4
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1545
Okunma

haznesine ispirto koyup,
gazocağını pompalardı,
benden büyük olduğu için,
yemeği Mustafa Abi yapardı
yemek dediğimizde genellikle bulgur aşı
çeşni olsun diye arada bir de kumpir doğrardı
aş suyunu çekerse “kaz yemi” olur adı
-ala sulu - olunca, yufka üzerine yayardı
tıka basa yemeden üstünü çırpar kalkardı
“-ben yedim Allah artırsın
arkadan kalkan sofrayı kaldırsın”
hemen yatağına girer ders çalışırdı
arkada kalan sofrayı toplardı,
iki laşık, bir dığan bir dekapağı yıkardı
önce ben kaldırırdım sekiye dürüp yorganımı
döğeşimi, yastığımı
değilse yüklük, boyumu aşardı
sabunla yıkardık çamaşırlarımızı
ve yatağın altında ütülerdik…
ceket-pantolon ve sıkmamızı
ayda bir pazar günü belediye hamamı,
kolumuzda emanet kutucuk anahtarı
nihayet hamam parası
küçücük sabun hamamdan pahalı
cumartesi akşamları
“Çınar Sineması”na giderdik.
diğer günler öğretmenler tığlarlardı
biri yerli, diğeri yabancı iki film izlerdik
herkesin adımı benden hızlı
koşarak eve gelirdik
donardık kışları
duvarlarda artist fotoğrafları
yatak içinde kafiyeler belirleyip şiirler denerdik
olmadı mı olmazdı!
DİPNOT
gumpir / kumpir : patates
ala-sulu: henüz suyunu tamamen çekmemiş
tığlamak: gizlenerek takip etmek, denetlemek, sipere çekilerek gözlemek, saklananı bulmak için saklanmak..
üzerimdeki emeği, kişiliğime katkıları için Sn Mustafa Karakurt’a saygılar sunar ellerinden öperim
5.0
100% (6)