8
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
1976
Okunma


Güzel bir gün.Hava açık,güneşli.Tek bulut yok gökyüzünde.Bugün tamamen bana ait.Keyfim yerinde.Uzun zamandır gerçekleştirilmemiş bir ziyaret için mini bir yolculuk beni bekliyor.Sadece yol ve ben, bir de doğru yolda olduğumuzdan emin olmak için Sibel bizimle olacak.
Gideceğim yer merkezden 1,5 saat kadar uzakta bir ilçe.İlk defa gideceğim.Yol konusunda berbatım o yüzden Sibelsiz yola çıkamıyorum.Bazen çok dolaştırsa da bir şekilde eve dönüş yolunu buluyoruz.Ona güveniyorum. Benzinimizi aldık.Çantam, cebim,cüzdanım ve diğer ihtiyaç duymam gereken şeyler derken evet hepsi yerli yerinde.
Radyomu açıp bu keyifli yolculuğun tadını çıkarmak için yola çıkıyoruz.Şehir içinden çıkmak çok zaman almıyor.Şanslıyım trafik su gibi akıyor.Radyoda sevdiğim şarkılar çalıyor.Bilmediğim bir yere giderken sakin olamayacağım kadar sakinim.Nihayet şehir dışına çıktık.Gökyüzünün maviliği de olmasa çevrede sarının tonlarından başka bir renkte yok hani.Yinede sarı ve mavinin kucaklaşmasından, bende aralarında olmaktan memnunum.Dikkatimi Sibelden ayırmamalıyım.2 Km sür,sağdan git sonrasında uyanık ol, dönüşe az kaldı mesajını verdi. Sağolsun yine hız limitini aştığımı söylemeyi de ihmal etmedi.Benimle konuşmasa da o iyi bir dinleyici ve beni bu kadar düşünmesi iyi hissettiriyor.
Heyyyy.bu şarkıyı çok severim. Jon bon jovi "Have a nice day" diyor.Bu şarkı sadece bana gelsin.
200 metre sonra yavaşça sağdan dönünüz .Sibel’in sesiyle bu bomboş yolda yinede sinyalimi vererek sağa dönüyorum.Yol berbat.Birazdan düzelir umuduyla devam ediyorum.Hayır.Düzelmek şöyle dursun tuhaf bir şekilde böylesi açık güneşli bir günde gökyüzünde bir kaç hain kara bulutun toplanmaya başladığını görüyorum. Hay aksi.Bir bu eksikti. Zar zor ilerlediğim bu köy yolunda birde yağmur yağacaktı. Harika ! Sen sürmeye devam et .10 dakikadır sürüyorum. Sibelin de sesi kesildi.Çekmiyor. Oysaki alt geçitlere girerken bile uyarırdın Sibel.Bilmediğim bir yerde berbat bir yolda dahası kara bulutlarla gittikçe kararan bir gökyüzü altında beni yalnız bırakmak için ne kadar da iyi bir zamanlama ! Radyodan da cazır cuzur sesler geliyor ve radyoda gidiyor.Doğal olarak tabi böyle bir yerde radyo çekmez diye düşünürken birden daha yüksek sesle "sweet dreams" çalmaya başlıyor. Evet,kesinlikle bu farklı bir kabus ! Kara bulutlar son mavi gökyüzü parçasınıda yuttuktan sonra ardından gök gürlemesi başlıyor.
Çevrede yaşam belirtisi adına ne bir ev ne tek bir canlıya rastlıyorum.Bu berbat yoldan ne zaman kurtulacağımı düşünürken iki kişinin yol kenarında yağmurdan ıslanmamak için sırt çantalarıyla başlarını siper alıp otostop çektiğini fark ediyorum. Hayır,alamam hele böylesi bir yolda bilmediğim bir yere kim olduğu belirsiz iki kişiyle devam edemem. Transit geçiyorum.İçlerinden biri öfkeyle arabama taş atıyor ama kurtarıyorum.
