5
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1666
Okunma

gecenin geç bir yarısında
karanlığı yırtarcasına
bir baykuş
çığlık-çığlığa
sanki
köyü eşkiya basmışta
sanki
kurşun yalayıp geçmekte
bir adım arkamızda
panik içinde çığrınmakta
sevdiğini,
sele vermişte
bebesini
kaptırmış da bir ana
bir baykuş
avaz-avaz döğünmekte
sen mi uğursuzsun,
yoksa bir uğursuz mu uğradı sana
ne bu panik,
neden telaşlanıyorsun
kendi sesinden mi korktun
yoksa sen de
kendinden mi kaçıyorsun
bir baykuş
karanlığa kaçmakta
kimbilir hangi beladan
kimbilir hangi avcıdan
kimbilir hangi uğursuzluktan
bir baykuş,
karanlıkta kaybolmakta
çığlık-çığlığa
“sefil baykuş ne yatarsın burada
yok mudur vatanın illerin hani
küsmüş müsün selamımı almazsın
şeyda bülbül gibi dillerin hani
dilllerin hani
bir kuzu koyundan ayrı ki durdu
yemez mi dağların kuşiyle kurdu
katardan m(ı) ayrıldın, şahin mi vurdu
turnam teleklerin tellerin hani
tellerin hani”
…
kırlangıçlar tünemiş
elektrik tellerine
elektrik direkleri güç-bela yer açmış kendine
çelen diplerinde
birbirlerini göremeyecekler neredeyse
telefon direkleri
köyden yangın kulesine uzanmakta
bir hat üzerinde
belli aralıklarla
teller bel veriyor
iki direk arasında
küçüldükçe, küçülüyor
uzaklaştıkça
kaybolup gidiyor
bir tepe arkasında
ne sokaklar düm-düz böyle,
ne ağaçlar hizalı
ne göz alabildiğine uzar köyde
ne bir şey diğerinin aynı
telefon bize yabancı
ne telefonun ağacı bizden
ne teli bizim köyden
sesini duyduğun aradığın değildir
ne güzel bir haber verir
ne hasreti dindirir
ömür hasret büyütmektir.
DİPNOT
* Sefil Baykuş / Hıfzı
(Kazğızmanlı Recep, emmi kızı Suna’ya vurgundur)
5.0
100% (8)