5
Yorum
7
Beğeni
0,0
Puan
1762
Okunma
Bir sürgün beldesinin karanfil kokusunda
İlmek ilmek okudum yaprağın dokusunda
Kızların dudağından düşen beyaz ağıtta
Güllerin gamzesine değen nazlı öğütte
Şarabın alasını içerdim ellerinden
Zehr olsa ne çıkardı dökülen dillerinden
Derdim ki haber gelse vuslatın denizinden
Çağlayan misali ben taşardım hep izinden
Ne makber kayboluştu ne toprak bir ölümdü
Bana sensiz her nefes yapılacak zulümdü
Fakat ben dimağında sadece bir meraktım
Şafakla sonum yoktu karanlık bir firaktım
Kurulan sofraların bir ben oldum tanığı
Aç kalan mahlesinin en günahkar sanığı
Madem güneşin yönü ufkuma bakmayacak
İçimdeki heyula gerçeğe akmayacak
İşte bu gün burada kopsun artık bu zincir
Göklere de sığmadı yerde ağladı incir
Bundan sonra yokum ben günlere kilit vurdum
Senden önce kaleydim devrilmeyen bir surdum
Ah ben arşı ölçerken sen hala oyundaydın
Gözümdeki damlanın en sıcak toyundaydın
Yürekte titremezse aşk dağ olsa nafile
Yürür gider nihayet yolda kalmaz kafile
Okyanus olsan ne ki boğarım bir damlada
Küllerimden dirilir kalkarım bir hamlede
Belki de bilmiyorsun ben gurur çiçeğiyim
Yalancı baharların sır dolu kaçağıyım