7
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
1393
Okunma

gözlerim yağmura tomurcuk
billurlar yuvarlanır
yanaklarıma
boncuk,
boncuk
masum
ve
taş duvarlı evler
toprak yollarla
sarmaş-dolaş çelenler
uygun
ne dümdüz yollar
ne de köşeli harımlar
ne evler dört köşe,
ne pencereler üzgün
her şey, herşey
düzgün
çelenlerin dibinden
şiril-şiril akan
Yukarı Çeşme havuzunun suyu
Delamatlar Bayırındaki söğüt köklerinin arasında
kendini bir o bir bu yana vururdu
kendi halinde akar kıvrıla kıvrıla yolunu bulurdu
durgun
düze indiğinde samansı çöpleri sürükleyerek
çöpelleri takılı koyarak
köpüğü önüne katarak
önce yarıkları doldurarak
bir bahçe duvarınının deliğinde süzülerek
yaz güneşinde kavrulmuş
fidelere can verirdi
aşağıya indiğinde
yeterdi
herkes sırasını bilse
olsun
harımlar
kapışırcasına
bir damla su akmasın boşa
bir tohum yeşersin
bir fidan büyüsün
boşa giden bir damla su
kuruyup gitmemek uğruna
üzgün..
gecenin geç yarısında
ulumalarda köpekler sıra sıra
tanyeri ağarmadan daha
köy tatlı uykusunda
uyansa kalksa mı acaba
gözler sabah mahmurluğunda
pekmez köpüğü yeleli
horozlar ötüşmekte
uzun uzadıya
birbirleriyle atışmaktalar
uzun mu
uzun
o
nasırlı elleri
deynekli
kırış kırış
ama
güleç yüzlü
pırıl-pırıl
insanlar
durgun
bir taşa oturmuş
bir duvara yaslanmış
bir eşeğe binmiş
çift süren
çapalayan
sulayan
insanlar
yorgun
zaman
ah!.. zaman dursa
geçmeyi unutsa
sizde
ve bu fotoğrafa
dönebilsem
varsın siyah-beyaz olsun
üşümeyeceğim
olsun
tenha
sokaklarından geçip
sokağa açılan "kocaçalı"yı
iterek bir kenara
"-laouyn ihtiyar"
"-ebe evdemisin"
tahtalarını yağmurdan korusun diye yapılmış
küçük çatının hıfzettiği
iki kanatlı "gocağapı"nın
tokmağını çalacağım
ya da açacağım
tahta sürgüsünü
yukarıya iterek
nasıl olsa eskisi gibi
evlerde çoban köpekleri yok artık
en fazla “bir Ayvaz, bir Köroğlu”
ya bir Ayvaz
veya bir Köroğlu
küçük çatıların, korumadığı
tek kanatlı,
ipi bir kuru ağaçtaki
bükük eski çiviye
dolanarak kapatılmış kapılar;
hani yağmur kabuksuz ardıç sırıklarını
grileştirmiş,
ya da kimbilir ne ağacı
damarları belirginleşmiş,
pörsük tahtalı
"cümle kapı"ları var ya!
hani tutturuldukları yerin arkasına yamıltılmış
"mıh"ları küflenmiş
söğesinin dibinde ya taş, ya testi çanağı
bağından kurtulunca "gelen var" gıcırtılı
kapıları olan evlerde
yaşlıları ziyaret edip,
"yalnız"ları
yalnız koymayacağım.
köyün tenha sokaklarından geçip
kırık camları çapıtla kapatılmış,
ya da kağıt yapıştırılmış
ardıç çörtenleri yana kaymış
kapısında bir ip
ipi asılarak kapıyı itip
yanlarına varacağım
hastaları yoklayacağım
baş uçlarında
bir ömür
“-ömür dediğin ne ki,
göz açıp-kapayana gadak geldiii
geşdi!”
ellerime alıp
ellerini
ısıtacağım
bırakmayacağım
göz açıp kapayana kadar
baş uçlarında olacağım
DİPNOT
pörsük: eski
cümle kapısı: evlerin sokağa açılan ana giriş kapısı
çörten: toprak damlarda biriken yağmur sularının duvara siğmeden daha uzağa akıtmak için oyulmuş ağaç veya teneke oluk, çölten
5.0
100% (10)