Para, gübre gibi etrafa yayılmazsa işe yaramaz. baco
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy

ÇOCUK GELİN...

Yorum

ÇOCUK GELİN...

11

Yorum

4

Beğeni

0,0

Puan

1472

Okunma

Okuduğunuz yazı 12.6.2015 tarihinde günün yazısı olarak seçilmiştir.
ÇOCUK GELİN...

ÇOCUK GELİN...

Sahip olduğu bir inanç ve irdenesi o güven duygusu mesken tutmuştu varlığını. Yadsınası ve yadırganası yalnızlığının sıradanlığında, sükûnetin doruklarında ve yıldızların çok çok ötesinde sayısız izlek ile donatılmış ıssızlığında yutkundu son defa.

Hitap edilesi hiçbir yanı kalmamıştı artık o koruk düşlerinin. Düş olmaktan çıkmıştı çoğu ve ne çok insan düşmüştü yakasından. İki yakasını bir araya getiremediği o günden ibaretti aslında tüm döngü.

Önce anası gitmişti. Anne varlığıyla eşleşen ve hiç görmediği o çocuk kadın. Ve kala kalmıştı bir dolu üzünç eşliğinde ne çok haksızlık maruz kaldığı…

Genç irisi bir kadındı anası. On üçünde kocaya varmış, on beşinde anne olmuş ve…

Ne niteliği önemliydi yaşadığı hayatın ne de niceliği. Hep farkındalık taşımıştı kendini bildi bileli.

Yoz dürtülerle çıkmıştı bir kez yola. Yol bildiği o adam, erkek bellediği ve dişiliğini pekiştiren nihayetinde hayallerini öldüren…

Sır idi aslında o dört duvar arasında neyse yaşanan.

İlk geceden itibaren korkmuş ve korkutulmuştu Hafize Kadın.

Pembe düşleri koyultulmuş, genç kızlığı ve çocukluğu çalınmış ve bakir ruhuna kerelerce tecavüz edilmişti eşlik ederken bedeni.

Paylardı kendini her gece. Savsaklardı kocasını önce ve teslim olurdu eninde sonunda ne de olsa kaderin tecellisi idi tüm olup biten.

Tek tesellisi idi oysa oyuncak bebekleri kadınlıktan sıtkı sıyrılmış Hafize’nin. Küçük bir kız çocuğunun engin düşleri sığlığında yaşadığı o garip ve sıra dışı hayatın, kıskacında kaderin ve sağdıcı iken hüzün her daim…

Çocuk bellemişti kendini kısaca çocuk gelin.

Kadın belleyememişti oysa o çirkin anların anlatısında izdüşümü her gece bitiminin.

Mahremiyeti kıstırılmış, namahrem düşleri kirletilmiş ve hayalleri çalınmıştı o saklanmaya çalışırken izbelere.

Kifayetsizliği idi derinden yaralayan. Güzelliğiydi baş döndürücü ve yalnızlığıydı o dev adamın kollarında teslim düştüğü.

Sığdı kocası ama engin gönlüyle deryaydı güzeller güzeli Hafize.

Tırsak bir adamdı kocası lakin panter kesilirdi genç kadının yanında.

Sıradandı hayatı tüm çocuk gelinler gibi ve sır dolu ve kıyısında hüznün.

Çelimsiz bacakları titrerdi, çırpı kolları morarırdı her karşı geldiğinde ve ela gözleri kan çanağına dönerdi adam yatakta sırtını döndükten sonra. Oysa yasaktı ağlaması, haram kılmışlardı ona gözyaşlarını. Ele vermemeliydi yaşadığı ıstırabı.

Iraktı arkadaşlarından ve gariban ailesinden. Sır tutmaz diye salmazdı kocası. Dört duvarda geçerdi ömrü. Ömür bildiği o yirmi metrekarelik evde.

Depreştikçe depreşti yarası hele ki iki kez düşük yaptıktan sonra.

Adı çıkmıştı Hafize’nin bir kez köy ahalisince. Bıyık burkardı köyün erkekleri her gördüklerinde kuyudan su taşırken.

Lanetliye çıkmıştı adı kara gözlü ebe’nin veryansıyla.

Üstüne alınmazdı kocası ve dövdükçe döverdi Hafize’yi.

