26
Yorum
73
Beğeni
5,0
Puan
3718
Okunma

I
Aşk
Ve suretiz eğrilmiş iplik uykusunda
Parlayan pigment
Fosforsuz zamanlardı
Sanki
Her gece
Burkina faso’ya akıyorduk
Bir nehir kederiyle
Bir sessizi bir sesliye taşıdığında rüzgâr
Bir sesliyi yuttuğunda sessizlik
Zehr-i azam fısıltıları
Kuyulardan göğe yükseliyordu ses
Renk uyumu yaratıyordu parçalanmışlık
Ruhumu doldur
Yağmur yağar ve biter sonra.
II
Dil kafesi
Kulluğu yırtan
Kulluğa yatan varlık ve yokluk
Sanki kutsal kitaplardan uçup
Şarap süzen kanatlı kuş
Ve ölü dallı ağaçlara konuyorduk
Konuşuyorduk. Yine.
Burada oturacağız seninle
Yine de yaşanacaktı nirvana
Çiçeğin bıçağa dokunduğu an
Bıçağın çiçeği çektiği sır
Bahçenin susuşuyla
Karanlığa bakalım
Uzak yıldızlar kederin ne olduğunu bilir
Düşerler birer birer
Yollara
Ağaç üstlerine ve mağara kapılarına
III
Zaman gelir
Nedensiz çöken sis
Ve ah gibi kendiliğinden
Öyle kendiliğinden, gözlerimiz yokken
Sakin döllenmenin karanlığında karasis duman
Bu berrak duman
Baş dönüklüğü, mide bulantısı
Öyle kalıyorduk taş gibi alev
Göğüs kafesi
Kasık arası
Öyle yanıyordu Burkina faso
Her şeye
Ve hiç şeye.
5.0
98% (47)
4.0
2% (1)