26
Yorum
79
Beğeni
4,9
Puan
2945
Okunma

...
ey Aşk
gelişinden tanıdım seni
sessizliğinden, dinginliğinden, sensizliğimden
en çok da ayak izlerinin asâletinden
gözlerinin adamlığından tanıdım seni
dedim işte bu
içtiğim kuyularında depderin
şatafatsız bir huzur
içtikçe sevmeyi öğrendim kendimi kaybettiğim yerde
daha önce neredeydin diye sor(a)madım
hangi meridyen ve paraleller arasında s’aklanmıştın
hangi masaldan ışınlanmıştın diye de
belki sen Ramses’tin bana Nefertari kimliğini giydiren
belki de Yusuf’tun veyahut perşembe ertesi mübarek gün
bende Thetis’indim birdenbire, ansızın damarlarına dolan
hücrelerinin moleküllerine karışan
ruh DNA’mda topladığımda, çıkardığımda, çarptığımda, böldüğümde
hep Sen çıkan Sen’dim
öyle çok tanıdıktın ki
ben yabancıyken kendi kendime
kaldığın ülkenin şehrini karış karış t’aradım
olur ya daha önce karşılamış olabilirdik seninle
herhangi bir çay bahçesinde, Kenndy parkta, dolunayın altında, bir kulenin asansöründe
yada bir hayvanat bahçesinde- orangutanlarla selfie yaparken
güneşlenirken bir tavus kuşunun gözlerinde
bir kuzuyu yetimliğinden öperken
kutsanan gül tapınağı türbemizken
belki de birlikte yediğimiz eis tadındaydı hala gülücüklerimiz
içtiğimiz su bereketindeydi gözlerimizin maviliği
ekmeğimiz bile taptazeydi yeni harmanlanmış sevdamız gibi
ellerimiz hala sımsıcaktı kalplerimiz avuçlarımızın sadâkatine boyanmışken
bir iklim
bir mevsim
bir asır
ya da sonsuzluktuk
sevip sevilirken
ve biz birbirimiz için yaratılmış aşktık
ezelden beri birbirimize aşıktık
ne biliyorsun Aşk ..!
Nagihan ERGÜL
5.0
97% (62)
4.0
2% (1)
1.0
2% (1)