‘’Seni karı belledim, ey kifayetsiz kadın. Demedim mi ben sana dikkatli olacaksın diye.’’

Çocuk gelinin ne suçu vardı ki oysa. Gelişmemiş vücudu ve çocuk bellerken ruhu küçük kadını, nasıl beklerlerdi ondan çocuk doğurmasını?

Derken ikiledi düşüklerini kadın. İllet oldukça kocası daha da çıktı yoldan. Dur durak bilmeden saydı sövdü.

Ve mucize eseri yeniden gebe kaldı kadın. Bu sefer temkinliydi. Kara gözlü ebenin talimatlarına harfiyen uydu. Çıkmadı dokuz ay boyunca yataktan. İzzeti ikramda bulundu kocası o süre zarfında.

Sevecendi sözüm ona. Ilımandı bakışları ve sözlerini söylerken bal damlıyordu adeta ağzından, lafın gelişi.

Dokuz ayı tamamlamamıştı ki sancısı tuttu kadının gecenin kör vakti. Yetişti kara gözlü Ebe. Sular kaynatıldı. Bir ihtimam bir ihtimam ki… Derken göründü bebeğin başı. Erkekti bebek lakin ölü doğmuştu. İkincisi geldi peşi sıra. Gök mavisi gözleriyle nur topu gibi bir kız çocuğu.

Yorgun düşmüştü kadının vücudu. Ruhu hepten yorgundu ve geçti kendinden. Düştü başı yana.

Bebek ağlıyordu anası bellediği ebenin kollarında.

Hafize hala baygındı. Kocası kızgındı oysa.

‘’Eh, be kadın’’ diye hayıflanıyordu durduk yerde.

‘’Mademki erkek bebeydi karnında taşıdığın ne diye kollamadın oğlumu. Eh, be destursuz kadın, ne olurdu kız öleydi de erkek bebe açsaydı gözlerini dünyaya…’’

Lakin ne gelirdi elden bu saatten sonra. Baygın kadın farkında bile değildi tüm olup bitenin.

Kara gözlü Ebe tamamlamıştı vazifesini ne var ki kadın hala gelememişti kendine.

Yüklüce para koydu adam, ebenin cebine.

‘’Git gayrı’’ dedi ebeye. Sabaha kalmaz uyanır analık.

‘’Ama ama…’’dedi ebe.

‘’Kes’’ dedim sana.’’Sen yapacağını yaptın. Gerisi Allah kerim.’’

Ebenin gidişinin ardından komşu kadınlar da tuttular evlerinin yolunu.

Gök gözlü kız sakince yatıyordu yer döşeğinde anasının onu kucaklamasını beklerken melun mahzun.

Bir kez bile anasının kokusunu içine çekmemişti. Bir kez bile kollarına almamıştı Hafize yavrusunu. Asla da alamayacaktı ne yazık ki.

İki damla yaş süzüldü gözlerinden Çakır Emine’nin tüm olup biteni düşünürken. Bir kez dahi görmediği anacığının mezarının başında ve anasının anne olduğu yaştaydı küçük kız ama babasının gözünde gelinlik kız.

Bildiği tüm duaları okudu bir yandan mezar taşını okşarken anası bellediği.

Aynı akıbeti yaşamak istemiyordu anasıgil gibi.

Çocuktu ve çocuk kalmalıydı. Kadınlığa uzanan yola daha çok vardı.

Son kez dokundu mezar taşına.

‘’Anam, talihsiz anam’’ diye fısıldadı usulca.

‘’Nolur dualarını esirgeme benden. Benim dualarım hep seninle ve sevgim de hep seninle. Buluşacağımız gün doya doya hasret gidereceğiz seninle. Gitmeliyim buralardan ve ev bildiğim o cehennemden uzaklaşmalıyım. Düşlerimi çalmalarına izin veremem ana ve unutma senin düşlerin de bende saklı. İkimiz için yaşayacağım ve yaşatacağım seni ve düşlerimizi. Rahat uyu sen.’’

Paylaş:
4 Beğeni
(c) Bu yazının her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Yazının izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Yazıyı Değerlendirin
 
Çocuk gelin... Yazısına Yorum Yap
Okuduğunuz Çocuk gelin... yazı ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ÇOCUK GELİN... yazısına yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
levent taner
levent taner, @leventtaner
13.6.2015 15:24:53
‘’Kes’’ dedim sana.’’Sen yapacağını yaptın. Gerisi Allah kerim.’’

