2
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
2471
Okunma

Boynum bükük sana geldim Mina
Bakma öyle
Dize dize günahlarımı sakladım arkama
Dedim ya Mina
Yorgunum işte
Baş ucumda duran kitap kayıp
Sigaram bitmiş
Sabaha saatler var
Ve ben hâlâ yorgunum
Günler öncesinden kalan gazete sayfasına sardım ruhumu
Berbat bir şarkıya hapsettim kişiliğimi
Kızılcık şerbetiyle yıkadım vicdanımı
Dedim ya Mina
Yorgunum işte!
..
Sensizliğin en tepesindeyim şimdi Mina
Günler sensizlik
Saatler sensizlik
Ellerinde cennet çiçekleriyle hâyâl ettim seni,
Nuh’un rüzgârı saçlarında
Muhâmmed’in dua’sı heybende
Meryem’in hüznü yüzünde
Utanma
Kerbelânı alda gel Mina
Asırlar öncesinde kapanmıştı kalbimdeki yara,
Yeni bestelenmiş şarkıda buldum kendimi,
Çağırsalar beni
Ne İsa’ya yaranırım
Ne Musaya
Kentin gözlerimin önünde ışıklı zindan
Uğultular başıma dökülen katran
Mina,
Bin derdime sunmuşlar ’bir’ derman!
Pasaklı çocuklar neşemi çalmasa
Otuzumda oyunlar oynayacağım
Annemin öğrettiği türküyü
Dağalara çarpıcam
Takip eden geçmişim olmasa
Yana yakıla ismini anacağım
Duvar dibinde bulduğum rüyâları
Kâbuslara adayacağım
..
Uykusuzum Mina
Gizlice ettiğin dualarında olmasa
Helâk olmuş kavimlere misafir olacağım
Ayıkken çaldığım bir umudun vebâlı boynumda
Göz göze geldim bir kaç yabancıyla
Hayatımın anlamsız meâli avuçlarımda
Çocukluğumu arar gibi arıyorum sevgiyi
Bana öğrettiğin gibi!
Küflenmiş ekmekte gördüm ihaneti
’Sakın kin tutma’ demeni özledim
’Sakın hataları yüze vurma’ demeni
Bizi bir araya ne getirir şimdi
Biz ki, efkârın misafiri
Anla Mina;
Soykırımlara tanık olmuş çerçevesiz resimler gibiyim
Görüyorum
Öylece duruyorum
..
Sensizliğin en dibinde can çekişiyorum
Uçurtmalar süslüyor kâbuslarımı
Uslu çocuklar boğdular utangaçlığımı
Boğazımda tıkalı hâlâ sana son söyleyemediğim
Peşimden geliyor hep gülüşlerin
Ne zaman arkamı dönsem nasihatlerin
Bizi nasıl unutmalıyız şimdi Mina
Bizi hangi rüzgâra katmalıyız
Halime bak Mina;
Nil nehrinin karşı tarafındaymışım gibi
Ne kervâna uydum
Ne boğulanlardan oldum
..
Dün unutmuşum seni Mina!
Koşup yetiştim aptallığıma
Hissettinmi bende ki korkuyu
Anladınmı çaresizliğimi
Sensizliğin kıyısında duruyorum şimdi
Tüm şehir bana gülüyor
Şımarık çocuklar uykularımı bölüyor
..
Yağmurda yıkıyorum ellerimi
Ne eylül yağmurları temizliyor beni
Ne de nisan yağmurlarının seli
Her dua’mın yamacına
Pişmanlık duygusu bırakıyorum ara sıra
’Acaba’ diyorum
Acaba; Beni neden yarattı diye soruyorum Tanrıya!
Ben kendimden emin değilken
Benden birşeyler beklemek niye
İsyanı yasaklardın sen Mina
Kelebekleri tercih ederdin illede
Kalabalıkta kaybolmaya korkar
Alkışlardan kaçardın
Hangi kervânın peşinden gittin Mina
Hangi soykırımlara tanık oldun da
Kayboldun!
Kaç idâmda yaslara bağlandın
Kaç mezarın başında ağıtlara şahit oldun da
Anılara karıştın!
..
Ziyâna uğramışların beldesindeyim artık,
Aynalar kırık
Kalpler kırık
Sabah güneşi binaların arasında can çekişirken,
Çoraplarımı giyiyor
Sana koşacak ayaklarıma fısıldıyorum;
Boşuna bu heyâcan
Boşuna bunca hazırlık
Ölüler şehrine yetecek nefesimiz yok artık...
5.0
100% (1)