7
Yorum
34
Beğeni
0,0
Puan
1101
Okunma
Başak dallarından eğiliyordu zaman
biz bükülürken ha bire kollarımızdan
Masum ve öfkeliydik
ya da tam tersi
-ne fark eder-
Eğrilip kopan bir ipin çıkrığıydık farzet ki
biçimsiz ellerde dokunuyordu ömrümüz
ve okunuyordu canımıza...
Hayli incelmişti saçlarımız
kırıkları alınan bir tarağın ucunda
Bu şehrin tam ortasından yırtılmıştık seninle
dinlenmeden eskiyen
dillenmeden unutulan şarkılar gibi...
Biz seninle
kendine yabancı ülkelerin
esir ve satılmış uykularıydık...
Düşlerinden çürümeye başlar önce insan
-öyle bildim ben-
Ellerinden asılır; öpülesi ellerinden
Nasırlı ve sıcak avuçların yerini
pürüzsüz bir mermer soğukluğu alır
geç kalır insan ölmeye bile...
Biz seninle sevgili
eni konu fazlaydık bu ömre..
Ve bu ömür
z’amansız bir keder gibi işlemişti tenimize...
Geçtik sonra hepsinin üzerinden
tren rayları gibi soğuk ve hissiz...
Paslı bir kilidi söküp yerinden
yeni kapılar ilikledik gözlerimize
açılmayan...
Özlem TARHAN
Mart/2015