Adam ebeyi savarken Allah kerim diyor da bebeğin kız olmasına Allah kerim demiyor, diyemiyor, şu paradoksa bakın hele siz. Kim bilir eğer erkek bebek ölü doğmayıp dünyaya gelseydi, adamın o coşkusundan belki karısı da nasiplenirdi.

Kuşkusuz hazin ve dokunaklı bir öykü yazmışsınız, hüzne sevk ettiniz bizleri.

Maalesef toplumda cehalet dağ boyu. Bazı ailelerde ard arda kız çocuk veren kadınlar erkek çocuk verene kadar ya da vereceğim diye helak oluyorlar, yaşasalar bile.


Güne düşen yüreği, emeği, kalemi kutlarım.

Meleksultan
Meleksultan, @meleksultan
13.6.2015 14:21:53
O kadar içten ve dokunaklı anlatmışınız ki, içim sızladı . Toplumumuzun kanayan bu yarasına dur diyecek çıkacak mı. Sevgilerimle.
NEFİZE  ILGAZ
NEFİZE ILGAZ, @nefizeilgaz
13.6.2015 13:51:35
Defalarca yazılsada,hep yazılsın.. Belki bir gün değişir ümidiyle,yazan kaleminize ve yüreğinize sağlık,saygılar.
Semiray Sezgin
Semiray Sezgin, @semiray-sezgin
13.6.2015 13:31:18
BU KADAR DOKUNAKLI BU KADAR İÇTEN SANKİ YAŞAMIŞ GİBİ KALEMİNDEN GELEN.NE GÜZEL BİR ANLATIŞ TA..YÜREĞİME İŞLEYEN .KALEMİN HEP YAZSIN.SEVGİYLE KAL..ÇOKTAN HAKETMİŞ BU YAZI ÖDÜLÜ HEMEN ERKENDEN...SEVGİLER...

Semiray Emre tarafından 6/13/2015 3:15:41 PM zamanında düzenlenmiştir.

Semiray Emre tarafından 6/13/2015 3:16:17 PM zamanında düzenlenmiştir.
Etkili Yorum
DemAN
DemAN, @deman
13.6.2015 10:50:01
Müslüman coğrafyalarda çocuk yaşta evlilik, gelenekseldir hatta çocukların 12-13 yaşlarında yani erginlik çağlarına geldiği gibi evlendirilmesi zorunluğu kılınmıştır. Gelişmemiş ülkelerde kadını bir eşya gibi görürler. Bu geri kalmış ülkelrede kadının adı bile yoktur; olmadığı gibi sevgili Yekta arkadaşımızın dediği gibi :

"Düşünün ki, o kültürün bir ezgisinde, bir halk türküsünde "On beş yaşında da Nazife de hanıma doyum olur mu?" diye soruluyor; bu ezgi 'resmi repertuvarlarda' coşku verici bir kategoriye sahip oluyor ve çalınıp söylenirken, 'toplu bir trans hali'nde eşlik ediliyor, alkışlanıyor..."


Töre ve töre avcıların kendilerine asla uygun görmedikleri bu çağdışı töreyi başkasına uygulamaktan da çekinmezler.

Örneğin bu fetvayı veren veya töreyi dayatan hacı, hoca ve şehylerin hiç bir zaman çocuklarını küçük yaşta evlendirildiği görülmemiştir bu 1, bunlar asla zekat, sadaka vermemiştir belki dokunulmazlıktan dolayı 2, Bunlar asla çocukları baba yaşı evliliği yapılmamıştır, berdel, kan davası evlilik, kan temzileme evliliği, gönül hatrı evliliği görülmemiştir3, beşik kertmesi evliliği de yoktur...


Buralarda halkı eğip büken vbu zatlar töreyi mukkades görürüken kendilerine asla uygulamamıştır. demek bu bilinçli yapılan eylemlerdir, faaliyetlerdir.

Sevili Güllüm'ün dediği " Değerlerin gerçek manada yitirildiği bir süreçten geçiyoruz ve herkes payını almakta ama en çok çocuklara oluyor ki irdelenesi ne çok yanlış var."


