugün mutluyuz. Hem de çok mutluyuz.
Duyuyorum sesinizi:
“Bazı yazılarından biliyoruz. Her ikiniz de şeker hastasısınız. Peki, gelen iki pasta ne olacak?”
Çözüm basit.
Uğratın yolunuzu bizim eve. Hemen parkın kenarındaki sitede, sağdaki blok.
Sizlere severek ikram edelim.
SEVGİ ve SAYGILARIMLA…
.