12
Yorum
26
Beğeni
0,0
Puan
1338
Okunma

yıllardır yokluğuna hasret yağmurlarda yıkanır yüreğim
izin çıkmasın diye.
ellerimde kaybolan gençliğin küf kokusu
burnum kanıksamış hayatın dayattığını koklamaya
hele falcılar
onlara küseli uzun zaman oldu
ki onlar onlar değil miydi
’’bana yazgılı’’ olduğun masalına inandıran
haklbuki falcılara inanmazdım bilirsin
ama inanmak
içimde ki umutsuzluğa yeni bir mavi elbise giydirmeye benziyordu
gökkuşağı sol yanımda doğuyor
ve ben seni daha bir seviyordum
sevdana kesik yüreğim
kanım aktıkça yüzünün nur/unda yıkanırdı
gusuldu seni sevmek
temizdim tepeden tırnağa
öncekiler tövbe.
gelmediğin her gece var ya
gözlerimde bitimsiz bir yalnızlığın tavan yaptığı anlar
ah ne çok acıtırdı seven yanımı
nasıl da çocuk gibi dizlerimi karnıma çekip
kör karanlığa dikerdim gözlerimi
pencereme vuran ay/ın şavkına kin dolu gözlerle bakar
perdeleri örterdim suratına.
kapıma gelen bohçacı kadın
serme allı pullu çeyizleri
benim hiç zigon sehpam olmayacak
ya da üstünde dantellerin asıldığı bir konsolum
annem vazgeçti ’’evlen’’ demekten
çeyiz sandığımı tavan arasına kaldırdı
antika olur artık
değersiz görünse de
belki zaman sonra artar ederim
zaten hangi şair yürek, ölmeden değer gördü ki.
perdeler vurur günün suratına
açılmayan her güne küser tüllerin güpürleri
hercai yüreğe alışkın ne kadar duvar varsa
bir bir düşer üzerime
bebeğim
hani bir kolu kopuk saçları yoluk,
at dediğinde surat asıp
’’kıyamam hatırası var’’ demiştim ya
attım onu da
seni anımsatan ne varsa attım
bir sen atılmıyorsun içimden
neden?
çarmıha gerili düşlerim
sebepsiz yağmazmış yağmurlar
ıslandıkça çırılçıplak duygularım
akarım sana
kan olurum damarlarında dolaşan
eski bir hastalık bu
bakarsın sana da bulaşır.
uğruna kestiğim her duygu kumaşımın üstü karanlık
terzi söküğünü dikemez derler
dikiş tutmuyor sol/um
özlemin kolları olsaydı
sarardı sıkıca seni
eğer bir araya gelmezsek
biliyorum ki
hem sana hem bana günah.
Ayvazım DENİZ