0
Yorum
0
Beğeni
0,0
Puan
983
Okunma
Orası nasıl bir yer,dedi
Senin olmadığın bir yer, dedim
Çehremi dalkavuk hüzünler sardı
Kahverengi,kahverengimsi bir renk gök kuşağımdaki büyün renkleri elimden aldı
Yaşam kahverengimsiye saldırıyordu adeta
Gülüşüm olan siyah kahverengiyle matem soluyordu
Nereden geldiği belli olmayan bu renk
gözlerinin ferinde ışıldadı bir anda
ve geçmiş zamanları vaad eden yalnızlıklar
gelecek zamanlara yine olmayan seni doğurdu...
Rüzgarın sineme çekildiği sırada
bir gülümseme
sonra bir gülücük
hayatımın yeniden sürmesini sağladı..
’’Ölmek demek sahici bir iç çekişme’’dedi
oradan bir melek görüntüsü
sonra güldü,
ve sustum..
’’Olmayan bir varlıkla konuşmak!’’
diye iç geçirdim içimle
sonra içinle susmak istedim
istedim de bana bir içim kaldı geriye...
Bir son buluş kırpıldı adımdan sanki
ve sanki bir sıkıntı tüneli
baybars kaldırımlar
sarı somurtmalar
aynada kendimi susuyordum adeta
’’malesef yine ben’’ diyordu bir ses
içimden,
en içimden en içinden
İçim içimi acıtıyordu
hemde korkak saldırılarla,
Nasıl yaşamam gerekiyordu ki geride kalan için
neyi öğrenmiştim
neyi öğretmiştin ki bana
sorular soruları kovalıyordu
üstelik ben koşmaktan en son düşüşümde kendimi incitince sildim..
Korkuyla korkmaktan vazgeçtim..
Düşüp bir yerlerimizi kanatınca neden vazgeçeriz ki her şeyden
Sorma bana sen
kendine bak
gülmeye devam et
ben gülmek istemekte hiç olmadım
Orası nasıl bir yer?
bunu sormakta geç kaldım...