Üst dudağın alt dudağından habersizdi,
Seni öptüğümde.


Mecaz bir yağmur yağıyordu,
Kimyası değişiyordu incirin,


Deh deyince gitti hayat
Üstünde ben yoktum,
Sen yoktun,
Evvel zaman içinde,
Gözleri mavi bir gökyüzünde
Beyaz itli bir Şemspır,
Çatlak Elleriyle güvercin beslerdi.
Oysa ben
Hala yer yatağında yatarım,
Kalbim bir mahalle mektebinde talebe,
Söz gelimi tütün kokan ellerim,
Mahcubiyetle yüzümü okşuyor.
Saydam dünyanın siyah göbeğini öpüyorum.
Aklım hala gözlerinin manzarasını izliyor.
Ben çoktan Meksika sınırına vardım.
Georgia O’Keeffe’ye çizdirdim beni,
Neyse
Boş ver beni
Sana ideolojik bir aşk masalı anlatayım.
O zamanlar biyolojik ölümler rövanşta,
Henüz bilinçaltı keşfedilmemişken,
Bir yamuk prenses,
Rüyasında beyaz itli bir şems/pır görür.
Beraber yürür gökkuşağının asf/altında.
Ayağı burkulur bilek kemiğinden,
Şemspır öper geçmez,
Bi daha kimse öpmez.
Geçmez.
Göğü kucaklayıp getirirsin kar etmez.
Ağzına tüküreyim der şemspır
Alır ceketini gider.
Gece faildir artık,
Bir tabut gibi çöker omuzlarına yalnızlık.
Kendini yollara vurursun.
Kimseye görünmeden bir sigara yakarsın,
İlk dumanda kilitlenir ciğerin.
Dumanı içinde beslersin kindar bir evlat gibi,
Modern bir cinnet geçirirsin mevzuata aykırı,
Yazdan güzü yontup çıkarırsın,
Düşen yapraklara ağlarsın.
Ne idüğü belirsiz acılar edinirsin,
Geceyi koynuna alırsın,
Kız oğlan kız çıkarsın sabahına.
Uyku tutmaz bir yerinden.
Hüznün bütün koşulları hazırken,
Kuşlarla Huriy(e)T muhabbeti edersin
Kalbini çıkarırsın çekmeceye koyarsın,
Biraz d/inlenir diye…


pyNST.