Ekrana benzin uyarısı düşüyor birden. İmkansız ! Depoyu yarısına kadar doldurdum ki gideceğim yere iki kere gidip gelmeye yeterde artar bile.Müziğin sesi bangır bangır. Kısamıyorumda. Arabada hiç bir şeyi kontrol edemediğimi fark ediyorum.Bu kadar sakin başladığım bu keyifli yolculuk çok başka bir yere doğru gidiyor.Hemde hızla ve benim elim kolum tamamen bağlı. Kendimi bırakamam direksiyonu bırakamam Çarpıntımı kontrol altına almaya çalışmalıyım.Kendim dışında her şey kontrolden çıkmışken ben gittikçe korku ve panikle kalbim ve beyniminde kontrolünü kaybetmeme neden olacak hormonları nasıl normale çekebilirimi düşünüyorum !? Şurda bir parça çikolata olacaktı.Bir korku filminde rolünün ne olduğunu bilmeyen bir oyuncu olduğum yolculukta bulduğum çözüm sadece bir parça çikolata yemek mi oluyor. Gerçekten mantıksız ama çikolatayı ağzıma atıyorum. Çikolata hızla erirken beynime yayılan serotonin ile biraz sakinleşmeye başladığımı hissediyorum .
Erken konuşmuş olmalıyım.Araba duruyor.Benzin bitmiş. Hiç başıma gelen bir şey değil.Bugün ilklerin de günüymüş meğer.Ne mutlu bana.Arabadan bir yere ayrılmıyorum Her yer karanlık.Yağmur alabildiğine camı dövüyor gözümün önünü göremiyorum.Arabadan çıkıp nereye gidebilirimki. Hem arabadan ayrılanların başına neler geliyor ? Filmlerden tahmin edebilirsiniz.Arabanın içi hala sıcak ve bu uykumu getiriyor.Ama nerede olduğumun ve başıma neler gelebileceğinin farkındayım.Elimden bir şey gelmiyor.Sadece dua ediyorum ve sileceklerimin araba durmasına rağmen çalıştığını söylemedim değil mi? Aslında bunu fark etmem o yol kenarında görüp transit geçtiğim iki kişinin sileceklerin gözümün önünü açtığında bana doğru yaklaşmakta olduklarını fark etmemle aynı anda oluyor.Yağmur yağıyor.Cam görünmez oluyor ve silecekler çalışıyor ve ikisi bana daha da yaklaşıyor...ve tak tak tak camıma vurmalarıyla birden kendime geliyorum.
Camı açıyorum.Gökyüzü hala masmavi.Yolun kenarında durmuşum.Polis memuru ehliyet,ruhsat istiyor.Çıkartıp veriyorum.Beni neden durdurduklarını hatırlamıyorum ama hatırlamadığımı hissettirmemem gerektiğinin farkındayım.Aklıma gelen en iyi cümle " Saat kaç acaba memur bey" oluyor.İnanılmaz bir sakinlikle memur bey cevap veriyor."13:00" 40 dk olmuş yola çıkalı.Rutin bir kontrolmüş evraklarımı teslim ediyorlar ve yola devam ediyorum.Sibel 200 metre sonra ilk sağa dönmemi söylüyor.Bir deja vu yaşıyorum.Sağa dönmeden arabayı kenara çekip duruyorum.Arkadaşı arayıp nerede olduğumu bilmesini istiyorum.127 saat filmini hatırlayalım hemen "Bir yere giderken mutlaka birilerine haber ver" mesajını hafızalarımıza bir daha çıkmayacak şekilde kazıyan filmdir.Ben daha sağlamcı olmak zorundayım.Giderken haber verdiğim gibi bilinç altımın bana yolda oynadığı oyundan sonra varacağım yere de bir yol güncellemesi yapmamın yararıma olacağını düşünüyorum.
Ve sıradaki şarkı guns’n roses’dan "patient"
Bulutlar mavi mavi göz kırpıyor
radyonun sesini biraz daha açıyorum
Evet,umarım,10 dk ya varmış olacağım...