Hu aşkına
hu aşkına
göğ mahzeninde katledilen çocuklar hürmetine yu beni Allah’ım nar kokusunun mayhoş esintisi vurur kudüs yüzlü saç tellerime ellerimin arasında yeşerince bataklık kuşları göğün mor dudağından sağılır ölü yağmurlar ve ırmaklar ölür güz iklimlerinde kekremsi bir küfrün hükümranlığında kanatlarında göğ telaşı kırlangıçların ve ben anlamış değilim üzümün dilinden bunca yıl ezilmeme rağmen üşümüşlüğün resmini çiziyorum boş bulduğum her duvara yasak sözcüklerle haykırıyorum titreme kaçıklığını ellerimin buzul yangınlarında ırmak’lar çiçek’leniyor dalıp dalıp çıkıyorum uzaklara elzem olan aşktı yalnızca unuttum suyu ikiye ayıran Musa tevekküllüyle arşınlıyorum dikenli yolları tabanlarımın sızısında cennetin ala rengi göğden berkitilmiş dualar taşıyorum cevşenimde kalbimde doru tay fırtınası kekre bir yalnızlığın saçlarından düşen yıldızlar gibi ömrümün yılkı çağlarını hibe ediyorum geceye dudağımda yıllanmış bir türkü ziyan zebil düşlerin gergefinde uçurum kar sütünden aykırı çiçekler. peydahlıyorum yeniden anlatmak için bu ahvali cüzzamlı bir ’geçmemişin’ izinde s’ayıklıyorum şizofren kimliğimi h’içlik makamına bırakıp eteklerimdeki düşleri kırık kemiklerden köprü yapıyorum yüzsüz ırkın ayinlerinde düş’üş’lerimi ateşten yaratılanın vesvesiyle kalbimde can veren kadını gö’r’müyorum öl beni Allah’ım kimsesizliğimde öl beni........ Barış Çiçek |
Kalemin susmasın
_____________________Saygılar