6
Yorum
9
Beğeni
5,0
Puan
1280
Okunma
Bu şiirin hikayesi:
Özel diyemeyeceğim genel uğraşlarımın arasında Kayseri yakınlarında eski ismiyle KANİŞ yeni adıyla KÜLTEPE höyüğünde çıkarılan M.Ö. 1975-1723 yıllarına ait Asur Ticaret Kolonilerinden kalma 25.000 adet kil tabletten çözümleri yapılanları incelemek ve bunlardan ilçem Andırın’da halen kullanılmakta olan yer isimleri varsa onları tespit etmek ve böylece Andırın tarihine farklı bir ışık tutmak gelmektedir. Bunu yapabilmek için yani sağlıklı mukayese yapabilmek için günümüzde halk dilinde ve kayda geçirilen belgelerde Andırın’da mevcut yer isimlerini tespit etmek gerekli idi. Bu bağlamda tespit ettiğim ve kitaplığıma dahil ettiğim kaynaklar şunlardır.
1. Amasyalı Strabon’un 2050 sene önce yazdığı GEOGRAPHIKA isimli kitabı
2. 1526-1565 ve 1580 yıllarına ait Maraş Tapu kayıtları (Tapu Tahrir Defterleri)
3. Bölgenin 1/25.000 ölçekli haritaları.
4. Kültepe kazıları ve kil tabletleri hakkında yayımlanan her türlü kitap. Kitaplığımda bunlardan tam 11 tane var şu anda. Bu höyükte çıkan kil tabletlerde genelde tüccarların ticaretlerine dair kayıtlar ile zamanın yöneticilerinin ferman, mektup vd yazıları var.
Bugüne kadar tespit ettiğim iki adet yer ismi var. Bunlardan birisi Halbur, bir diğeri şu anda bende saklı. Çünkü burada bir antik kentten bahsediliyor. Yerin güvenliği açısından yazmamın doğru olmadığı kanaatindeyim. Aksi takdirde burasını kaçak defineciler KENTSEL DÖNÜŞÜME TABİ TUTARLAR. Söz konusu antik kente gidip inceleme yapmaya karar verdim ve bu amaçla yollardayım şu anda. Bana Andırın yollarının yazdırdığı çalışmamdır bu. Beni tanıyanlar bilirler. Ben yılların değil yolların şairiyim.
İstanbul – Andırın Yolu Hakkı
24 Mayıs 2014 saat: 03.45
Olsak ta âlemde Leylasız mecnun
Kavrula kavrula çöllerden geldik
Bağışlamaz akrep çilesiz bir gün
Devrile devrile yıllardan geldik
Dost yolunda yana yana kül verip
Gönül sarayında kine yol verip
Aktık boz bulanık güne yıl verip
Yoğrula yoğrula göllerden geldik
Dane gibi değirmende ezildik
Bazen güldük lakin çokça üzüldük
Esti garbi yeli sırdan çözüldük
Savrula savrula yellerden geldik
Enbiya, evliya, kırklar aşkına
Kayıtsız kalmadık halden düşküne
Çok kolay olmadı gönül köşküne
Çevrile çevrile sellerden geldik
Çıkılmaz sefere topalla, körle
Varlığın yokluğu silinmez kürle
Doydu can evimiz işveyle, kurla
Cevrile cevrile güllerden geldik
Kimi Ali dedi saçılmış öze
Kimi deli dedi açılmış göze
Yamadık dokuzu s/onuncu yüze
Sivrile sivrile hallerden geldik
Umudu misafir eylerken canda
Yıldızlar yardımcı oldular yönde
Delibal’ım iki kapılı handa
Kıvrıla kıvrıla yollardan geldik
Celil ÇINKIR – DELİBAL
5.0
100% (10)