6
Yorum
7
Beğeni
5,0
Puan
1348
Okunma
Süleyman camisinin güvercinleri kadar bile mekanlı hissetmiyordu kendisini...
boşlukta sallanan bir deniz feneri
her geçen gemiye
denizden başını çıkarmış
göğe bakan bir yunus balığına
kıyıya vurmuş deniz kabuğuna
yol gösteren
bir kendisine faydası olmayan
cam fanus etrafında dönüp duran
küçük bir kelebeğin kanatları gibi hassas
sağır bir melodi
kör bir resim kadar duygusuz
küçük bir çocuğun gözbebeklerinde titreşen bir damla gözyaşı kadar masum
bir şiirin gölgesine sığınacak kadar korkak ve ürkek bakıyordu hayata
ruhunun ellerini hep geri itiyordu
ne zaman bitecek bu oyun
içinde kör düğümler atan şu bun
en diplere çekiyordu
sararan yapraklarla güz
kirpiklerine kadar üşümüşlüğüyle kış çöreklenmişti yüreğinin en derinlerine
hayallerine yaslanmak
hep zemheri soluyan nefesine az biraz can oluyordu
gözlerini kapattığında tüm hüzünleri
kuş olup uçuyordu
usulca sokuldu başladı iç çekmeye
ahh
ağlayamam kirpiğimin ucunda donar derdim
ne yumabilirim hüzne gözlerimi
dil naçar
ne de yüreğimdekine yakıştırabilirim sözlerimi
volkanlar patlarken korkarım bu lavlar nasıl yakacak sinemi
velakin
avazım sus pus olur yine
yutarım sesimi
kıyametler koparken yüreğimde
susarım
dizilir boğazıma hıçkırıklar
yutkunurum
boğum boğum olur düğümlenir nefesim
her düğümde bir kez daha bir kez daha
içime akar gözyaşlarım
boğulurum
yüreğime kış bastırıyor
yaz çiçekleri hiç açmıyor niye hep bu böyle
hazan ağlıyor hep gözlerimde
bir şiir belki beni meşgul eden
hiç yazmaya cesaret edemediğim
yoksa kendime bile itiraf edemediklerim mi
susun susun artık
beynimde koşuşturan sorular
yine sayıklamalar
kabus bu kaçıncı kabus
uyanıkken gördüğüm
azar azar tükeniyorum
ve
ışık hızında koşuyorum ölüme
ağlamak kandırmıyor
gökten boşalırcasına yağacak bereketlere muhtaç
susuzluktan çatlamış yüreği
ufacık seviniyorum
gülümsemem bir kar tanesi kadar
kocaman
üzülüyorum dedi
çığ düşer gibi fısıldadı
geceye
yine
karanlığa yasladı yüreğini
söndüremedi
kalbine düşen ateşi
sevda türküleri ve hiç susmayan
aşk şarkılarına kapadı kulaklarını
artık
dinlemek istemiyordu
ne istiyordu
sordu kendi kendine
ben de bilmiyorum diye cevapladı sonra
heyy şiiir sen söyle
mutlu yüreklerde uçuşan mavi kelebekler
pembe mor kırmızı rengarenk çiçekler
dalgaları kayaları döven
serin sular
ey nazlı deniz sen de hadi
gökyüzü
bembeyaz bulutlar
gökkuşağı uçan martılar
konuşun susmayın bir ses verin
tamam yine sustum
yine tüm avazımı içime kustum
üşüyorum anne
kabuğun altında yara gibi kanıyor
nefesim
ellerim uyuşuyor
parmaklarım gevşiyor
düşüyorum
anne
ninni söyle
uyumak istiyorum
belki uyurum senin o tatlı sesinle
ve
uyanmam bir daha
uyurum sonsuza dek düşlerimin sıcağında
bir beyaz bulut bir şeyler fısıldıyor kulağıma
gökyüzüyüm şimdi
yüreğimi maviye boyuyor bir el
uçuyorum
5.0
100% (8)