18
Yorum
34
Beğeni
0,0
Puan
2014
Okunma


/ İlkel bir kabile gibi ürkek adımlarla geçme ... Güneşi oksamalısın yalnizlik ... /
....
....
tek bir yaprak gibidir onun kalbi
dalda kalan son bahardan
eşkiya sevgilerde tükenmiş
kirli sarı
acı tütün tadı kalmış kesik dudaklar
yağmurlu zamanlardan saçak altı hatıralar
ölüm ertesi öpücük yağmurları
şah damarından yayılan zehirli bir şiir
seslerini alıp giden yıldızlar
belki
karanlık gecede tek başına bir tek ay
belki samanyolu hayalleri
nice düşkün hatıralardan
an an solan
acıyla kesik
dilim dilim bir bir harita gecesi
kanı damlamaktan usanmış
sonrası yıkık bir duvar
uçuşan şehirlerin metruk mevsimleri
ardında yalnız bir keder
kalabalık sesleri yalnızlığın
yine de hayata dönük bir hali var Eylül’ün
renkleri muhteşem ötesi
ucuz bir şal gibi bakma rüzgara
dalgalandırdıgı hayat
asil ve derin
Eylül
göz kapakların
ve ellerin öylesine serin
gülümseme zamanı şimdi
topla gel Eylül’ü yildiz tozu düşen ellerinle
uzak aynalarda kırık gece kuşları
duyuyor musun
bu sesler Eylül tangoları
seslerin yankısızlığında hepsi kırık
bir kaç hıckırık
ellerimi kaybetti rüzgarda papatyalar
yalnızlıktan öte bu dunyada zehirli , ne var ?
İçimde batan güneşler hancerleniyor
bulutları sürüklüyor bir bakış
ıssız bir şehre
hece hece
bir şiir iniyor
caddelerde sürüklenen tek bir yaprak gibi gece
heybemde nice kalabalıkları taşıyorum
oysa biliyorum
kendimden az , onlardan fazla yaşıyorum
hic gelemeyecek olanlara yürüme mesafesinde
hayat
yalın ayak çocukluğum
penceremden bakıp geçiyor
gülümsüyor
gülümsüyorum
yalancı gölgeleriyle
donuk bir bağlantı hepsi
çözülmesini bekliyorum
hancerlenmis bir melodi
kimsesizliğim kayıp bir şehir sanki
tarifi yürekte gizli bir peyzaj bu
ressamı akrep ile yelkovan olan
dipsiz kuyulardan sesleri
Tik tak !
Tik Tak !
Bak üşüyor gölgeler
Daldan son yaprak düşüyor
ben ve bütün yalnızlıklarımın üstüne
bir yağmur yağmalı şimdi
bir yağmur ki
sesinde kimsesiz ağıtlar
ve el sallayan ruhların melodisi ...