3
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1197
Okunma
Uzak çağlayış kükremelerini içerken köknar,
Güneş sakin parlaklığını bırakıyor zümrüt yüklü dağlara
Gökyüzü sabaha doğuyor içim yağmurlarına koştururken
Patilerini ürkek koşu yarışlarına hazırlayan tavşanda dikkat gözleri
Bütün lüzumlu şeyler yerli yerinde karşı bele vuran günde yeşil çimler
Herkez giyinmişti, ağaç zümrüdünü, çiçekler renklerini, hayvanlar kürklerini
Bir o çıplaktı, namlusunu istediği hedefe doğrultan adam.
Duygu yoksulluğuna bile sığınamamıştı heybesindeki azıktan bile aç…
Derin sığ kalbinde kırışılıklar, akıl kıvrımlarında fonksiyon kaybı,
Yorgun ağrılarına doğru, zayıflığı kaslarına emip yürüyordu donuk bakışlarıyla.
Bütün savaşlar adına tetiği çekti ve kıvrandı bütün acıları içerek tavşan…
Ağıtlara ağıtlar yakılıyordu evrenin dolu taraflarında,
Boşluğunda içi boş hayaleti alkışlıyordu kara bet sesli kargalar.
Güneş tepsisinde, dağlar yamaçlarında orman, doruklarında kar,
Çimler yerli yerinde ama renkler eksik ve patiler yok.
Namlu yok, tetik , kanlı el, gez, göz yok
Avcı yok….
hOça 2015
5.0
100% (6)