7
Yorum
6
Beğeni
4,6
Puan
1661
Okunma

bir Cumartesi günü, öğleden sonra
bütün ortaokul ikibuçuk liraya
doldurulduk Çınar Sinemasına
idareci ve sınıf öğretmenlerimiz başımızda
bütün gürültüye yetti sert bakışları
belli ki öğrenci, bilim-istikbal yararına
uzun saçlı genç bir soytarı
“Asrın Sihirbazı”
sihirbaz, ağzıyla kuş tutuyor
aklınca bir sürü numara yapıyor hin oğlu hin
iki eliyle üç topu sırayla havada döndürüyor
çemberler birbirinin içine giriyor
balondan güvercin
şapkadan tavşan çıkarıyor,
“-babası imam olan biri var mı”
Kızılca mahalle imamının oğlunu sahneye aldı
çocuğa bir kağıt gösterip mikrofondan okuttu
“-maça altılı”
o kağıdı ters koyup
yüm desteyi fırlattı
bütün kağılar kapalı
sadece
sadece maça altılı açıktı
görenlerin ağzı açık kaldı
ve nedense alkış patladı
sihirbaz, tombul İmamoğlunu,
aldı yanına,
fısıldadı kulağına
iççine geçmiş iki silindir kutuyu
sahneye taşıdı
“-boş değil mi”
çocuk
“-hayır dolu” dedi
o tekrar sordu
cevap aynıydı
“dolu”
kulağına eğilip bir şeyler söyledi
tekrar sorduğunda
çocuk bu defa
“-boş” dedi
yetmedi tekrarlattı
“boş mu
dolu mu”
ısrar etti
“-kutu boş”
ne sihirdir ne keramet
el çabukluğu marifet
“hokus-pokus”
derken
kutudan çıkan
epey bir şekeri
seyircilere serpti
uzunca bir ipi bağlayıp
ikiye katlayarak kesti
düğümü elinde saklı
aklı sıra ipi ulamıştı
ispirto yanan kutuya
rengarenk çiçek açtırdı
dik dyran tencere kapağının kenar üstünde
bir artist fotoğrafı
altın yaldızlı çerçevede
destek yapıyor arkada parmağını
vay beee
asrın sihirbazlığı
ne menem şeymiş
meğer sihirbaz imamoğluna
“-sidikliğini bağlarım,
çişini yapamazsın,
bir çarparım sana
şeytan çarpmıştan beter olursun” demiş
Allah razı olsun, Asrın Sihirbazından
öğrendik, sihir denen şeyi
okul
insan
ve idarecilerimizi
çün; “iki şey birbirine eşitse
bu iki şey birbirine eşitti”
bir de üçgenin iç açıları toplamı yüzseksen dereceydi
ve
hiçbir şey yoktan var
vardan yok edilemezdi
Özdemir Öztürk sınıf öğretmenimizdi
5.0
88% (7)
2.0
12% (1)