7
Yorum
29
Beğeni
5,0
Puan
1836
Okunma

Ve ellerin uçuşan yapraklar gibi
Birden
Nasıl yalnız olduğumuzu anladım
Kimseler yoktu ikimizden başka birbirine bakan
Cahit Zarifoğlu
karanlığın hazin tınısı
yusufçuklar ölüme provalı
ne fark eder
şehir mezarlıkları
erken vurulanlarla dolu
neden
hep şah mat ediyor bu akşamlar
alacalı neon ışıkları
yoldan çıkarıyor, ay kıvrımlı
ıslak kadın dudakları
zakkuma değirmeden ellerimizin saflığını
insan doğurmadı mı anneler
dar vakitlerde
ve
soluk seslerinden ürküp
sırtlan görünümlü serçelerin
mavi maskesini düşürmek gücünü
neden erken kaybettik
yasaklıyız ya ezelden
elmayla sınanıyoruz acizane
şarabın tortusunda bırakıp son öpüşün tadını
en çokta
yüz yüze vedalaşmayı sevmiyoruz
işte bu yüzden
sevdanın şehvetli parmaklarında
oyuncak oluyor
sevgi cambazı imgeler
zira…
korkuyu öğretmediler,
kötülük cemresi düşerken
sözlü düellolarda susarak savaştık
ihanetin bini bir para
piç edilen uykuların
orta yerinde
serin esiyor kirpiğinin rüzgarı
ey adam
şizofren gülüşlerinde
ısıtıyorum genç kızlığımı
o en sevdiğin beyaz yanımı vururken sen
uzak tutsunlar artık şu şeytanları
ruhani bir yalnızlığa gömülmeden
yazılmasın diye bir şairin elinden
soykırım adımlar saklıyorum ardıma
ve
kimse bilmiyor
kuşa dönen umutlarımı
mazeretsiz sevmek diye bir gerçek yok
-her sevinin güçlü bir nedeni olmalı-
üstelik
faili belli bir cinayette
siliniyorken tenimizdeki pembe renk
her şeye rağmen
günün alasına dokundurup geçmişin karanlık ellerini
göz kapaklarımızın altında
insanca sevişmeyi bilmeli
Çiğdem Yüksel
5.0
100% (19)