1
Yorum
3
Beğeni
5,0
Puan
913
Okunma
...olgunlaşmamış bir güneşin süzmeleriyle irkildik
akrtep baskını yemiş,el yordamı ucu zuhur çadırımızda
göze almalar çıkarken yavaş yavaş diyeti
tora gelmez ince taşların tuzağı bu, hesapsızca
yer alabildiğine kahve,renk dökülmemiş daha arşa
ne yol belli ne iz belli
dualar edildi her dilden, dönencenin dibinin demir olduğuna
doğruları sapıtmaz,molekülleri düz dizilmiş iki oklu ters nesne
ölüm ötesi gülümsemeler çatlak dudaklarda
çöp adamlar gibiydik gazabına doğanın
gözü açık meftalar misali,riyakâr güvenler verdik birbirimize
fazlalık sayarken yanımızdaki atmosfer uzmanını,ha bire
suyunu çoktan çekmiş mataralar,meydan savaşlarına kargı şimdiden gün
o çelimsiz havacının alaylı gözlerinde gelmiştik dize
kibirle,ince bir tül çıkararak hint dilencisi çantasından, süzüle süzüle
astı iki vaha ağacının arasına,yastamıyız şölen mi,sanki düğün
fırsat bu fırsat diyerek,ezercesine hepimizi başladı dersine
geceden kalma dondurucu soğuk,ilk günün ışıklarıyla cebelleşince
kavgayı ayırma görevini vereceksin ,sultanhamam’dan aldığın bu tül’e
biz her kavgada kan akar sanarız,küçüklükten beri gördüğümüz bu
az sonra,damlalar halinde portatiflerimize şıplamaya başladı su
söyleseydin bunu,yük olmazdın dedik elimize ayağımıza ve de kervanımıza
neler var bu ince can da,şatafata gelmez ilim,dur hele aga
elimden gelse boğacağım şu çekik gözlü urumçi dölünü,halâ sargıda birdeyiz
sarmaz bu,kleopatra’yı halıya patlatmaz vezüv’ü daha pompei’ye
ama onun hamançası dolu,piç kurusu anladı önem verdiğimi bilgiye
su kadar zor değil buralarda ateş,dışbükey merceğin ucunda ,sıgara yakımları
paşparmak kalınlığı sarmasına tutarak camı,hitler’in balkon avazına misilleme
geldi sandukanın başına,ciğerlerinde yatıda duran tarihi,üfleye üfleye
kasım
5.0
100% (2)