Bu süreç zaten eskiden beri vardır fakat diğer insani değerler boyutları erezyona uğradığı aşikardır ama bu yanlış evlilikler, kadına bakış açıları eskiden beri vardır; erkek, para egemen toplumlarda kadın hep ezilmiştir bir o kadar da çocuklar...

son olarak şunları ekleyerek: Benim mutluluğumu kiraya verilerek mi? Baskılara , dayatmalara göz yumarak mı? Törelere boyun eğerek mi? Cenneti bulacakmışım! Ben cehennemi şimdiden yaşıyorum dediklerinizi kabul ederek!


Özelikle ülkemizin kanayan yaralarından biri olan çocuk evlilikleri hala yürek yakmaya devam etmektedir....



Güne gelen eseri ve yüreği kutluyorum

Selamlarımla













Deman Ronahi tarafından 6/13/2015 11:25:45 AM zamanında düzenlenmiştir.
Gülüm Çamlısoy
Gülüm Çamlısoy, @gulum-camlisoy
13.6.2015 00:46:01
DEĞERLİ EDEBİYAT DEFTERİ SEÇKİ KURULUNA VE SEVGİLİ GÖNÜL DOSTLARIMA YÜREK DOLUSU TEŞEKKÜR VE ŞÜKRANLARIMI SUNUYORUM.

EN İÇTEN SEVGİMLE VE SAYGILARIMLA...
Yekta Attila
Yekta Attila, @yekta-attila
12.6.2015 21:19:15
Düşünün ki, o kültürün bir ezgisinde, bir halk türküsünde "On beş yaşında da Nazife de hanıma doyum olur mu?" diye soruluyor; bu ezgi 'resmi repertuvarlarda' coşku verici bir kategoriye sahip oluyor ve çalınıp söylenirken, 'toplu bir trans hali'nde eşlik ediliyor, alkışlanıyor...
[Popülizmin ne anlama gelebileceğini buradan başlayarak da sorgulayabiliriz...]
On üç yaşında evlendirildiğini söyleyen, mutlu mesut 'sanatçı hanımın' nasıl algıya yol açabileceğini de ihmal etmeden soralım...
O kızın babası olacak Recep İvedik'i yuhlarken, kadını çoğunlukla cinsel bir obje gibi resmeden, 'modern zaman' ile özdeş görülmeyi koşullayan medyanın 'toplum mühendisliği' amacını da göz önünde bulunduralım...
Kimin eli kimin cebinde mi derler, öyle bir laf var ya...

Saygılarımla...
şaire şebnem örs
şaire şebnem örs, @airc-ebnemc-rs
12.6.2015 20:13:53
10 puan verdi
gümde olan bir konuyu kaleme almışsın... yüreğine sağlık.
mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
12.6.2015 20:07:49
ülkemizin acımasız gerçekleri..
Artık bu gibi olumsuz olayları doğu ve güneydoğu dışında yaşamak imkansız gibi.
Ülkenin çok yerinde insanlar artık olgunlaştılar ama... doğu ve güneydoğu hala kanayan bir yara olarak karşımızda duruyor ve o bölgelerde kadının hiç kıymeti yok. Sadece yatak aracı o çocuk yapsın kocasının ihtiyacını gidersin...sevmek sevilmek mümkün mü?
Siz Bakmayın HDP gibi partilerde kadın çokluğuna, kimse alt tabakada olan olumsuzlukları sorgulamak gibi niyetleri yok.
Toplum ne kadar cahil kalırsa onlar için çok daha iyi.
Hikayeyi anlatım şekli güzeldi yormadı okuyucuyu
tebrik ederim
grafspee
grafspee, @grafspee
12.6.2015 16:41:57
çok üzücü, kahredici. insan okudukça, günümüzde de hala yaşananları düşündükçe öfkeleniyor. ama elden de fazla bir şey gelmiyor. Allah an itibariyle bu zulmü yaşayanların yardımcısı olsun.

elinize sağlık.
KalbiHazan
KalbiHazan, @kalbihazan
12.6.2015 14:12:58
10 puan verdi
Cok cok acı bir hikaye, kader diyerek cekiliyor hep sineye.. kızım olsaydı asla kücük yaşta evlenmesine musade etmezdim 20 yaşını gecmiş olmalı kendi karar vermeli kendi secmeli eşim diyecegi kişiyi ama işte olmuyor nedense.. saygı ve sevgilerimle...
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL