Gün geldi ağladığım günlere ağladım. hz. ebubekir
İbrahim Çelikli.
İbrahim Çelikli.

Tırtar / Düğün

Yorum

Tırtar / Düğün

( 11 kişi )

3

Yorum

12

Beğeni

5,0

Puan

1612

Okunma

Tırtar / Düğün

Tırtar / Düğün

çalılar bir orda, bir burada
eski yollar boyunca
badem ağaçları -birbirine keymiş-
Karşıbağ’da, Damyeri’nde,

anlar boyunca
beyazdan pembeye
bir çiçeklenir var ya
baharda
tozpembe dedikleri bu olmalı
düğün-bayram herhalde

göz alabildiğince beyaz
aralardan başını uzatmış pembe,
birkaç da sütyanığı renginde buğulu
“çatalpayam” olmalı
belli.. yıl bereketli gelecek bu yaz
yaşayacağız inşallah bolluğu
baharda “payamlık”lar beyaz
arada bir olabildiğine pembe

haydi arılar işbaşına
haftasına varmaz ağaçlar silkinir
Arpalıkta nadastaki tarlalar çiçeklenir
çok sürmez rençber düşer öküzlerin peşine
otlar kaybolur, pulluğun gerisinde
tarlalar belenir, toprağın karasına
Karşıbağda, Tollardanyüzde, Kocadüzde

çok geçmez göz anlayana kadar
tek yapraktan süğmeye başlar arpalar
buğdaylar da diz boyu olunca
kılçıklanır yeşil tarlalar
sütlenir altın olası başaklar
kızarır gündönümünde

yığın olur, harman olur
tınaz olur savrulur
çeşme başlarında çuvallar
tertemiz hatılların başına boşalır,
suyun yüzüne kavsık,
kurnadan yıkanmış buğday kalburla çuvallanır
bir çuval da gölle kaynatılır
dam başlarında, kıl çullar üstünde
serçelerden “huy-haa! ”larla korunarak kurur
değirmene gidecek
ekmek-aş olası buğdaylar..
ne düğünler var.. güz’e
bereketli olsun



ince elekle ayrışır kepeği,
tirkilerde hamur
(gelinler beşibiryerdeli)
yenler çemrenir, yunrulur
cangır-cungur..
cangır-cungur….
konu-komşu uğrar
ekmek edenleri değiştirir
keşik eder

tandır ateşinde pişirici
iki bezele iki senitde
yarışırcasına oklavalar
bilezik şangırtılı şiş
sacdan alıp,bir ustalıkla
tandır alevinde demlemiş
hafif göynütmüş ekmeği
gelsin düğün-derneği



dernek olur, ikindiden çıkanlar buyur edilir..
kahvede oyunlar boşlanır
cemaatcak oğlan evine gidilir
rüzgar alan,
yoldan yandaki görülecek köşeye,
bayrak asılır, tüfek atılır ikindi
lokum yenir, dualar edilir
düğünümüz başladı işareti,

ertesi gün; gençlerden,
eşekler yükü düğün odunu
kazanlar altına,
pişsin düğün yemeği
koşturur, yükleyen eşeğini
tutar düğün evinin yolunu
en öndeki eşeğin semerinde;
sırık ucunda poşu
diğerlerinde ardıç pürçeği

odunu ilk tamamlayıp;
eşeğini yükleyen delikanlı
yarışı kazanmıştır,
kırmızı poçu onun hakkı
bekar delikanlılar arasındaki bu yarış,
işin aslı
evlenmeye hak kazanmışlığın da beratı
analara kıvanç,
babalara “hadi gari” ihtarı

bir bakmışsın onlarda da
başka bir “hüyla” başlamış
el içine çıkma
torun-torbaya kavuşma
elin geçtiği köprüden geçme
köyün en güzel kızını alma
ağaların, beylerin kapısını çalma
adına

artık; oğlan doğurmuş analar
etrafına daha bir alıcı gözle bakmalılar
analar bakar,
kızlar oynar
bir başka vurur olur, kirkiti
halıcı kızlar
“-le(n) o(ğ)lum bana baakk
etirafda etişgin gız galmayıpbatır”
babaya göz kırpılır
oğlan ıvgalanır..

sil baştan gözden geçirilmeye başlanır
körpe, etişgin, gelinlik kızlar
artık daha bir “dıkgatlı”dır,
oğlunu everecek analar
kaynanalığa adaylar

bir diğeri kızını beğendirme telaşındadır
diğeri evladının dirliğini, düzenini,
torunlarının asaletini önde tutar
“kenarına bakıp bez,
anasına bakıp kız” alırlar
“enik tutulacaksa da asalet”
kız verilecekse de..
neminazım “dıkgat et”

görümce olacaklar
“kızın ağız kokusuna”
diğerleri etrafın süprüntüsüne
teyzeler laf edişine
koğ edip etmediğine
halalar yörüyüşüne
ebeler giyinişine
“anasından evel ahıra
alemi geçip lafa
girip girmediğine”
bakarlar..

beğenmeyeceklerse
“aman galçası da bek dar”
..
“-gısık boyunnu”
..
“-anasından başlayıp yedi sülalesine
babasından ileri yedi göbek ceddine
mahana bulullar..”

hele kız varsa kendilerinde
mevzuu bahis kızlar
“ağzıyla kuş tutsa nafile
hiç biri kendi kızlarına erişemezler, arşı âlada
yanına varamazlar..”

yengelerden birinden; zapturap
oğlanın ağzını yoklar
bu sene nişan,
seneye düğün
daha ne hülyalar,
ne hülyalar
inşallah evdeki hesap,
çarşıya uyar

babalar; ayakkabısını
daha bir dikkatli giymeye başlar
(“-bakarsın oğlan pabucu çakar-makar”)
adım atacağı yeri kollar
yere daha bir dikkatli basar
olmadı oğlanlar hanaya burçak saçar
ya da “filancanın gızı da etişmiş”
felan diye zarf atar
oğlanın ağzı kulaklarına varıyorsa
mesele yok
yok değilse;
konu-konşuda zarfa girecek
halıcı kız daha çoook



ikindiye doğru davul-zurna sesi
Göynücek’den Cafaroğlu ya da yeğeni Ali
köy çocukları eşliğinde davul çalınır
akşama köy kahvesinde toplanılır
bu defa ince saz yerini alır

“-ela ğözlerini sevdiğim dilbar•
sana bir sözüm var diyemiyorum
bilmem delimiyim mecnun gezerim
sırrımı ellere diyemiyorum

helal eyle al yanaktan aldığım
el uzadıp gonca gülün derdiğim
ince belini datlı dilini sevdiğim
gırılsın gollarım duramıyorum”


zengin düğünlerinde “tam çalgı ” çalınır
çocuklar toplaşır, oynaşır
tam çalgıda zurna yerini klarnete bırakır
bir de coşar trampet, onlara katılır

“-Hacıoğlu Sedet’e
Hacıbeyin gızını gelin aldığında
tam çalgı çalındıydı,
münasip görülmedi ondan sonra”

gündüzleri meydanda,
geceleri kahvede
telaş üstüne telaş,
düğün evlerinde
aynı çalgıcılar, çalınanlar,
aynı oyuncular, oynananlar.

ikinci gün kepez götürülür
erkekler davul-zurna eşliğinde
bir oğlan çocuğunun başında kepez,
oğlan yağız bir at üstünde
başka bir koldan kadınlar görülür

damadın hediyeleri, öndekilerin başları üstünde
bir-kaç pullu-tülbentli sini içinde
kalabalığın en önünde Kahküllü Hesne
onunla atbaşı illâ eli defli Yandan Helime,
ve birkaç kişi daha vardır
kalabalık kız evine dayanır
öndeki kadınlar koro halinde
“-Gıcılar gavak gıcılar
işte geldi kınacılar”.


diğer koldan gelir erkekler ana girişi tutar
kız evinde bekleşenler
epeydir çömüdenler
“hoş geldiniz, safalar getirdiniz” diye ayağa kalkar
gelenleri karşılarlar..

tokalaşıp kolundan tutulup ısrarla
baş köşeye yerleştirilir oğlan baba
yanıbaşlarında oğlan tarafının ekabir takımından olanlar
çelen diplerine sıralanmış dinelenler
çalıya yaslananlar, taşa oturanlar, çömelenler

sa(ğ)dıç tarafından sürüklenir iki dünür meydana
davul eşliğinde zeybek, köroğlu, sallama
dolanırlar, karşı karşıya gelirler ya da yan yana
kısa keserler, sonra iki kişi daha
onlardan sonra da iki kişi daha

amaa..
Kara(ha)çanın Ali(ih)sanın
takkasını yan geyip “Arap oyununda” yalellisi
“kaleden kaleye şahin uçurdum,
ah ile vah ile ömür geçirdim”


Göpleğin Amad’ın Candarması, Zeybeği,
eşlik edilmeden oynanır..

bu arada kız tarafının ikramı başlar
önce oğlan tarafına tutulur tepsi
tepsi içinde ciğara, lokum-bisküi
tepsi içinde en büyük oğlan babasının bahşişi
dağıtılan cığaradan kulak arkası alır kimi
kimi iki Hasgül Püskeviti arasında bir lokumla hanımbudu
ardından Ala Mehmedin ceketle oyunu

ve Alibeyin köygöçtüsü , başlar,
bir curcuna çığlık atanlar kaçışanlar
fark etmez seyirci, oynayan
herkes bir şekilde iştirak eder
urgan ucundaki çuval topundan
misafirler de nasiplenirler

olmadık zaman davul sesi duyulur,
davulcular heyecanla bir yöne koyulur
yeni elbiseli kadınlar kenardan düğün evine
adamlar düğün yerine doğru gelir,
ya da kalabalığa
kalabalık da “okucular”a yönelir

herkesten tek tek “hoş geldin”
“hoş geldin” ler
“hoş bulduk, hoş bulduk, hoş bulduk”la karşılık bulur
büyük küçük herkes okuculurla tokalaşır,
birbirlerine başkalarını sorar
“iyi şükür, soranlara selamı var”
selam alır,
“sen de bi çok selem et” diye selamlar yollarlar
ve davul zurna önünde
oyunlar yeniden başlar,

derken Dervişin Selattin’in “Gongilli”sine
bütün gençler katılır..
“ardıç arasında biten budaklar
hani gelin adadığın adaklar (amman amman)

ünnedim Ayşa diye
odayı döşe diye
ünnedim Fatma diye
gaşını çatma diye
ünnedim Güssüm diye
sesimi duysun Diye


keklik gördüm ağ-ardıcın başında
oda yanık yanık öter eşine (aman aman)”

peşindekilerle Selahattin, açıldıkça açılır,
meydan dar gelir..
seyirciler kaçışır..














































ve Tokmacıklı Dudukoğlu’nun
takkasıyla güreşi
mubarek başından çıkan yağırlı takka değil de
izbandut biri,
iri-kıyım, atik ve zeki
yedi-düvele meydan okuyan
üstelik Dudukoğlunu hakir gören
bir başpehlivan

“-pesdah!” derler,
peşrev atarlar,
başta açılan meydan
hayretler içinde,
daraldıkça daralır
zaptedebilen zapdetsin pürdikkat kesilir çocuklar

Dudukoğlu, paça-kasnak,
derken takka çift dalar
ardına dolanıp, bastırır
belinden sımsıkı kavrayıp
takkanın soluğunu keser,
ama paçayı öyle bir kaptırır ki
adam pes etmez,
takka bırakmaz,
yoğun tezahüratlar eşliğinde
Dudukoğlu teşvik edilir edilmesine de
ne çare ses-soluk gider,
mecali kalmaz ikisinin de

oyun içinde oyun, pehlivanlar tutulur
Dudukoğlu terler,
takkanın iflahı kesilir
ama sonunda Dudukoğlu,
ani bir manevrayla ters dalıp
kündeye getirir
takkaya “-pes” dedirtir

toz-toprak içinde ve yorgundur pehlivanlar
öylece yerde kala-kalır takka
diğeride yorgun ama onurlu
ve çılgınca alkışlanır
o ufak-tefek Dudukoğlu
sanki yedi düvele nam saldılar

Dudukoğlu kalkar, takkası yerde sereserpe
sol dizi üzerinde, sağ eli sağ dizine
sonra diğer eli en yukarıya uzanır
ardından gözleri de
bir müddet öylece bekler
mağrur.. onurlu
alkışlanır… alkışlanır
Tokmacıklı Dudukoğlu

eğilir, takkasını kavrayıp,
tozunu alır dizine çarpıp
başına tac eder, yendiği pehlivanı
sonra da, önceki yerini alır
gözler başpehlivanda kalır..
..












































bilinirdi, Ali Beyin Tekezortlatması
Hacıbe(y)nin Murat’ın
her düğünde çalgıcıları bıktırması,
tahta gaşşık verdiler mi dümbelekçiye
"şakuduk-şukuduk" ortalık yıkılır.
Ümmet gaşşıkların saplarını vurur birbirine
netçede gaşşıkların sapı kırılır.
anlayamam niye..

"-Ağalığın şanındanmış" böyle şeyler
yorulanlar oturur,
sağdıç ortaya başkalarını sürükler
çıkmayanlara sitem eder,
güya gönülsüz çıkanlar
ortadada şöyle bir dolanırlar
duvara el sürterler
ne oynayacaklarsa çalgıcılardan ister
değiştirirler oynarlar
değiştirirler oynarlar

bir o oyun oynarken ellerini birbirinin etrafında çevirir..
İzzetin Halil "-başdan başla bakalım ağa" der,
Alibey “arap oyunu” oynuyorsa,
ill!a bir acayiplik eder,
olmadık işler çevirir
oyunculardan bıkan çalgıcılar, müsaade ister
tez elden ince sazla türkülere geçer

“şu garip halimden bilen işveli nazlım•
göynüm hep seni arıyor neredesin sen
datlı dilli, güler yüzlüm ey ceylan gözlüm
göynüm hep seni arıyor neredesin sen

sinamda ğizli yaramı, kimse bilmiyor
hiş bir tabib bu yaraya melhem olmuyor
boynu bükük bir garibim, yüzüm gülmüyor
göynüm hep seni arıyor neredesin sen”

sonra tez elden başka türkülere geçerler
oyunlara fırsat vermezler

“sehar vakti çaldım yarin kapısın•
baktım yarin kapıları sürmeli
hoş bulmadım otağının yapısın
çıka geldi bir gözleri sürmeli

aslanım eller eller, kokuyor güller güller
ne bilsin eller eller, perişan hallarim”
ve kendi başlarına devam ederler
“-yarim senden ayrılalı•
hayli zaman oldu gel gel
bak gözümden akan yaşlar
ağu-revan oldu gel gel”

arada bir de “soluklanalım ağalar”
diye oyunlara,
türkülere ara verilir
çaylar içildikten sonra, tekrar türkülere geçilir

"-yağmır yağar şipir-şipir buz gibi•
eriyorun günden-güne duz gibi
gocan ilen geçincemen yoğise
boşanda gel gabulümsün gız gibi
beyler gız gibi,

çadır gurdum gurbet elin düzüne
havas oldum bir zalımın kızına
düş peşime gız halime gaçalım
yedi sene az görünür gözüme
beyler gözüme

söğüdün dalına gonan guş mudur
selemin gelmiyor ollar gış mıdır
benim bağrım yandı yandı eridi
senin bağrın demir midir, daş mıdır
gelin daş mıdır"

zengin düğünlerinde tam çalgı çalınırdı
çifte çalgı çaldırdı Sarı Mamıdın Ali
Köke, Tokmacık, Çaltı,
Akdışar, Hüyüklü, Kumdanlı,
Köylerden kasabalardan ileri gelenler
ve daha çok uzaklardan memurlar, amirler,
içkili, tabancalı misafirler
düğünü şenlendirdi
“orta yer gırla ğetdi ”
çocuklar boş kovan kapıştı
böylesi kapışlar çok anlamlıydı

Aşşa Melleli Oli Mamıdın Ellez ince çalgıcı
bir başka yerde kadınları ağırlardı
“iğde dali eğmeli
dibinde eğlenmeli
güzellikde fayda yok
kazanıp evlenmeli”

bir başka tarafta başka bir çalgıcı takımı
-uzun hava- ağıt ve çöğür sazı
“gapıya bağladım kınalı goçu
harmanlar galdırdım gız senin uçu
goynumda sakladım verdiğin saçı
sensiz lokmaları yeyemez oldum”

her içkili evde,
her toplanılan yerde
rakı şişesi ikramı ceplerde
saz ekibi ve eğlence







DİPNOT

huy-haa : serçeleri kovalama sesi
yunurmak: yoğurmak (hamur için)
dernek günü: Pazar (hafta başından önceki gün pazar derneği) ve Perşembe (Cuma derneği) günleri
pürçek: püskül, dalcık, süs için kullanılabilecek güzel filiz veya tiyekli dal
poçu: ince-seyrek eşarp
zarf atmak: niyetin, bir sırrın öğrenilmesine yönelik kasten söylenen sözler
Göynücek: Celeptaş, Eyüpler, Yukarı Tıtar köyleri arasında iken, 1940’larda terkedilmiş köy, Göynücekliler bu gün Afyon/ Sultandağı’nda ikamet etmektedirler
• Neşet Ertaş
Tam çalgı: zilli davul, trampet ve klarnet
kepez: duvak, gelinbaşı, hotoz
sini: büyük tepsi
atbaşı: başa baş, eşit, aynı hizada, yan yana
çömütmek: çömelerek belli bir noktayı uzun zaman gözlemek
çelen: çalı pardı, çalı duvarla çevriklenen yer,
dinelmek: dikilmek, ayakta durmak
Arap Oyunu; adamlarca çömelip, zıplayarak ilerlenen, bu arada ritme uyarak bir sağa bir sola ellerin uzatıldığı, şapkaların ters giyilerek oynanan bir oyun
bisküi
hanımbudu: iki bisküi arasında lokum /kösme
köy göçtü oyunu: uzunca bir ipin(urgan)ucuna sıkılaştırarak sertleştirilmiş ve ağırlaştırılmış, topaç edilmiş bez ya da çul, oyunu idare eden(ebe) tarafından sallanıp, sallanıp, baş üstünde dolandırılarak oyundakilere vurularak(yanlandırılarak) kalak olanın sırtına yada ayaklarına vurulur ki ayakta kalmak mümkün değildir.beklenmedik zamanda eşlerin değiştirilmesi ya da eşe karşı durumun yan-yana, arka-arkaya, ön-öne yada arka-öne olması veya eş değiştirilmesi istenir ki olmadık kargaşa ile ortadakiler epey bir haşlanır şekilde oynanan köy meydanı oyunu
Teke zortlaması: bir zeybek çeşidi olup, oynaşan tekelerin iki ayakları üzerine kalkarak toslaşmalarını simgelediğinden bu isim verilmiş olmalı
dümbelek: darbuka
• Neşat Ertaş
• Neşat Ertaş
• Erzincan (Yauz Top)
• Afyon (Halil Bişi)
geçinceme : aşk, sevi, sevgi, gönül, içinin alması
ollar : yollar değil, oralar, o(r)alar
eğlenceden kırılmış geçmişler

Paylaş:
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Şiiri Değerlendirin
 

Topluluk Puanları (11)

5.0

100% (11)

Tırtar / düğün Şiirine Yorum Yap
Okuduğunuz Tırtar / düğün şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Tırtar / Düğün şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.

Üyelik Girişi Yap Üye Ol
Yorumlar
Işık  Mehmetali
Işık Mehmetali, @isikmehmetali
24.11.2015 22:21:52
5 puan verdi
Her yörenin örfü adeti başkadır bizde bey başı yapılır düğün gecesi çeşitli eğlenceler düzenlenir sağdıç gelinin babasının evinden bir horoz çalar ve yemekler yapılır velhasıl sabaha kadar kimse uyumaz........ şimdi artık onlar da kalmadı bir gece düğün salonu ve orada her şey bitiyor
Kalemin susmasın
_____________________Saygılar selamlar
VAZO
VAZO, @vazo
24.11.2015 19:42:39
5 puan verdi
zengin düğünlerinde tam çalgı çalınırdı
çifte çalgı çaldırdı Sarı Mamıdın Ali
Köke, Tokmacık, Çaltı,
Akdışar, Hüyüklü, Kumdanlı,
Köylerden kasabalardan ileri gelenler
ve daha çok uzaklardan memurlar, amirler,
içkili, tabancalı misafirler
düğünü şenlendirdi
“orta yer gırla ğetdi ”
çocuklar boş kovan kapıştı
böylesi kapışlar çok anlamlıydı

Yörem geçiş yöresi olduğu için eskiden düğün oyunları bol ve zenginmiş.
Düğünlerde zeybek oyunlarından daha çok Yörük zeybeğinden etkilenerek
oynanmıştır.Kadınların oynadıkları zeybek oyunlarına da “efeleme” adı
verilmiştir. Zeybek havalarının usulü dokuz zamanlıdır. Uşak yöresinde de
en çok 9/8 zamanla oynanır. Oyunlar önce yavaştan gezinleme ile başlar,
müzikli bir sergileme yaptıktan sonra nara atarak (haydi efeler,haydi efem,hayda vb.)
oyuna başlanır.Oyun nakarat süresince döndürülür.Sonra yeniden gezinmeye geçilir.
Kadın oyunlarında gezinme yoktur. Kadınların oynadıkları oyunlar efelemeden sonra
kadın oyunları ve düz oyunlar diye adlandırılır. İslamoğlu Zeybeği,İslice Zeybeği
Takmak Zeybeği,Gediz Zeybeği.Bu oyunlar davul zurna eşliğinde kadın ve erkeklerin
oynadığı kaşıkla oynanan oyunlardır.
Karataş, Karanfil,Ormandan Gel,Elmanın İrisi,Üzüm Sereriz.Ho tin tin
(Banaz yöresinde kadınların tefle oynadığı bir oyundur.)
Oyunların geneli düğünlerde,kına gecelerinde,oturmada (Oturma erkek tarafından
bir önce gece yaptığı eğlence) yan gününde (düğün gününün ertesi günü sabahtan
yapılan eğlence)gençlerin toplantılarında ve özel günlerde oynanır.Eskiye dair gelenek
ve göreneklerimizin yöresel şivenizle anlatımlı,emek verilmiş şiirinize tebriklerimle.
Saygıyla.
NOT:"Bir Masal Şehriydi Uşak" kitabı kaynağından.



mehmetmacit
mehmetmacit, @mehmetmacit
24.11.2015 19:02:17
5 puan verdi
uzun uzun köyde düğün dernek ve yapılacak yöresel eğlenceler şivenin güzelliği ile erinilmeden inceden inceye mısralara yansımış.
emek veren üstadıma gönülden selamlar
© 2025 Copyright Edebiyat Defteri
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.

Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
ÜYELİK GİRİŞİ

ÜYELİK GİRİŞİ

KAYIT OL