/ Öptüm çünkü onu seviyordum o geçip gidene değin sokaktan Ben Elleri üzerine şiirler yazıp Dünler kuruturdum kitaplar arasında... /
Dün ve ondan önceki dün Önce Kuşları yemledim sonra Nikaraguada bir çiçeğin tomurcuklanışını izledim Masai Mara da yine sabah oldu Serengeti ulusal parkında sıradan bir gün Savannah da çılgın bir öğleden sonra Otçullar etçiller ve belgeselciler İnanır mısın Çita Osman ellerime doğdu sayılır doğdu büyüdü avlandı Ortalama yetmiş kilometre hızla yuvadan ayrıldı Baktım böyle olmuyor ağlayacağım yoksa Sandalyenin kulağından tutup sokağa attım masa peşinden koşuverdi Yatak yorgan yastık kılıfı bir tarafta sinmiş ağlıyor Sürrealist pezevenk diye bağırıp duruyor halının altından üstüme üstüme parkeler...
/ Düşünsene Diyorsun ki Ben sizi çok sevdim Ve şu bilekleriniz nasıl dayanılmaz Öpebilir miyim... /
Dün toplu taşınmak istenmediğim bir taşıtta omzuma düştü saçları ve başı Son durağa kadar gitti omuzlarım saçları ve başı İnsanlar nezaketten bi haber artık canım Bir sıcak gülüşe kapatırdım ben hesabı
Acılar ikiye ayrılır Yârdan gelen ve serden gelen diye Avuntuyu ise hiçbir şeye ayıramazsın Bizler Avunarak yaşıyoruz çoğu zaman...
/Avuntuya sevdim ben çoğu yıkıntıyı bilmiyordum Yıkıldıktan sonrası tüm kentler aynı moloz yığını /
Ve senin bileklerin hâla güzel öpmesini bilene Çünkü benden geçti artık Öpsemde bir öpmesemde
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Bilek gamze boyun parmaklar gulus sevmek icin tutuklu kalak icin gerekceler sunuyor beyin insana dimi mih gibi cakiliyo iste yurege minik bi kare vazgectim densede vazgecilmiyor siir oluyor iste selamlar
Sela okunuyor. Uyku problemi yine had safha da , üç saatlik, dört saatlik uyku sonrası arada beş dakika sandalye de kestiriyorum ama kulağım açık, duyuyorum.
vefat edenin adını söyledikten sonra 'Allah rahmet eylesin' derken, tok bir sesle söylüyor imam/müezzin kimse artık. şiir de bilek geçince garip bir eski fetiş duygu içimi tepikledi. Bir ara ameliyat, otopsi videolarına, resimlerine merakım çoktu. Eski bir telefon vardı, 3gp formatında video açıyordu. Videoları çevirir telefonda izlerdim. Bir nevi tatmin ederdi o videolar. Sonra, sonra daha büyük rahatsızlıklar bu tür ufak takıntıların yerini aldı. Bazı duygular ise bırakmadı. İnsanların elleri, aynı hayvanlar gibi işlevsel özelliği yüksek ve canlılar dünyasında insan eli malum, her şeye yatkın oluyor. Küçükken bana kaportacı elin var demişti birisi. Okurken yazları kaportacıya girmek istedim ama kitaplar tecavüz etti zihnimi. Bedenin neye benzediği önemi ortadan kalktı. O bilek meselesinde, ince bilekler zarafet belirtisi. Biraz kalın olunca insana güçlü hissi veriyor. Ellerin çalışması için gerekli sinir ağının da, damarların da oynar başlıklı ufak bir mekanizma gibi durmasının yanında, içindeki epital dokudan, yağına, damarına kadar aleni görünce insan tiksiniyor. Bir yandan deri mucizesine ortak oluyorsun. Derimiz, en ağır organımız iken, Rabbimiz elbette bize güzel kıyak çekiyor. O tatlılık, memba gibi duran yanı sıra güzellikleri taçlandıran deri olmasa, eti, kemiği öpecek insan.
Bir kız vardı, kıza aşık olduğumu sanıyordum, bana 'seni arkadaş olarak görüyorum ' demesi de yalandı, ne arkadaşı, öylesine birisiydim onun için. Üzülmüştüm haliyle. Bir gün evine yakın bir yerde gördüm. Heyecan bastı. Beni görmemişti, arkadan dolandım, geçtim arkasından onu izlemeye koyuldum. Şort giymişti, üzerinde tişört vardı, saçları nemliydi. Bileklerini görüyordum, rahat bir şekilde, hiçbir şeyi önemli değildi o an, hani yanına koyuyor elini, saçını düzeltiyor, omzunu kalıyor, ben onun bileklerine bakıyorum.
Sapıklık veya sapkınlık değil. Aynanın karşısına ağırlıkla geçip, biceps çalıştırdıktan sonra koluna omzuna bileğine bakan biri de elbette o hayranlık içinde kayboluyordu.
O bileği güzeli sonradan çirkin bulmaya çalışsam da, evlenip artık çoluk çocuğa karışma hevesine girse de bilekleri vardı. Platonik kalmamış, açılıp konuşmuştum ama zaten beni beğenmezdi, bunu da biliyorum.
Tabi, bileğini de unuttum sanıyorduk ki, şiir anımsattı birden.
herkeste var değil mi? bilek sonuçta
cuma selası okunuyor bu sefer de. iki sela arasında nereden nereye.
Vefat selalarında şunu öğrendim ben kişi çok ünlü biri değilse şehir için selayı okuyacak imanın eline sıkıştırdığın para miktarına göre hızlıca okuyup geçiştire biliyor yada para hoşuna giderse daha iyi okuyor. tabiki hepsi aynı değil sonuçta.
bir kanal var bu ameliyat vidyolarını falan yayınlıyorlar izlemesine izliyorumda dediğin gibi derimiz büyük nimet içinde çok şeyler gizli.
Bide şu var son 10 cuma namazı hutbelerini bu gün üşenmedim okudum. genelde hep fitne çıkarmamaktan isyan etmemekten susmaktan beklemekten söz ediyor imanlaımız. dini eğitim vermesi hurafeleri engellemesi gereken kurumun görevi birilerini her türlü korumak gibi.
şu seni arkadaş olarak görüyorum cümlesinden hep nefret ettim. çol muğlak bir cümle aslında seni istemiyorum ama belki birgün olur gibi birşey neyse. kolumda bir ağrı var ne zamandır bakalım ne zaman geçer
Vefat selalarında şunu öğrendim ben kişi çok ünlü biri değilse şehir için selayı okuyacak imanın eline sıkıştırdığın para miktarına göre hızlıca okuyup geçiştire biliyor yada para hoşuna giderse daha iyi okuyor. tabiki hepsi aynı değil sonuçta.
bir kanal var bu ameliyat vidyolarını falan yayınlıyorlar izlemesine izliyorumda dediğin gibi derimiz büyük nimet içinde çok şeyler gizli.
Bide şu var son 10 cuma namazı hutbelerini bu gün üşenmedim okudum. genelde hep fitne çıkarmamaktan isyan etmemekten susmaktan beklemekten söz ediyor imanlaımız. dini eğitim vermesi hurafeleri engellemesi gereken kurumun görevi birilerini her türlü korumak gibi.
şu seni arkadaş olarak görüyorum cümlesinden hep nefret ettim. çol muğlak bir cümle aslında seni istemiyorum ama belki birgün olur gibi birşey neyse. kolumda bir ağrı var ne zamandır bakalım ne zaman geçer
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.