7
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
1039
Okunma

Çıkış Türklükten mi ya da Neo Türklük ve Neo Türkizm:
Soruyu "Yeni Türk" ve "Türkizm" kavram ve tanımlarına yönelik olması, Batı veya Doğu merkezli Türkizm-Türkoloji farkı bağıntısıyla soruyorum?
Yine, Kıta Avrupa veya Amerikan sosyolojik kavramlarından daha Türk’e özgün bir evrilmeyle olup, olmamasına yönelik bir tespit amaçlılıkla da gerekli buluyorum.
Ben Kürtlerle yeniden ’Kemalizm’in de, yeni bir cumhuriyetinde olacağına inanmıyorum.
Yeniliği, 1923 devrimciliğini tamamlama ve Türklüğü tahkim amaçlılıktan gelecek olan cumhuriyetin en belirgin vasfının, emperyal büyük sistemden kopuşu başlatıp, "istikal-i tam"şartlı olmasıyla koşut gidebileceğini düşünüyorum.
Bir de iktidara "bilâkayd-ü şard" Türkleri getirecek olmasıyla...
Türkiye’deki bütün sorunların temelinde, iktidarın koalisyon azınlık bir "oligarşi" elinde toplanmasını neden olarak görüyorum.
Bu nedenle, yukarıdaki kayd-ü şartlar hali, cumhuriyetin toplumsal içeriğindeki oluşturucuları da ister istemez doğal bir seleksiyona tabi tutacaktır.
Bu elemenin Kürtleri cumhuriyet içinde tutacağını hiç sanmıyorum.
Bu nedenle, Türkiye ve tüm bölge ülke Kürtleri "Medine Sözleşmesi"nden kopmuyorlar, kopmazlar diyebiliyorum.
Hatta, aksine "Kobani/Company"de daha da gericileşmiş "yeni emperyalizm" ile pervasız bir ittifak halinde, onu yeniden kuruyorlar.
İttifaklarını ve müttefiklerini, isteyen; Irak, İran, Suriye ve Türkiye’deki ortaklıkları ve yol arkadaşlarına bakarak ta görebilir.
İsterseniz sayalım...
Akpkk, İran, tekrar Irak yeni hükümeti ve Barzanistan, Öso..
Düne kadar Işid bunlara dahildi ve renk tonaj farklı tüm diğer selefi-tekfirciler.
Işid ve Pkk-Pyd vile Akpkk-Fetullahi cemaat arasında geçici benzer karşıtlıklar var.
Birbirlerini zıt kutuplarda tamamlayarak, emperyalizme taşeron hizmet veriyorlar.
Adının "Rojova" mı, "Kobane" mi olduğunda dahi müttefik olamadıkları bir yerden çıkacak şey "Medine Şehir Site Devleti"dir.
Siyasi skaladaki bütün Kürt hareketleri, her türlü devrimcilik ve ilericilik vasfını kaybediyor.
Ben öyle bir Kürt hareket, eylem ve söylemi varlığını bilmiyorum.
Eğer varsa ve gösterilirse dinlerim.. okurum.
Tümü, gericiliğin merkezi olan emperyalizm ve onun alt grup mürteci-yobaz oluşumlarıyla ittifak halindedirler.
Emperyalizm ve kapitalizmle can ciğer olmalarını söylemeyi, artık fuzuli buluyorum.
Anayasası filan bile var, okuyup üzerinde uzun uzun kafa yorduğumu anımsıyorum.
Yalçın hocanın "Çöküş"teki tezlerini daha sağlam temellerle ortaya koymanın, Balfour ve Sykes-Picot’taki eksik parçaları tamamalamaktan başka faydası olamaz.
Gizli tarihlerin, yerine geldiklerini ıskartaya çıkarmaları için kabul edilebilir abartıları oluyor. Devrimle ise hele bu geliş; kabul de edilebiliyor.
Helen, Ermeni, Kürt ve bunlara üst İbrani bir akıl ile olması da onun ırki yaklaşım içinde olmadığı bir millet tanımında muvafık olduğunu gösteriyor...
Türkiye’de cumhuri dönemlerde Hristiyan-Yahudi savaşları makul ve mantıklı durmuyor.
’Kemalizm’in yanlışlarını da, artık ayrıca yazmak gerekiyor..
Sürekli -taktik yanlışlar- deniyordu, -strartejik hatalar- olarak düzeltilmesi gerekiyor.
’Kemalizm’in Türkleşmeyi çok ilgilendiren, mübadele ve mübadil tercihi konusuna yönelik, soru ve sorunları da var.
Daha kolay ve sorunsuz Türkifikasyon seçenekleri varken, kendi düşmanını kendin yarat riskini görememesini de anlamıyorum.
Bu nedenle, mübadelenin Doğu versiyonunun neden Batıdaki kadar köktenci olamadığına da ayrıca bakmak gerekiyor.
Neden olamadığının üzerinde de ciddiyetle durulmalıdır?
Bir de Batı’ya Türk bile değil, zahiri müslüman yerleştirimi konusu var...
Batının Türklüğü de bu nedenle tartışmaya açılacaktır.
Dinen, ırken ve lisanen Türk olmama ilkesi...
Kürt ve Ermeni sorunu ile ki, eşzamanlı ve ortaktır.
Orada Kürtlerin oynadığı rol, Batı da başta Çerkes-Kafkas kökenliler ve Arnavut-Balkan etnik miliyetçilerine oynatılacaktır.
Doğunun -demografik negatif Türklüğü- konusuyla birbirine eklemlidir...
Azerbaycan devletinin, Ermenistan’ın Sovyet şemsiyesi altında tutulması ve toprak talebinin (Gümrü Antlaşması ile) pasifize edilmesi karşılığı Rusyaya bırakılması konusu da var.
Yani Anadolu’daki milli demokratik devrime daha soldan bakan Nerimanov, Vahidov, Hatta (Resulzade, Togan ve Enverpaşa) -Galivey- M.Suphi bağlamındaki kördüğüm hali...
Enver ve Ethem kliği çok bakirdir. İlginç sonuçları olacağını düşünüyorum.
Doğu ve Batı’daki mübadilliğin, Asya Türklüğü ile tahkimi, akla dahi gelmemiş; çok tuhaftır.
Ya da Kafkasayan boyutla sınırlı tutulmuş...
*
"Medine Sözleşmesi" ...
Ve şimdiki -etnik, mezhebik ve cemaat ulus- ptototipi olarak kurulan şehir/site devletinin, mega bir hızla büyümesi konusu ve -pre-feodal emperyalizm- kavramı...
Kavramı ben yazmış oluyorum...
Daha evvelkinin -tarım ve toprak feodal- kökenlilikle ve yensininde -sanayi-finans feodal- kökenlilikle ayrıştığının yazılmasını kaydediyorum.
Böyle bir ayrım "yeni feodalizm"e hem sınıfi ve hem de ekonomizm olarak bakılma bütünlüğüyle birlikte yararlı olabilir.
Hz.Muhammed’in bu ışık hızıyla büyüyen devletimsi yapısının, emperyal özelliği kesindir.
Ama bir destekçisi var mıydı.. olmadığını biliyorum.
Bakmak gerekiyor...
Feodal dönemde ve toprak kökenli emperyalizm çağının ruşeym-primitif halindeydiler denebilir...
Ahmet Kutlu Ayyüce
31. Ocak.2015