12
Yorum
30
Beğeni
5,0
Puan
1556
Okunma

Anlamsızlığın dokunuşunda saklıydı hicret akşamları:
Aksanı kayıp bir lehçenin ilk imgesinde…
Kanıksamam kadar beyhude olsa da,
Addedilenin çok çok ötesinde.
Kimliksiz bir rabıtada gizli, pervasızlığın ümmet bildiği
O telaffuzu imkânsız ve inkârsız bir reçetede
Nakşeden bir iklimdi adeta.
Töhmet altında bir yılgı
Belki de savruk, kırpık yıldızların kayıp rotası.
Adsız anlamsızlığın perde çektiği,
Nahoş bir kabullenilmişken ölüm
Ve zikrettiği her ismin çok ama çok gerisinde.
Kayıp bir gölge kadar demli o yalıtılmışlık;
İzbelerde sığınak bellediğim metruk bir sancının
En kuytusunda.
Adeta tekil bir alfabe yine o pervasız yalnızlık,
Zinciri kırmak kadar
Tahakkümperver bir var oluş…
Anlık hitabetlerin, sanrı yüklü güdümü
Kadar ayrık bir betimleme, nazarında hicaba
Dönük gökyüzünün hüzne meyletmiş şafağında
Göz kırpan üç beş kırpık yıldız.
Gündönümü, yıldönümü
Belki de seyri döngüye teğet yüz görümü.
Yoksa aşkın izdüşümü mü de,
Kerameti yığılı yürekte.
Hoşnutluğun mucizevî tınısında seğirten
Üç beş sefil tümce kadar yeknesak,
Sükûtu hayale uğramış bir gönlün yüz sürdüğü
O döngüde, kırılgan bir zihniyetin muafiyeti.
Kıdemli sancıların hüküm sürdüğü,
Belki de ölüme dönük yüzümün izlek bildiği:
Gıyabında iz sürdüğü,
Sokulgan, alabildiğine kırılgan
Yine de durağan zaman zaman.
Mecali yitik, aşkı rahmet bilip
Hanidir kırgınlığını yok sayıp
Ve eşiğinde mahremiyetin, tehir edip de
Devingen ruhun eşkâline yenik düşüp.
Güdümünde garbı yön bilip,
Alabildiğine yüzü mihraba dönük.
Hutbelere sığdırdığım fısıltılarımda yanarken
Bu kor, hele ki esir düşmüşken aşk pazarına
Kıyama durduğum bir şarkının ilk ve tek hecesi:
Bin bir yenilgiye doyamadan yitip gitti, de ardımdan.
Gafletin yüksündüğü tek bir imge saklı idi,
Sadece tek bir imge:
Nazire etse de adsız ahkâmlar nispet edercesine
Hayra alamet idi belki de gördüğü her düş:
Bir serzeniş, bir beyanat, bir yok oluş,
Güdümlü bir yalnızlık sıradanlığın gölgesinde,
Seğirtirken bir heceden diğerine:
Sığıntı bir kelime olmaktan çok öte:
Aşk sadece aşk dese de tekelinde;
Arzında her bir hücresinde gizil tanıklığı evrenin:
Gıybet yüklü ne çok tahakküm
Ser sefil o heyula var oluş
Süt liman koca bir ömür
Rüzgârla savrulmuş çok öncesinde
Hakkaniyet ise razı geldiğim
Son bildiğim hangi kimlikte gizli kim bilir,
Sanrıların gölgesinde bir tezahürat
Vara yoğa biçilen değer kadar manidar.
Ne ruhsuz ne nüktedan,
Ne son verdiğim ne de başa erdiğim
Belki bir yüklem kayıp bir cümlenin nazarında
Kim ise kayıp, sırnaşık bir imge iken
Teğet geçen ömre:
Konuşlandığım kaçıncı cümle kim bilir,
Bir ömre bedel oysa aşk
İçinde saklı olsa da nice tahakküm.
5.0
100% (29)