44
Yorum
2
Beğeni
0,0
Puan
1478
Okunma

Ağzımızda donup kalan tüm ‘keşke’ler için…Ki onlar,sevdânın diğer adıdır…
kirpiklerinden yüzüne dökülürdü ay kırpıntıları
avuçla içerdi güneşi saçların
ben
ürkek bir ceylan olurdum yamacında
ne zaman seslensen
kapı arkalarına sinen
bir görünür kaybolurdun yine
saklambaç oynardık mütemâdiyen
yüzün
ille de karanlıktı,ille de karmaşık
bense
sana dolanmış hüzünlü bir sarmaşık…
boşandı içimin zembereği
eskittiğim hislerin akınındayım
girdâbımdır yokluğun
kendimden kaybolurum
endâmıdır gecenin baygın duruşun
hasretinle kıvrılmakta omuz başlarım
göğsümde hain bir sancı can bulmakta
dayanmak zor,ölümdür katlanmak
en güzeli
bir sabah şefkatinle uyanmak…
şimdi
ıslak bir geçiş törenidir dünlerim
yüzünün sırı dökülmüş aynasında
bir mâhur beste duyulur inceden
adın yazılır buğulu camlara belli belirsiz
esaslı bir acı tam dilimden yakalar
susarım sana
ne zaman sokulsam gecenin koynuna
tenin
yasak elma kokusu ellerimde
yenik bir Havva oluyorum Tanrı’nın bahçesinde...
sen ey küsmelerin çocuğu
oyunbozan
sen
çöl yangını
susmaların galip kaçağı
içimdeki serâp
döşümdeki düş
ben
senin kalabalığından düşenim
sense
inadına yalnızlığımsın…
savaşçı
(ö.t)