11
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
979
Okunma

ayak uçlarıma düşen bir karanlıktır hasretin
gün ışığı misali
gözlerin düşerken gözlerimin ufkuna
anlayamadım seni bağışla beni
ölmek bu mudur?
belki de sen anlatamadın bana
sen hiç
kendi bedenini omuzuna yüklenmiş bir ceset gördün mü?
gecenin karanlığına karışıp
yavaşça ayaklarını sürürken sokaklarında
ki ilk darbeyi senden aldığı besbelli
ve çok da kederli
belki de kusacak tüm gerçekleri gün ortasına
oysa ki
güneşli günleri anımsamaz ki ölüler bilirsin
karanlık bir ayazı saklarken soğuk avuçlarında
ve dar zamanlarda yağmalanırken masum sevdaları
sis çökmüş sokaklarında öylece bağlanıp kalırlar
şimdi
isimsiz mezar taşlarına başını yaslasan ne olur ki
kaçak tenhalar kadar korkarlar artık yaşamaktan
ve cayır kuşları kadar ürkektir hep gözleri
amansızca kumsalını döverken hırçın dalgalar
onlar susarlar
ve dudaklarından
dünlerden kalma küflü bir çığlık kopar
geceye düşen yıldırımlar gibi
çarpar suratına
ve sen vicdan mahşerinin kıyısında kalırsın
ayın ak göğsünde çekilirken sular
saatler susar
dipsiz uçurumlarda tutunacak tek bir yer ararsın
bütün yalnızlıklar ağlar gidenlerin ardından
ve bilirsin ki...
tek tek kanatlarından vurulmuştur artık
anka kuşların
ağır ağır çekilirken kan damarlarından
solarsın zamansızca
umutlarını asacak tek bir yer ararsın
hayallerin savrulurken güz rüzgarının koynunda
ki yüzüne inen bir gelincik gülümsemesidir
işte o zaman anlarsın ki...
vakit tamam
ay/su
5.0
100% (15)