3
Yorum
13
Beğeni
5,0
Puan
2080
Okunma

Hayat tarafından gizlenilmiş
belkide kendi gizlemiş...
perdenin ucundan hayata
topal bahçe...gösterilen kadardır mesafe...
söyle ben saçlarımı kestirirsem ne olur
bir başkaldırma ancak saçlarından tutulur*
ortanca mutluluğumda
işte yine deniyorum metaneti
ne kadar sussam
o kadar parça düşüyor
Gümüş dolu ay...
bir çiçek saksısında kanıyor
öykündüğüm çiçekler
sana bir müzik vermeliyim
eteklerimde gümüş sancı...
kısa kısa sevmeler kuşağında
heba edilmiş upuzun bir zaman...
baksam kalbim yanar
kimse bilmez
onun görünüşü bir camın içinde...
Buldum seni
denizin şeklinde
dalgaların vardı...
öylesine maviydin öylesine hırçın
bir şarkıyı yönetir gibi dudaklarımda
acele eden martı sürüsü...
En kötüsü de
şimdi yanarken üstümdeki giysi
senin gözlerine görünmek
bırak seni sevdiğim zamanı bölme..
bekle ben geliyorum baba
düşüncemdesin
huzursuz bakarken...
dudaklarında kururken gülme sesi
Boş sayfa
yazılacaklar
bak avucumda sen ...
seni yazdım
sayfalarca
bak kırıklar konuşmaktan bitap
yalandı işte ,sen söylendin .
yıktın sen üstüme kendimi yaşarken gördüğüm tek ayna
ruhumun kesilmişliği sen
sen öze inen yargı
ve şiddetin özündeki aşk
herşey sen ...
nereye hangi kurşunla
ateş uğulduyor tepelerde
yakmayı biliyorlar sırça odamı
küle batıyorum
savurgan bir aceleyle sabah
kendimi vuruyorum...
düşüyor ellerim tutmaktan
düşüyor gülmek
sakat yüzüm
biliyorlar mutlulukla..
ve senin kokun sönerken odamda
ve bağrımdan sökülürken yüzün
ve sigaramın tadına sinerken elvedaların
ben geceyi gecedende çok mahvediyorum ...
adımı değiştirdim başka bir adla yaşıyorum
kaç kemik kırığı yürümenin
nefesin soğuk ensemde
gitmenin sesimi bu
seni ilk sevdiğim yerde şimdi sessizlik
sana dokunurken açılan yaralar...
maviye dair herşeyi yitiriyorum...
5.0
100% (10)